Fıkralarla muhalefetin hali pür melali
“Soba neden yukarıda” fıkrasını bilir misiniz?
Bilmeyenler için anlatayım:
Fizikçi, matematikçi, kimyacı, jeolog ve antropologdan oluşan bir heyet bir araştırma için ormanda bulunmaktadır.
Birden yağmur bastırır.
Hemen yakındaki bir orman evine sığınırlar.
Ev sahibi bunlara bir şeyler ikram etmek için yanlarından ayrılır.
Bu arada hepsinin dikkati soba üzerinde toplanır.
Soba yerden bir metre kadar yukarıda ve dizili taşların üzerindedir. Sobanın niçin böyle kurulmuş olabileceğine yönelik aralarında bir tartışma başlar.
Kimyacı, "Adam sobayı yükselterek aktivasyon enerjisini düşürmüş, böylece daha kolay yakmayı amaçlamış" der.
Fizikçi, "Adam sobayı yükselterek konveksiyon yoluyla odanın daha kısa sürede ısınmasını sağlamak istemiş" diye yorumlar. Jeolog, "tektonik hareketlilik bölgesi olduğundan sobanın taşların üzerine yıkılmasını sağlayarak yangın ihtimalini azaltmayı amaçlamış." der.
Matematikçi, "Sobayı odanın geometrik merkezine kurmuş, böylece odanın düzgün bir şekilde ısınmasını sağlamış." derken; Antropolog, "Adam ilkel topluluklarda görülen ateşe tapmanın daha soyut biçimi olan ateşe saygı nedeniyle sobayı yukarıya kurmuş" diye değerlendirir.
Konuşmalar bu şekilde ilerlerken, orman köylüsü içeri girer ve orada bulunanlar hep birlikte ona sobanın böyle yukarıda olmasının nedenini sorarlar.
Adam cevap verir:
“Boru yetmedi.”
Meral Akşener’in 6’lı masadan “Alın masanızı başınıza çalın” tarzı bir sertlikle kalkmasının üzerinden günlerdir bu işin arka planına dair tartışmalar yaşanıyor.
Ama aslında pek çok olayda da olabildiği/olabileceği gibi, bu olup bitenlerin de, çok sade bir anlatımı/izahı olabilir.
2 Mart toplantısına kadar ısına ısına gelen kazandaki su, o toplantıda olup bitenlerle kaynamaya başladı ve sonra da olanlar oldu.
En sade haliyle karşımızdaki çıplak gerçek şu:
6’lı masadaki genel başkanların 5’i, kendi aralarında işi pişirdikten sonra, 6’ıncı ismin nasılsa itiraz edemeyeceğini düşünerek, “Biz bu şekilde anlaştık. Sen de tek başına kaldın. Kolaysa/yiyorsa masadan ayrılabilirsin” demeye getirdiler.
Dün gazeteci Candaş Tolga Işık’a açıklamalar yapan Akşener’in anlattıkları, masadaki kopuşun zannedildiğinin de ağır bir noktaya vardığını gösteriyor.
2 Mart’ta neler olduğunu Akşener’in sözleri üzerinden aktaralım:
“O güne kadar hiçbir şekilde Kemal Bey ya da başkası cumhurbaşkanı adayı ismi konuşulmamıştı. O gün masaya oturduk. Baktım ki benim dışımdaki herkesle Sayın Kılıçdaroğlu’nun adaylığı görüşülmüş, anlaşılmış. Söz en son bana gelene kadar herkes Kemal Bey’in adaylığını dile getirdi.
Bana söz gelince bizim anketlerde Yavaş ve İmamoğlu çıkıyor dedim. Ama isterseniz bir kamuoyu araştırması yapalım ona göre hareket edelim dedim. Sayın Kılıçdaroğlu kabul etmedi, bu önerime hiddetlenip ayağa kalktı. Kendi adaylığının bugün ortak bir yazılı açıklamayla duyurulmasını talep etti. Ben de 'Partime sormadan böyle bir karar veremem' dedim. ‘Siz imzalamayın o zaman biz imzalarız duyururuz’ deyince ‘Ben masadan kalkayım o halde’ dedim. ‘Siz bilirsiniz’ dedi. Ali Bey tansiyonu düşürmek için araya girdi. Ve aday isminde değil ama adaylık konusunda bir mutabakata varıldığına dair bir metne imza atıldı.”
Gördüğünüz üzere, toplantının bir yerinde Kemal bey hiddetlenip ayağa bile kalkmış.
Kime hiddetlenmiş?
Akşener’in bizzat kendisine.
Hikayenin tamamında bundan fazlası da olmalı.
Kılıçdaroğlu’nun hiddetlenip ayağa kalmasının birden bire geliştiğini düşünmek kolay değil.
O ana kadar Akşener’in ne yaptığı, neler söylediği, nasıl bir tarzda konuştuğunu da bilmemiz gerekecek.
Orada olup bitenler gerçekten de Akşener’in anlattığı türden bir çerçeve içinde kalmışsa, bu enkaz Kılıçdaroğlu’nun üstünde kalır.
Bunun için, Kılıçdaroğlu dahil, masadaki diğer isimlerin de konuşmasına ihtiyaç var.
Mesele bu kadar büyümüşse eğer, halının altına süpürülemeyecek önemde başka yaşanmışlıklar da var demektir.
İşin açıkçası, 6’lı masanın Ortak aday üzerinde anlaşamayacağı ihtimali, son toplantıya kadar geçen süre boyunca hep gündemde kaldı.
Olmazsa, plase, çoklu aday olur diye düşünüldü.
Ancak ‘çoklu aday’ ihtimalinin ambalajı bu gördüklerimizden çok daha farklıydı tabi ki.
“Diyelim anlaşamadılar” diye düşünüyordu herkes;
“O zaman, “Biz seçimleri ikinci tura taşıma, birinci turda çoklu adayla seçimlere gitmeye, seçimler ikinci tura kaldığı takdirde güçlerimizi orada birleştirme kararı aldık” biçiminde bir ‘ambalaj’ beklentisini içeriyordu o senaryo.
Ama şimdi en sürpriz senaryo gerçekleşmiş oldu.
Bu saatten sonra, CHP ile İYİ Parti’nin, Kılıçdaroğlu ile Akşener’in bu seçim sürecinin hiçbir yerinde birlikte hareket etme imkanları olamaz.
Meselenin iyi tarafı şu:
Allah’tan bu kavgaların hepsi şimdi oluyor da, bunun ülkeye ağır bir fatura çıkarması gibi bir tehlike ile karşı karşıya kalmamış durumdayız.
Herhalde herkesin aklında şu soru, neredeyse bir fkr-i sabit haline dönüşmüştür:
“Siz şimdi muhalefette iken böyle kavga ediyorsanız da, iktidara gelmeniz halinde bu kavgaları yaptığınızda bu ülke bunu gerçekten kaldırabilir mi?”
-
Mehmet Uzbaş 2 yıl önce Şikayet EtÜstüne üstlük ,seçim kazanmış edaları İle bir de balkona çıkmış konuşuyor,birileri ışıkları açıp bu tiyatroyu sonlandırmalıBeğen
-
O.A 2 yıl önce Şikayet EtDurum ortada ağaları uygun görmedi, masaya geri dönüldü.Beğen Toplam 1 beğeni
-
Akil 2 yıl önce Şikayet EtSoba için boru bulamıyacaklar.ve oda duman içinde kalacak.Beğen Toplam 1 beğeni
-
Emine 2 yıl önce Şikayet EtÇoğu arkadaşlarda yazmış katılıyorum abd beğenmedi meral Akşener tekrar gelip mecburen oturdu masaya. Allah nasip etmesin bunlara iktidar olmayı amin......Beğen Toplam 2 beğeni
-
Altaylı Türk 2 yıl önce Şikayet EtTurşu bile yapamazlar turşu yapmak bile meziyet isterBeğen