CHP, MHP ve HDP'nin suskunluğu
CHP'nin kapıyı aralaması, MHP'nin başka kapıyı önermesi, HDP'nin ise kapıyı açık tutsa bile "güven" vermemesi bu tablodan "güçlü" bir koalisyon çıkmayacağına işaret.
Bayram sonrası gerçek tabloyu göreceğiz.
Meclis'te temsil açısından güçlü bir siyasi tablo olmasına rağmen partilerin siyasi duruşları ve yakın geçmişleri "uzlaşmak" için yeterli değil. Birçok konuda anlaşamayacak, sorunlu bir siyasi tablo var.
Müzakere masasına ayrıntılar gelince bu gerçek daha net görünecek.
Bunun en çarpıcı örneğini Anayasa Mahkemesi'nin dershaneler kararıyla gördük. Zamanlaması manidar olmasa bile CHP'nin başvurusuyla gerçekleşen iptal kararı, siyasetin önünde çok derin bir "Paralel yapı" yani Gülen Cemaati gerçeği durduğunu gösteriyor.
Manzara vahim... Devlet içinde "Paralel devlet" kuran bir cemaat var ama bunun "tehlike yarattığını" AK Parti dışında gören bir siyasi parti yok.
CHP, MHP ve HDP de susuyor ve sanki böyle bir yapı yokmuş gibi davranıyor. Oysa dershaneler meselesine ve 17-25 Aralık darbesine kadar, bu üç siyasi parti de Gülen Cemaati'ne karşı inanılmaz bir mücadele yürütüyordu.
O tarihten sonra her şey bıçak gibi kesildi. Üç parti de sustu. AK Parti'yi vurmak için devletin içeriden çökertilmesine bile ses çıkartılmadı, hatta aracı olundu.
Yargıda, poliste, TSK içinde kısaca bütün bürokraside örgütlendiği bilinen, kumpas kuran, binlerce insanı dinleyen, siyaseti dizayn etmeye çalışan bir yapıyı muhalefet partileri görmezlikten geliyor. Daha önce de yazdım, CHP içinde ve dışındaki birkaç ulusalcı dışında kimse oralı olmadı.
17-25 Aralık'ta sızdırılan tapeleri, bilgi ve belgeleri ciddiye alacaksın, hatta koalisyon kurmanın şartı yapacaksın ama o bilgileri hukuk dışı yollarla elde eden ve hükümeti devirmek için kullanan bir yapıyı görmeyeceksin... Bu tehlikeyi öncelemeyen siyasi partilerle bir koalisyon nasıl kurulur? Kurulsa bile nasıl yürütülür?