CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun 14 Mayıs’a kadar devam edecek yeni bir titri var artık.

O da şu: 

6’lı masanın HDP destekli ortak adayı.

Hiç kuşkusuz bir seneyi aşkın bir süredir, ilmek ilmek dokuyarak, ince ince işleyerek rakiplerini ekarte edip kendi adaylığını masaya kabul ettirmesi Kılıçdaroğu açısından önemli bir başarı anlamına geliyor.

Ancak…

Mart ayının ilk günlerinden itibaren ortaya çıkan ve öncesinde bu kadarının öngörülmesi pek mümkün görünmeyen yeni gelişmeler, hem Kılıçdaroğlu’nun kendisini, hem de 6’lı masa açısından yeni sınamalar anlamına geliyor.

Şu son üç haftada ortaya çıkan 4 önemli gelişme, aynı zamanda 4 ayrı handikap anlamına geliyor.

Nedir bu 4 önemli gelişme?

Şöyle sıralayabiliriz:

1- İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in “Olmadı, olamadı” diyerek, kumar masasına benzettiği 6’lı masadan kalktıktan sonra, baskıyla geri dönmek zorunda kalması ve o üç günlük süreçte olup bitenlerin yol açtığı tahribat.

2-  Bu sürecin hemen devamında kendisine pek şans tanınmayan Muharrem İnce’nin arkasına güçlü bir rüzgar alarak Cumhurbaşkanı adaylığına soyunması.

3- HDP’nin aday çıkarmama kararı üzerine, terör örgütü PKK’nın doğrudan seçim kampanyasına girişmesi ve örgütün önde gelen isimlerinin destek açıklamaları yapmaları. (Örneğin, Duran Kalkan’ın 6’lı masayı kast ederek sarf ettiği “Güçlenecekler, inanıyoruz. Birliklerini daha da büyütebilirler. AK Parti ve MHP’yi yıkmak için her türlü desteği vereceğiz”) şeklindeki sözleri.

4- Cumhur İttifakı’nın yaptığı ataklarla ittifak çatısını genişletmesi. Dün, Yeniden Refah Partisi’nin sürpriz bir son dakika haberiyle Cumhur İttifakı’na dönüş yapmasının Millet İttifakı için moral bozucu bir tarafının olduğu aşikar.

İYİ PARTİ İÇİNDEKİ TRAVMA SÜRÜYOR

14 Mayıs seçimlerine gidilirken, ortaya çıkan bu dört gelişme, muhalefet için ‘ters rüzgar’ riskini beraberinde getiriyordu ancak, bu sürecin bu kadar kontrolsüz bir şekilde ilerlemesi onlar için de sürpriz olmuş olmalı.

Dün bu yazıya başlamadan önce, İYİ Parti içinden yaptığım bazı görüşmeler, parti içindeki travmanın devam ettiğine işaret ediyordu.

Yavuz Ağıralioğlu’nun Çarşamba günü yaptığı açıklamada kullandığı ‘istiskal’ ifadesi, bu travmayı yansıtması bakımından önem taşıyor.

Parti içinden, 3/6 Mart tarihleri arasında olup bitenlerin hem motivasyon hem de oy kaybına yol açtığına dair yaygın bir kanaat var.

Ki, Muharrem İnce’nin yükselişinin arkasındaki saiklerden biri de İYİ Parti’den bir kısım oyların kendisine yönelmesiyle ilişkili.

Yaptığım görüşmede İYİ Partili bir isim, ‘teşkilatların gardının düştüğünden’ söz etti.

Geçenlerde burada yazmıştım.

Partinin 81 il başkanının sosyal medya hesapları üzerinde yapılan bir incelemede, Düzce İYİ Parti il başkanı hariç, 80 ilin il başkanlarının tamamı, Kılıçdaroğlu’nun adaylığının ilan edildiği gün, hayırlı olsun demek yerine, sessiz kalmayı tercih etmişlerdi.

“O günlerde yaşadıklarımız çok hırpalayıcı oldu” cümlesi yine bir görüştüğüm İYİ Partili isme ait.

Şöyle bir durum da var:

İYİ Parti içindeki milliyetçi kesim, sadece aday belirlenirken karşılarına çıkan üslup/tarz anlamında değil, partilerinin HDP ve PKK ile arasındaki ‘mesafenin de,’  ‘istiskal’ edildiğine inanıyor.

PKK’nın dağ kadrosundaki ele başların arka arkaya ve  pervasızca öne çıkıp, 6’lı masaya açıktan destek vermeleri, “Nasılsa İYİ Parti’nin bir kırmızı çizgisi kalmadı” düşüncesine dayanan bir özgüveni yansıtıyor aynı zamanda.

Dolayısıyla burada da İYİ Partiye dönük bir istiskal, bir paspas edilme durumu söz konusu.

Diğer yandan, Muharrem İnce’nin CHP mahallesinden yediği bütün linçe rağmen adaylıktan çekilmemesi de Kılıçdaroğlu ve 6’lı masa için ayrı bir handikap oluşturuyor.

Ki, İnce’nin masanın geri kalanlarını dışlayıp, CHP/İYİ Parti/Memleket Partisi’nden oluşan üçlü bir koalisyon önermesini de, bir olgunlaşma oluşmadığı için zikretmedik ama, Mart başında öngörülmeyen 5’inci bir handikap olarak da düşünülebilir.