Filistin davası sadece Filistinlilerin değil ümmetin ortak davasıdır. Hatta vicdan taşıyan bütün insanların ortak meselesidir. Bu tespiti Filistinli kardeşlerimiz senelerdir yapıyor ama biz anlamakta algılamakta zorlanıyoruz.

Mesele açık aslında. İnsan olduğunu iddia eden herkesin bu konuda söz söyleme eyleme geçmesi safını belli etmesi gerekir.

 Dünyanın en büyük zulümlerinden birisi yaşanırken duyarsız kalmak hiçbir şey yokmuş gibi hayatı sürdürmek kabul edilebilecek bir durum değildir.

Geçtiğimiz haftalarda bu derdi yüreklerinde taşıyan bir grup gençle tanıştım.

 Özlerini koruyan aydınlık yüzlü bu gençler yaşıtları gibi kafelerde çene çalıp malayaniyle meşgul olmak yerine Kudüs davasına omuz vermek istemişler.

 Büyük imkanları olmasa da en azından ellerinden geleni yapmanın huzurunu yaşamak için başlamışlar koşturmaya.

 Paneller kermesler küçük eylemlerle Filistin’e destek olmuşlar. Gazze için Yardım derneklerine maddi katkı sunmuşlar.

Kimi bursunu kimi umre için biriktirdiği parayı kimi saatini kimi kolundaki bileziği bağışlamış.

Gazze’nin masumları açken tıka basa yemek içmek bize yakışmaz diyerek oruç tutup diğer öğünlerde yedikleri yemeklerin parasını da Filistin’in yetimlerine göndermişler.

Sahabe ahlaklı bu gençlerimizin samimiyeti iyi niyeti her türlü takdirin üstünde.

Onlar güçleri neye yetiyorsa hepsini yapmak derdindeler. Hepimiz bu gençler gibi duyarlı olsak Filistin davası bugün bambaşka bir durumda olurdu.

Yarın mahşerde pekiyi sen Kudüs için ne yaptın sorusuna verecek cevaplarımız var mı bilmiyorum.

Rabbimiz bu soruya yüzümüzü ağartacak cevaplar vermeyi nasip etsin.

Diriliş nefesi taşıyan gençlerimiz bu zorlu sınavı şimdiden geçmişler.

‘Bende sığar iki cihan/Ben bu cihana sığmazam’ diyen bu delikanlılar umudumuzu korumamıza vesile oluyor. 

Onların eliyle yeryüzünde zulüm ve fesad son bulacak, adalet hâkim olacak İnşallah.

Müslümanların makus talihini onlar değiştirecek tarihi yeniden onlar ya da onlar gibi samimi yiğitler yazacak. Buna içtenlikle inanıyorum.

Kalbinde iyilik, ruhunda bu iyiliği harekete geçirecek irade taşıyan herkes tarihi yeniden yazabilir’ diyen bilgelere güveniyorum. Yarası olan, yaralanmışları daha iyi anlar. Onarırken onarılır insan. İyilik yaparken kendisi de iyileşir.

 İyi ki her şeye rağmen hâlâ iyiler var. Bu talan çağında zalimlere yalana ve rahatlığa başkaldıran gençleri alkışlamaktan başka elimden bir şey gelmiyor.

Yoğun programlarım arasında gel dediler gittim. Konuş dediler konuştum. Keşke daha çok şey yapabilseydim. Keşke onların pırıl pırıl samimiyetlerine daha çok ortak olabilseydim.

Onlar benden bir şeyler öğrenmek isterken ben onlardan çok şey öğrendim.

Hatta onların yanında kendimi sorgulamak gereği hissettim. Ben bu fedakarlığın diğerkamlığın dava bilincinin Kudüs şuurunun ne kadarına sahibim diye kendi özeleştirimi yaptım.

Allah onlardan razı olsun.

KUDÜS’Ü KİMDEN KURTARACAĞIZ?

Şairin dediği gibi çok uzun anlatmak gerekir ama bizim sadece ima ile geçeceğimiz bir husus var. Söylesem belki öldürürler ama söylemesem de ben ölürüm dedirten bir durum.

Yukarıda çalışmalarına dikkat çektiğim tanımaktan şeref duyduğum gençler bana konuşma teklif ettiklerinde kendilerine Kudüs üzerine çeşitli mecralarda konuşmalar yapan, Filistin üzerine kitaplar yazan, romanı, şiiri, hikayesi, araştırması olan isimleri önerdim.

Onlarla program yapmalarının daha faydalı olacağını belirttim. Keşke söylemeseydim. Gençlerin yüzleri birden düştü.

 Andığım isimlerin çoğuna ulaştıklarını ama kendilerinden Kudüs’ü konuşmak için para istediklerini kitaplarını pazarlamaya çalıştıklarını söylediler.

Eyvah diyebildim sadece. Onlar adına utanmaktan yüzüm kıpkırmızı oldu.

Kudüs pazarı kurmuş arkadaşlar resmen. Filistin sektör olmuş onlar için.

Hele son günlerde kurduğu etkileyici birkaç cümleyle gündeme gelen ve anında kanaat önderi yaptığımız bir kişinin gençlere menajerimle konuşun demesi gelinen nokta açısından çok üzücü.

Gazze’de insanlar bir bardak suya bir tas çorbaya muhtaçken bombalar bedenlerini parçalarken onlar üzerinden edebiyat yapıp para kazanmak kabul edilebilecek bir durum değil.

Hele Kudüs bizim neyimiz olur başlığıyla konuşma yapabileceğini söyleyen arkadaşımızın telaffuz ettiği rakam gençleri hayli şaşırtmış.

Yine de hüsnü zan ederek belki de bu kişiler kazandıkları paraları Kudüs’e gönderiyorlar diye düşünmekten kendilerini alamamışlar.

Yazık çok yazık. Binlerce kere yazık. Yapmayın etmeyin arkadaşlar.

Paranızı başka yerden kazanın. Kudüs’ü, Gazze’yi ticaretinize alet etmeyin.

Size inanan güvenen insanların safiyetini bozmayın. Hele ki sizi davet eden gençlere paranın adını bile anmayın.

Yapmayın. Allah aşkına yapmayın.

Kudüs sizin neyiniz olur bilmiyoruz ama bırakın samimi gençlerin omuzlarında yüreklerinde taşımakla bahtiyar oldukları bir dava olarak kalsın.

Son sözümüz yine gençlere olsun. Sevgili gençler Kudüs Gazze Filistin gibi başlıklarda yapmak istediğiniz programlara davet ettiğiniz kişiler kim olursa olsun sizden bir şey talep ediyorsa ondan uzak durun.

 Kudüs’ü önce onlardan kurtarmak gerekir bunu iyi bilin. Şöhretli şöhretsiz fark etmez. Kudüs’ü kimsenin pazar yapmasına fırsat vermeyin.

 Para istemiyorum ama kitabımdan alın diyenlere de kanmayın. O da başka bir satış taktiği profesyonel pazarlamacı dili.

Sakın pirim vermeyin bunlara. Uyun Kudüs’ü bir dava olarak görenlere. Uyun Gazze’nin acısını içinde hissedenlere ve sizden bir ücret talep etmeyenlere.