Türkçeye sevdalı bir turşucu!
Kültür dünyasının yakından tanıdığı ömrünü Türkçe’ye adayan Hüseyin Movit amcayı da Rabbimize uğurladık.
Yağmurlu bir İstanbul öğlesinde Ferruh Kethuda Camii’ne son vazifelerini yapmaya gelen kalabalığın yüzünde hüzün vardı.
Kimi hızlı bir değişime uğrayan Balat’ın eski bir sakinini kaybetmenin kimi Türkçe’ye sahip çıkan bir kalemin susmasından dolayı hüzünlüydü.
RENKLİ BİR KİŞİLİK
Türkçe sevdasıyla kalbi atan Movit tanıdığım en renkli kişilerden biriydi.
Nevi şahsına münhasır bir adamdı.
Özelde sohbet ederken tonton bir dede gibi davranırken bir yazınızda ya da programınızda hata bulursa gözünüzün yaşına bakmadan sert bir üslupla tenkit ederdi.
Tenkidi düşmanlıktan değil kendi doğrusuna inanmışlıktandı.
Yanlışta ısrar edenlerin peşini bırakmaz mücadeleyi sürdürürdü.
Jandarma edasıyla yaptığı doğru Türkçe savaşında sayısız kişinin hatasını çekinmeden yazdı.
Ünlü televizyoncular, usta gazeteciler, genç yazarlar onun sert eleştirilerine muhatap oldu.
Bazıları aşırı alınganlık gösterse de Türkçe hassasiyetinden başka kastı olmadığını bilenler ona kızmazdı.
Yıllarca gazetelerde ve televizyonlarda sürdürdüğü dil jandarmalığını son yıllarda sosyal medyada sürdürmeye çalıştı.
Fakat sosyal medyanın kendine has kurallarına uymadığı için pek rağbet görmedi. O ise yazdıkları okunsun ya da okunmasın muhatabı görsün ya da görmesin son nefesine kadar düzeltmenliğe devam etti.
TÜRKÇE AŞKI
Dilimize sahip çıkmasından dolayı çeşitli ödüller alan merhumun asıl mesleği turşuculuktu.
Kendiyle yeni tanışan herkes turşuculuktan Türkçeciliğe nasıl geçtiğini merak eder sorardı. O da yılmadan yorulmadan anlatırdı.
Aslında belgesel tadında bir hayat hikâyesi vardı. Keşke çekilebilseydi. Türkçe’ye ilgisi kayıtlara geçebilseydi.
Türkçe macerası Hacı Abdullah Lokantası’nda çalışan babasının hatırlı müşterilerinden İstanbul Şehir Tiyatroları yönetmeni yine aynı zamanda aktörü olan Galip Arcan’ın bir yanlışını bulmasıyla başlar.
Çocuk yaşlarındayken “yanlış” diyeceğine “yalnış” deyince ünlü aktör tarafından uyarılır. O uyarı hayatının dönüm noktalarından biri olur.
O günden sonra Türkçe sevdalısı olarak telaffuz hatalarına bile katlanamayacak kadar bir dil bilinci oluşur.
Yanlışa yanlış demekten hiçbir zaman çekinmez.
Gerekirse muhatabıyla davalık olur ama dil davasından vazgeçmez.
TELEFON FATURASI
Özel televizyon ve radyoların artmasıyla birlikte takip mesafesini genişletir.
Tek tek programları izler hataları faks çekerek telefon ederek mektup yazarak iletir. Elektronik postanın yaygınlaşmasıyla e posta atmaya başlar.
Binlerce mesaj atar. Mesaja cevap vermeyen programcıları telefonla arar.
Niçin arandıklarını bilen programcılar şu an burada yok dedirtse de orada olduklarından emindir ve peşlerini bırakmayı hiç düşünmez.
Binlerce arama yapar.
Bütün televizyonlara radyolara yanlışlarını söylemek için telefon açınca faturalar yüksek gelmeye başlar.
Her idealistin ödemek zorunda kaldığı bir bedel vardır. Eşinin yüksek rakamları görmemesi için Postacıdan faturaları fırına bırakmasını rica eder.
Bir gün eşi fırından hamur alırken PTT memurunun faturaları fırına verdiğini görür.
Maaşın yarısının telefon faturalarına gittiğini anlayınca itiraz eder. Movit de bunun üzrine bilgisayar kullanmasını öğrenerek elektronik posta göndermeye başlar.
Böylelikle yüksek faturalardan kurtulur.
BALAT SEVDALISI BİR İSTANBULLU
Hüseyin Movit Türkçe’ye olduğu kadar doğup büyüdüğü şehir olan İstanbul’un meselelerine de duyarlıdır.
Şehrin kaybolan kültürüne isyan etmesi boşuna değildir. Yarım asırdan beridir oturduğu Balat’ta da şehir kültürünün korunması noktasında dernekler kurup çalışmalar yapar.
Beşiktaşlı olmasına rağmen Hanım köylü olmayı tercih ederek balata yerleşir. Eşi hanımefendi de halen doğduğu sokakta oturan nadir İstanbullulardandır.
Her ne kadar yüksek fatura istemese de Türkçe mücadelesinde de en büyük destekçisi eşidir.
Kendisi evde olmadığı zamanlarda yayınları takip edip yanlışları not alır. Eski İstanbul kültürüyle birlikte eski İstanbul Türkçesini de kaybetmenin acısını ailecek yaşarlar.
Özellikle mahalle kültürünün kaybolmasına isyan ederler. Çünkü mahalle kültürüyle gelenek geleceğe taşınmaktadır.
Mahalle kültürünün olduğu yerlerde sorunlar kolay çözülür dostluklar kardeşlikler çoğalır.
Vefatından kısa bir süre önce Balat ve mahalle kültürü üzerine kitap çıkarır.
TÜRKÇEYE ADANMIŞ KİTAPLAR
Derdini tam anlatabilmek için Türkçe üzerine kitaplar da yazar. Suçlular Aramızda, Konuşamadığımız Türkçe gibi eserlerinde de dilimizin doğru kullanımı konusunda bildiklerini anlatmaya devam eder.
Kitaplarda da hata yapanların ismini vermekten çekinmez. Hıncal Uluç Reha Muhtar Metin Uca ve daha birçok kişinin yanlışlarını yazar. Her eleştirdiği kişiye cevap hakkı da tanır.
Savunma yapan olursa savunmasını da yayınlar. Hata yapanlar hem hatasında ısrar eder hem de Movit’e isyan ederse o kişinin hatalarına dair özel kitap yazarak cevap verir.
Bana ne demez. Sana ne dedirtmez. Dünyada örneği var mıdır bilmiyorum. Bu yönüyle özgündür.
KANAL7 HATIRASI
Kanal 7’de çalışan bir talebesi programa davet eder. Movit de bütün tanıdıklarını haberdar eder. Fakat program o dönem Haber7 olarak yayın yapan televizyondadır.
Haber verdiği herkes başlar Movit’i aramaya . Kanal7’de Şoray var sen neredesin diye sorarlar.
O da canlı yayında Kanal7’de değil de Haber7’de olduğunu anlatmaya çalışır. Program başka kanallarda da haber olur. İnternette izlenme rekoru kırar.
Herhangi bir kurgu olmadan doğal bir şekilde gelişen olay izleyicinin hoşuna gider. Yaptığı eleştirilerle gündem olmayan Movit canlı yayında yaptığı samimi telefon konuşmasıyla gündem olur.
ELEŞTİRİ USTASI
Eleştiri yapmak aynı zamanda düşman kazanmak sanatıdır. Hatasını anlayıp düzeltenler olduğu gibi hatasında ısrar edip ters konuşup Türkçenin yılmaz gönüllüsüne düşman olanlar da vardır.
Mahkemeye vereceğim diyen de çıkar başka hakaretler eden de çıkar.
Hiçbir şey eleştiri yapmaktan yıldıramaz. Yanlışı duyup da sustuğunuz zaman o yanlışa ortak olursunuz anlayışıyla geri adım atmaz.
Bildiklerini aktarmaya devam eder. Kendisi herkesi eleştirir ama bir hata yaptığında eleştiri alırsa hemen özür diler.
Herkesi eleştiren eleştiriye açık olması gerekir der. Eleştiriye açık olmayanın doğruyu bulamayacağını söyler.
Eleştirilere memnun kalıp teşekkür edenler de çıkar. Az da olsa bu teşekkürler Movit’in moralini yerine getirir. Zaman zaman bizi de eleştirdi. Kitaplarımı ister okur bulduğu hataları söylerdi. Yeni baskıda düzeltmezsen sosyal medyada yazarım derdi. Kesinlikle yazardı. Türkçenin hatırını dostunun hatırından yüksek tutardı.
DOĞRUYU ÖĞRETMEK
Movit Türkçe şuurunun ilkokuldan itibaren verilmesini savunur. Ona göre öğretmenlere büyük sorumluluk düşmektedir.
Meseleyi temelden ele almak gerekir düşüncesiyle yeni nesilleri eğitir. Bazı derneklerde Doğru Türkçe dersleri verir.
Doğruyu öğretmekten mutlu olur. Kurslarına gelenlerden ücret talep etmez. Yeter ki öğrensinler der.
Talebelerinin gözlerindeki ışıltıyla mutlu olur. Bir röportajında hayatın başında olsaydım öğretmen olurdum der.
Öğrenci olma şansım olsaydı da Nihat Sami Banarlı’nın öğrencisi olmak isterdim diye ekler.
DİL GİDERSE VATAN GİDER
Hüseyin Movit dışarıdan bir takıntı olarak algılanabilecek tavrı aslında milli bir hassasiyetten kaynaklanır. Çünkü dilimize sahip çıkmazsak günün birinde dinimizi de kaybederiz, dilimizi kaybettiğimiz zaman toprağımızın tapusunu kaybedeceğimiz bilinciyle hareket eder.
Ona göre Türkçe manevi vatandır. Bağımsızlık sembolüdür. Varlığımızın devamı dilin devamına bağlıdır.
Siz bir ülkenin dilini sıfırlarsanız o kişinin beynini de sıfırlamış olursunuz. Dile sahip çıkmalıyız ki varlığımız bu topraklarda devam etsin.
İYİ BİLİRDİK
Hüseyin Movit son nefesine kadar sürdürdüğü dil savaşından galip çıkmadı ama mağlup da olmadı. Çünkü inandı ve inancından taviz vermedi.
Ses bayrağımız burçlarda tutmak için bir ömür sürdü.
Türkçeye sevdalı İstanbul’a aşık kültürümüze yürekten bağlıydı.
İyi bilirdik.
Mekânı cennet olsun.
-
Bayram 3 yıl önce Şikayet EtAllah rahmet eylesin mekanı cennet olsun.Beğen Toplam 3 beğeni