Mehmet Acet
Mehmet Acet
HABER7 YAZARI
TÜM YAZILARI

Ekonomide ‘cari fazla’ dönemi yakalanabilecek mi?

GİRİŞ 30.12.2021 GÜNCELLEME 30.12.2021 YAZARLAR

Geçen yıl tam da bu vakitler, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez’le Eskişehir-Kırka’da bulunan bor madeni tesislerinde bir televizyon programı yapmıştık.

Biz oraya gittiğimizde herkesin morali üst seviyedeydi.

Zira tam da o sıralarda Eti Maden, üç yıldır yürüttüğü Ar-Ge çalışmasıyla rafine bor üretimi esnasında ortaya çıkan sıvı atığın içerisindeki lityumu geri kazanma üzerine bir teknoloji geliştirmişti.

Lityum, bataryalarda kullanılan stratejik bir ürün.

Böyle ürünlerin olabildiğince yerli imkânlarla üretilmesi, ithalât bağımlılığını azaltmayı, cari açık sorununu çözmeyi öncelik haline getiren yeni ekonomik hedefler bakımından da önem taşıyor.

Evvelsi gün Bakan Dönmez güzel bir haber daha verdi.

“Toplamda satılan 2,6 milyon tonluk bor ürünleri ile 1 milyar doların üzerinde bir satış rakamı elde ederek rekor kırdık. Bor Karbür Tesisimiz ile bordaki katma değeri 100 katına kadar çıkaracağız” sözleriyle.

Hep söylenirdi ya.

Dünyanın en zengin bor madenlerine sahibiz. Bu madenleri neden ekonomiye kazandıramıyoruz diye.

İşte şu an olmakta olan bu.

Hele Bakan beyin dediği gibi bordaki katma değer 100 katına çıkarılabilirse, oluyor olmakta olan demek yerine “Geliyor, gelmekte olan” diye sevinç naraları atabilirsiniz.

Böyle haberlerin çoğalması demek, Türkiye’nin cari açık sorununu çözüp, cari fazla başarısını elde etmesi anlamına gelecek.

EKONOMİ AĞUSTOS, EYLÜL VE EKİM’DE CARİ FAZLA VERDİ. PEKİ BU NE ANLAMA GELİYOR?

Dolar düşünce yüzü düşenler işin bu kısmına hiç değinmiyor olsa da, Türkiye’nin bu yapısal sorunu çözmeye başladığına dair ciddi veriler var.

Ağustos, Eylül ve Ekim (açıklanan son rakamlar) aylarında Türkiye ekonomisi üst üste üç ay cari fazla verdi:

-Ağustos’ta, 0,9 milyar dolar,

-Eylül’de 1,7 milyar dolar

-Ekim’de 3,2 milyar dolar.

Ocak-Ekim dönemi karşılaştırmasına bakıldığında cari açıkta bir yıl öncesine göre 20,2 milyar dolarlık bir iyileşme olduğu görülüyor.

Şöyle ki;

Aynı dönem bir yıl önceki cari açık rakamı 28,6 milyar iken, bu yıl bu rakam 8,4 milyar dolara geriledi.

Üstelik bu yıl enerji fiyatlarındaki fahiş artış nedeniyle önceki yıllara göre enerji maliyetleri artmış olmasına rağmen bu performans yakalanmış durumda.

Hazine ve Maliye Bakanı Nurettin Nebati, geçen gün bu verilerin verdiği özgüvenle “Türkiye cari fazlaya gidiyor” diye açıklama yaptı.

Bu, gerçekten heyecan verici bir haber.

Ama burada ince bir nüans daha var.

Cari açığın daha önce de düşük çıktığı dönemler oldu mu?

Oldu.

Ancak o dönemler, ekonomide de büyüme performansının zayıf kaldığı dönemler olarak kayda geçti.

Yani daha önce yüksek büyüme olduğunda yüksek cari açık çıkıyor, düşük büyüme olduğunda düşük cari açık tablosu ile karşı karşıya kalıyorduk.

Bu yıl ilk defa yüksek büyüme-düşük cari açık performansı yakalanmış olacak.

Ki, sürdürülebilir hale gelmesi halinde asıl büyük haber bu.

DEMİREL 30 SENE ÖNCE BAKIN NELER SÖYLEMİŞTİ…

Ödemeler dengesi, Türkiye ekonomisinin ‘kadim problemi.’

Geçen gün Süleyman Demirel’in 1992 yılında başbakan olduğu dönemde işadamlarına hitaben yaptığı bir konuşma önüme geldi.

Demirel, işadamlarına “Bana her sene bir milyon insana iş verecek çareleri söyleyin. Bir milyon çocuğa nasıl iş bulacağım. Yani bu sabah doğan 3 bin çocuğa ben nasıl ekmek bulacağım, nasıl okul bulacağım, nasıl sağlık tesisi bulacağım” dedikten sonra, bu kadim problemi kendine has üslûbuyla şöyle anlatıyor:

“Benim hala büyük bir ödemeler dengesi açığım var. Ödemeler dengesi açığı çözülmüş falan değil Türkiye’de. Ben bunu bugün nasıl kapatıyorum?

Dünya sermaye piyasalarıyla bütünleşmek suretiyle kapatıyorum. Yani borç almak suretiyle kapatıyorum. Ve bunun faizi beni götürüyor.

Bunun faizinden bana para kalmıyor.”

Demirel devam ediyor:

“Devletin en büyük sıkıntısı. Delik büyük yama küçük.

Öyle bir şey var ki ok yaydan çıkmış. Ben onu yakalayamam. Ancak yaydan çıkmamış oku tutabilirim.”

Bu sözlerin de doğruladığı gibi, ödemeler dengesi sorunu Türkiye ekonomisinin en temel yapısal sorunları arasında en başta yer aldı hep.

Şimdi bu sorun kalıcı bir şekilde çözülürse, dolar düştü diye yüzü düşenler ne diyecek, ne yapacak diye gerçekten merak etmez mi insan?

YENİŞAFAK

YORUMLAR 22 TÜMÜ
  • misafir 3 yıl önce Şikayet Et
    Cari açık vermemek kolay, doları yükseltirirsin (ki yüksek) ithalat durur ki durdu cari açık kapanır. Sorun ne? Üretimi de durdurur çükü ham madde ithal. Ton başına gelire bakarsanız, adamların bir tonla elde ettikleri geliri elde etmek için on ton satış yapmamız gerekiyor, domates gönderip, gübre getirmekle kurtarmıyor fiyatlar.
    Cevapla
  • BORU BORCU 3 yıl önce Şikayet Et
    1 ton bor maden sat 10 tl işlenmiş bor madeni geri al on katı parayla bizde bor var gelin bedava şehit toprağını bedavaya sat bor bedavaya sat sat elde satacak bir şey kalmadi hani biz helikopter yapıyorduk neden bor işleyemiyoruz bizim beyinler nerede
    Cevapla
  • Ali 3 yıl önce Şikayet Et
    Millet ne anladı ben anlamadım ama, 1 milyar dolar sadece Bor satma ile olsaydı eskiden de olurdu... Madeni çıkartma o kadar da zor bir şey değil... Bu 1 milyar doların çoğu işlenmiş bordur diye düşünüyorum.... Bor karbür telsizi ile 100 milyar dolardan bahsediliyor ayrıca lityum ile katma değeri daha da eğer şu anda bağımsız olmasaydık bunların hiçbirini yapamazdık zaten sadece boru çıkarır satardık... Yapılanları biraz görün her şeye muhalefet etmek kolay
    Cevapla
  • çabıtçı 3 yıl önce Şikayet Et
    yorumları okuyunca öncelikle eğitim öğretim olması gerektiği anlaşılıyor.
    Cevapla
  • Çok Garip 3 yıl önce Şikayet Et
    Afganistan, Yemen, Libya, Irak hatta Suriye de bile Dünyanın hiç bir yerinde Dolar alıp başını gitmiyor. Türkiye'deki muhalefet iktidardan daha iyi bir proje ortay koyup seçmeni ikna edemediği için hiç bir seçimi kazanamıyor. İyi bir şeyler ortay koyup seçimi kazanmaktan ümidini kesen muhalefet seçimleri kazanabilmek için yine kötü bir yola başvurarak ekonomiyi batırıp, insanları işsiz, aşsız, parasız bırakıp kaos çıkararak hükumeti düşürmeyi planlıyor. Bunun için de herkesi TL satıp Dolar almaya yönlendiriyor. İşin en garip tarafı insanların, muhalefetin bu fitnesine uyarak TL satıp Dolar almaları ve kendi elleriyle kendi sonlarını hazırlamalarıdır.
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle