Türkiye seçim gündemiyle meşgul iken Suriye'nin kuzeyinde birileri yeni bir şeyler mi pişiriyor?
7 Haziran 2015 seçimlerinde sandıktan çıkan ‘belirsizlik’ sonucunun en çarpıcı tezahürlerinden biri Kuzey Suriye’de ortaya çıkmıştı.
Sandık sonuçları nedeniyle Türkiye’nin belirsiz bir süre boyunca kendi iç gündemine/siyasetine döneceğinin anlaşılması PKK/YPG terör örgütünü Suriye’nin kuzeyinde harekete geçirdi.
8 Haziran’da sahada ilerlemeye başlayan örgüt, Türkiye sınırının karşısında bulunan Tel Abyad ve Rasuleyn arasındaki bölgeyi işgal etti ve Fırat’ın doğusu olarak bildiğimiz bölgeyi bütünüyle kendi hakimiyeti altına aldı.
Bir başka deyişle, Kuzeydoğu Suriye’nin haritası tek renge büründü.
Türkiye’de herkesin aklının, “Acaba bir hükümet kurulabilecek mi?” “Acaba kurulabilirse bu hükümette kimler yer alır” gibisinden sorularla meşgul olduğu bir dönemde yaşandı bunlar.
Bu kadar önemli bir gelişmenin Türkiye’de gündem olmamasının, hatta kamuoyunun bu gelişmelerden haberdar bile olmamasının sebebi şuydu:
İç siyasetteki belirsizlik gündemine gömülmüş olmamız.
SEÇİM ÖNCESİ KUZEY SURİYE’DE YİNE DİKKAT ÇEKİCİ GELİŞMELER OLUYOR?
İlerleyen dönemlerde Ankara, Suriye’nin kuzeyindeki PKK/YPG kuşak projesine karşı kararlı ve akıllıca yürütülen bir güvenlik politikasıyla önemli kazanımlar elde etti.
Sözünü ettiğim bölge, yani Rusuleyn/Tel Abyad arası, Ekim 2019’da yürütülen Barış Pınarı harekatıyla örgütün elinden kurtarıldı.
En baştaki örneği, dikkatlerin dağılması, yahut siyasi istikrarsızlığın ufukta belirlemesi halinde ne gibi durumların karşımıza çıkabileceğini anlatmak için verdim.
Şimdi yine kritik bir seçimlere gidiyoruz ve bir takım dinamiklerin Türkiye’nin seçim gündemine odaklanmasını fırsata dönüştürme arayışlarına giriştiğine dair işaretler geliyor.
Mart başından bu yana bölgeden gelen enteresan haberler var.
Ayın ilk günlerinde, ABD Genelkurmay Başkanı Mark Milley, Suriye'nin kuzeydoğusuna gelerek burada, YPG liderleriyle görüşmeler yaptı.
Bunun üzerine ABD'nin Ankara Büyükelçisi Jeff Flake, Dışişleri Bakanlığına çağrıldı.
Gezi ile ilgili epeyce bir süre sessiz kalan Mark Milley, ziyaretinin amacının görev güçlerini kontrol etmek olduğunu söyledi.
Ancak, YPG’lilerle yaptığı görüşmelere dair ikna edici bir izahat yoktu o açıklamada.
ABD Genelkurmay Başkanı’ndan sonra, CENTCOM Komutanı General Michael Kurilla, aynı bölgeye bir ziyaret yaptı.
Bu dikkat çekici üst düzey ziyaretlerin ardından, geçtiğimiz Çarşamba günü, Irak’ın kuzeyinden Dohuk’tan çok çarpıcı bir haber geldi.
İçinde PKK/YPG’lilerin bulunduğu Eurocopkter AS350 tipi bir helikopterin düşmesi sonucu 7 örgüt mensubu öldü.
Bu esrarengiz gelişme üzerine akıllara şu türden sorular hemen üşüştü:
-PKK’nın elinde helikopter olmadığına göre, o düşen helikopter kime atti?
-Helikopterdeki PKK/YPG’lilerin nasıl bir görev tanımı vardı?
Gelen bilgilere göre düşen helikopter, YPG’nin Kuzeydoğu Suriye’deki merkezlerinden biri olan Haseke’den Irak’ın Süleymaniye’ye doğru hareket halindeydi.
Aradan iki gün geçtikten sonra YPG, kazada ölenlerin kendi militanları olduğunu kabul eden bir açıklama yaptı. Hatta ölenlerden birinin, örgütün Suriye lideri Mazlum Kobani’nin yeğeni Şervan Kobani olduğu, diğerlerinin de YPG’nin sözde özel kuvvetler birliği YAT’a ait olduğu anlaşıldı.
SEÇİM GÜNDEMİ NEDENİYLE HAYATİ NİTELİKTEKİ GÜVENLİK MESELELERİ GÖZDEN KAÇMAMALI
2015 yazından itibaren PKK/YPG’ye karşı güçlü bir mücadele yürüten Türkiye, ülkeye dönük tehditleri önemli ölçüde minimize etti.
Suriye’deki harekatlarla oluşturulan güvenli bölgelere, en son Pençe/Kilit harekatıyla Kuzey Irak’ta oluşturulan fiili güvenli bölgeler eklendi.
Çok açık ki, PKK ve arkasındaki dış güçler, Suriye ve Irak’taki fiili durumu, bir şekilde Türkiye topraklarına taşıma hedefinden uzaklaşmış değil.
Hatta, ileriye dönük asıl stratejik hedefleri bu.
Onlar açısından bunun yolu, Türkiye’nin siyasi istikrarsızlığa gömülmesi, zayıf hükümetlerin iş başına geçmesi, ülkenin iç kargaşalar nedeniyle güvenlik kaygılarına odaklanma mecalinin kalmaması gibi faktörler üzerinden geçiyor.
HDP’li Sezai Temelli’nin şu sözlerini not edelim:
“Bu iktidarı devirdiğimiz gün, bir son değil, bir başlangıç olacak. Ondan sonraki sürecin inşasına HDP öncülük edecek”
HDP ve sırtını yasladığı silahlı örgüt olan PKK, bu seçimleri, Türkiye’nin terörle mücadele perspektifini kaybettiği, kazanımlarının boşa çıkarıldığı bir fırsat penceresi olarak görüyor.
6’lı masa ile ittifaka yönelmelerinin kendileri açısından stratejik hedefi ise, temsil ettikleri hareketin tıpkı Irak ve Suriye’de olduğu gbi, Doğu ve Güneydoğu’da da hükümranlık tesis etmesi.
-
selim 2 yıl önce Şikayet Ettürkiye yi bir daha başıboş bırakmayacaklar. milliyetçi muhafazakar bir iradenin neler yapabildiğini ve bir daha böyle bir iradenin gelme riskini ortadan kaldırmak için kurulacak ilk kukla hükümetinde türkiye yi suriyeden beter hale getirmek içi iç karşıklık çıkarılacak ama genede bu kesin çözüm olmayacağı kanaatleriyle batıdan yunanistan üzerinden doğuda pkk üzerinden bizi bitirmek için harekat başlayacak. kaçan gene ülkeyi bu ateşe atanlar olacak. kalıp savaşanlar ise bizler...Beğen
-
Misafir 2 yıl önce Şikayet EtKim hainse başlar gidecek bekleyelim görelim mevlam neyler neylerse güzel eylerBeğen
-
VERİLER 2 yıl önce Şikayet EtTürkiye'den ABD,Fransa, İngiltere, İsrail, Suriye, ırak, İran, Arasındaki iletişim akışı incelenip veriler değerlendirilmeli, CHP, PKK, HDP,6 LI MASA BAZI BÜYÜKŞEHİR BELEDİYELERİ ARASINDA BYLOCK tarzı Kriptolu iletişim Kanalları var mı yok mu?Beğen Toplam 3 beğeni
-
Alper 2 yıl önce Şikayet EtSeçimden sonra iç karışıklık çikartip YPG ile birlikte türkiyeye karşı iç karışıklık ve dış müdahale planlanıyor ABD tarafindanBeğen Toplam 3 beğeni
-
Ömer 2 yıl önce Şikayet Etİşte, ülkemize düşman böyle bir örgüt onu destekleyen yabancılar ve örgüt adına ve ortak hedefle siyaset yapan ülkemizi parçalamak isteyen bir parti var. Ülkemizi korumalıyız gereği neyse yapmalıyız içteki ve dıştaki düşmana karşı önlemler alınmalıdır. Ülkemizi parçalamak isteyen siyasi veya silahlı faaliyetlere müsade etmemeliyiz. Buna nasıl göz yumulur ki?Beğen Toplam 4 beğeni