Mehmet Acet
Mehmet Acet
HABER7 YAZARI
TÜM YAZILARI

PKK'nın 14 Mayıs hesaplarına karşı Erdoğan'ın Diyarbakır mesajları

GİRİŞ 16.04.2023 GÜNCELLEME 17.04.2023 YAZARLAR

2014 yılında çözüm sürecinin PKK eliyle bitirilmesinin yaklaştığı günlerde, o dönem BDP Eş Başkanı sıfatını taşıyan Selahattin Demirtaş, o çalışmaların içinde yer alan bir hükümet yetkilisine “Şartlar artık değişti” demişti. 

Demirtaş, “Biz çözüm sürecinin sunduğu perspektifle yetinmeyiz, çok daha fazlasını isteriz” demek istiyordu. 

Bu ifadenin kastı Suriye’deki gelişmelerdi. 

Suriye’nin kuzeyinde ABD’nin desteğiyle ve zorbalıkla oluşturulan fiili yönetimin bir benzerinin Türkiye topraklarına taşınmasıydı, “Şartlar değişti” derken talep edilen. 

Zaten çözüm süreci de, “Bakın biz size Suriye’de neler neler veriyoruz, daha fazlasını Türkiye’de istemez misiniz” diyen ABD’nin PKK’ya telkinleri sonucunda sabote edilmişti. 

HDP’nin şimdiki Eş Genel Başkanı Pervin Buldan’ın, “Geçmiş olsun AKP’ye. Kürtler statüsünü elde etti artık. Suriye’de elde edilen statü çok yakın zamanda Türkiye’de de Kürt halkının mücadelesiyle elde edilecektir.” Sözleri de Demirtaş’ın “Şartlar değişti” sözleriyle aynı bağlama oturuyordu. 

PKK’nın çözüm sürecini bitirmesiyle şartlar gerçekten de değişti ama ne terör örgütünün, ne de Demirtaş’ın umduğu bir istikamette gerçekleşti bu. 

PKK, yenilgi üstüne yenilgi aldı, Doğu/Güneydoğu bölgesi terörden arındırıldı, Demirtaş’a da Edirne cezaevinin yolu gözüktü. 

Çözüm süreci bittikten sonra PKK’nın 2015 yazında fitilini ateşlediği hendek terörünün arkasındaki motivasyon da aynıydı: 

Suriye’deki sözde ‘Rojava projesini’, yani fiili PKK yönetimini Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğu topraklarına taşımak. 

Son durum şöyle: 

PKK ve arkasındaki emperyalist güçler, Türkiye’nin bütünlüğünü tehdit eden bu tehlikeli proje için 14 Mayıs’ı bir fırsat olarak görüyor. 

Erdoğan yönetiminin gitmesi ile, ABD destekli böyle bir projenin hayata geçirilmesi için yeni bir zeminin ortaya çıkacağını hesap ediyorlar. 

Açıkça ifade edelim, böyle bir durum, Türkiye’nin karanlık bir tünele girmesi ve bölünme tehdidini fiilen yaşaması gibi bir tehdidi beraberinde getiriyor. 

ERODOĞAN’IN HEM TERÖRE HEM BEYAZ TOROSLARA PRİM VERİLMEYECEĞİNİ İFADE EDEN SÖZLERİ ÖNEM TAŞIYOR 

14 Mayıs sonrası için ufukta iki senaryo var ve bu iki senaryo da gayet anlaşılabilir durumda. 

Ya, terör tehdidinden arındırılmış mevcut durum devam edecek, ya da PKK’nın geri dönüş hamleleriyle gerilim yeniden tırmanacak. 

Cuma günü Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Diyarbakır eski milletvekili ve işadamı İhsan Arslan’ın memleketine kazandırdığı muhteşem eseri Selahaddin Eyyübi Camii’nin hemen yanında toplanan kalabalığa hitaben söyledikleri, 14 Mayıs için tercihini belirlemiş ya da belirlemek üzere olan bölge halkı için önemli ve teskin edici nitelikteydi. 

Hem teröre, hem beyaz Toroslara pirim verilmeyeceğini ifade eden sözleri özellikle. 

Aktaralım: 

“Buradan altını çizerek ifade etmek isterim ki; milletimizin geleceğinde, ne sokaklarında beyaz Torosların gezdiği, ne de dağlarında eli kanlı canilerin cirit attığı bir Türkiye fotoğrafına asla ve asla yer yoktur, olmayacaktır.” 

Erdoğan’ın şu sözlerinin de altını çizmek lazım: 

“Nasıl vesayetin namluyla sivil siyaseti esir aldığı Türkiye’yi kabul etmediysek, PKK’sından FETÖ’süne terör örgütlerinin yönettiği bir Türkiye’yi de asla kabul etmeyeceğiz”. 

BİR HATIRLATMA: PKK/HDP KÜRTLER İÇİN YAPILAN REFORMLARIN HİÇBİRİNDEN MEMNUN OLMADI ÇÜNKÜ DERDİ BAŞKA 

Erdoğan, Diyarbakır konuşmasında, “Geçmişte Kürtlere yapılan yanlış ve zulümler elbette oldu. Zaten müze ve kültür merkezi haline getirmekte olduğumuz eski Diyarbakır cezaevi de bunun şahitlerinden değil mi” diye seslendi. 

Vicdan sahibi herkesin kabul ettiği gibi, Kürt meselesinin çözülmesine dönük en büyük adımlar, en güçlü reformlar, AK Parti döneminde, Erdoğan döneminde hayata geçti. 

Hem kültürel, hem siyasi yasaklar kaldırıldı. 

Bunlar yapılırken, yukarıdaki sözlere de yansıdığı gibi geçmişteki büyük hataların muhasebesi ve özeleştirisi de göz ardı edilmedi. 

İşin enteresan tarafı şu: 

Kürtler adına siyaset yaptığını iddia eden HDP’liler, bu reformlar yapılırken hiçbir zaman memnuniyet ifade eden beyanlarda bulunmadıkları gibi, bu adımlara çoğunlukla yüzlerini ekşiterek karşılık verdiler. 

“Asıl meselemiz bu yasakların kalkması değildi” der gibi bir haller içinde hareket ettiler. 

Asıl meselelerinin ne olduğunu de yukarıda anlatmaya çalıştık zaten. 

Günün sonunda Suriye’deki tecrübeyle de sabit olduğu gibi Kuzey Kore’dekine benzeyen Stalinist, zorba bir anlayışa sahip oldukları ortada olduğu halde, bir devrim hareketiymiş gibi sunulmalarını da ancak, emperyalist kanallardan aldıkları güçle ilişkilendirmek mümkün. 

Sonuçta 14 Mayıs’ın bölge için önemi bugün itibarıyla daha bir berraklaşmış görünüyor. 

 

YORUMLAR 9 TÜMÜ
  • Erdal 2 yıl önce Şikayet Et
    SURİYE KONUSUNDA VE BARIŞ SÜRECİ BAŞTAN AŞAĞI YANLIŞTI. BU SOYU BOZUKLARA GÜVENİLMEZ. Bunu da öğrendik
    Cevapla
  • Salih T. 2 yıl önce Şikayet Et
    Hepsinin arkasında ABD. Allah ABD yerle yeksan etsin. Seçimlere nasılda müdahale ediyor.
    Cevapla
  • Ali 2 yıl önce Şikayet Et
    Rabbim Reisi muvaffak etsin inşallah
    Cevapla
  • Destek 2 yıl önce Şikayet Et
    PKK bin Nelerden gelir edindiği malum. CHP ye açık desteknolmasi demek, uyuşturucu,kaçakçilik, Karapara, Haraç kesmeden elde ettiği gelirleri CHP ve HDP ye aktarmak demek, o halde Hukumette yolsuzluk arayan CHP,.Uyuşturucu ve fuhuş parasıyla ayakta duruyor.
    Cevapla
  • Remzi Arık 2 yıl önce Şikayet Et
    Hdp menfaat ların ve kaçakçıları n avrupanın abdnin partisi
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle