CHP’de vekalet savaşları dönemi
28 Mayıs seçimleri sonrası geride kalan 3 haftanın siyaset gündemini ağırlıklı olarak CHP içinde yaşanan tartışmalar belirledi.
Suni bir gündem değil bu tabi.
Seçim yenilgisiyle başlayan, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun 29 Mayıs sabahı, çok önceden o gün için hazırlık yapmış izlenimi verecek şekilde çıkıp, ‘değişim’ mesajı vermesiyle büyüyen tartışmalar, daha uzun süre gündemden düşecek gibi görünmüyor.
1 sene boyunca 6’lı masanın adayı kim olacak tartışması yapıldı.
Bir 1 sene de, CHP’nin durumu ne olacak? Kılıçdaroğlu ile İmamoğlu arasındaki örtülü savaş kimin galibiyetiyle sonuçlanacak? Kimin dediği olacak? Bu sinir harbi hangi tarafın lehine sonuçlanacak türü tartışmalarla geçecek gibi görünüyor.
Fazla kaptırdığınız zaman körleştirici etkisi olan bir siyasi tartışma gündemi bu.
Ama bir yere kadar da mecbursunuz.
Çünkü çok enteresan gelişmeler de oluyor.
Veli Ağbaba gibi, Kemal Kılıçdaroğlu hapşırsa, grip olacak kadar kendisine yakın isimlerin CHP’nin küçük ortaklarına 38 milletvekili verilmesi nedeniyle “Bedel ödemeli” diye çıkışlar yaptığı, düne kadar Kemal Kılıçdaroğlu hapşırsa zatürre olacak kadar “Kemalci” olan gazetecilerin, ekran yüzlerinin hızlıca saf değiştirdiği ibretlik hadiseleri taaccüp duyguları içinde izlemek durumundasınız.
KILIÇDAROĞLU İMAMOĞLU’NA BUGÜN GİT SENEYE GEL DURUMA GÖRE BAKARIZ DEDİ
Bu 12’incisi olduğu için seçim kaybetmeye ve kaybedilen seçimler sonrası ‘süreç yönetmeye’ alışık olan Kılıçdaroğlu, yine aynı yöntemle ilerliyor.
“Soğutma taktiği” izliyor.
Zaman geçtikçe etraftan gelen öfkeli seslerin azalacağını, umudu kalmayan insanlara özgü bir tavırsızlık halinin hakim duygu haline geleceğini hesap ediyor.
“Soğutma çalışmasının” en önemli adımını da geçen hafta attı.
Çankaya Belediyesi’nin Ahlatlıbel’deki tesislerinde ağırladığı İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na 10 ay sonrasını işaret etti.
“Git İstanbul’u al, sadece belediye başkanlığını değil ama, Belediye Meclisi’ni de al, gel, sonra bakarız” dedi.
Görüşmenin özeti buydu.
Bu hareketiyle Kemal bey, İmamoğlu’nun 10 ay boyunca değişim de değişim diyerek ensesinde boza pişirmesine karşı bir ön almış oldu.
İmamoğlu’nun açıktan cephe almaya cesaretinin olmaması, Kılıçdaroğlu’nun elini güçlendiriyor.
Gerçi İmamoğlu’nun izlediği taktiğin de yabana atılır bir tarafı yok.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olmanın verdiği imkanlarla, Kılıçdaroğlu’nun etrafında rahatsız edici bir lobi gücü kullanmayı başarmış durumda.
CHP’ye yakın medyaya baktığınızda televizyonu, gazetesi, sosyal medyası ile İmamoğlu’na yakın duranların daha bir ağırlıkta olduğu görülebiliyor.
İmamoğlu, Muharrem İnce’nin yaptığı gibi, doğrudan cephe alarak değil, baskıyla, yıpratarak, zorlayarak, gönüllü, razı bir şekilde bırakmaya zorluyor Kılıçdaroğlu’nu.
VEKALET SAVAŞLARI DEVREYE GİRDİ
Kılıçdaroğlu, cumhurbaşkanı adaylığı sürecinde de son ana kadar son derece ketum bir tutum sergilemişti.
Onun ‘iç sesini’, yani gerçekte ne düşündüğünü, verip de açıklamadığı kararlarının ne olduğunu anlamak için Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kuşoğlu’nun dediklerine kulak vermek gerekiyor.
Bülent Bey, Kılıçdaroğlu’nun adaylığı için ilk net açıklamayı yapan, üstelik bunu yaparken 6’lı masayı dağılmakla tehdit eden isim.
O bu açıklamaları yaptıktan sonra işler gitti, gitti ve tam da Kuşoğlu’nun dediği bir yerde ve zeminde neticelendi.
Şimdiki süreçte de Kılıçdaroğlu’nun dışa vuramadığı düşünce ve kararlarını yansıtması bakımından, Bülent Kuşoğlu’nun dediklerine dikkat kesilmek önem taşıyor.
Son açıklamasında şöyle şeyler söyledi Kuşoğlu:
-Kurultayda Kılıçdaroğlu’nu yeniden aday göstereceğiz.
-Ekrem Bey İBB Başkanıyken, Genel Başkan’a karşı daha dikkatli olmalıdır.
-Genel Başkan olabilir mi rahatlıkla? Olamaz. İBB Başkanlığı için aday olabilir mi? Mahkeme süreci var.
İşte bu sözlerin arkasından vekalet savaşları dediğimiz şey başladı.
İmamoğlu’nun sağ kolu olan Murat Ongun, (Geçen sene yaşanan Karadeniz krizi sonrası, İmamoğlu onu basın sözcülüğünden almak yerine, basın sözcülüğü makamını iptal etmişti.) Bülent Kuşoğlu’na bu açıklamaları nedeniyle tepki gösteren sosyal medya paylaşımlarını ‘beğendi.’
Ongun’a cevap, CHP Parti Meclisi Üyesi ve Ankara milletvekili Deniz Demir’den geldi.
Demir, “CHP Genel Başkanımıza ve partimizin kurumsal kimliğine yapılan bu saygısızlığı kınıyorum” ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu’nun ‘iç sesini’ Bülent Kuşoğlu dışa vuruyor demiştik.
İmamoğlu’nun ‘iç sesini’ de Murat Ongun dışa vuruyor dememe gerek var mıydı?
-
Forever Yozgat 2 yıl önce Şikayet EtEkrem "değişim" falan diyor da; secimi sadece Kilictaroglu mu kaybetti..Meydanlarda Ekrem de Mansur da..vs yok muydu...Kazansalardı "Hep beraber kazandık" demeyecek miydi...Ekrem uyanıklık yapıyor..Hem kaybedenler kulübünde yer alıyor hem de "degisim" diyerek CHP genel başkanlığının kendisine bir ödül olarak verilmesini istiyor..Beğen
-
Forever Yozgat 2 yıl önce Şikayet EtTek parti döneminden beri CHP icerisindeki taht kavgalarini, ayak oyunlarını, tasfiye operasyonlarını, Bizans oyunlarını...vs "parti içi demokrasi" olarak yutturuyorlar..Beğen Toplam 2 beğeni
-
İlahi Ente Magsudi 2 yıl önce Şikayet EtTeşekkürler!Beğen Toplam 1 beğeni
-
Şems 2 yıl önce Şikayet EtBunların lak lağı bitmez boşuna vatandaşın zamanını çalmayın.Beğen Toplam 4 beğeni
-
Chpkk virüsü 2 yıl önce Şikayet EtChpkk gümledi gitti..!Beğen Toplam 4 beğeni