Erdoğan’ın Körfez çıkarması faiz kararına göre mi denk getirildi?
Salı günkü ekonomi yazımızda Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndan üst düzey bir isimle görüşmemden şöyle bir alıntı yapmıştım:
“Düzeltici adımları, doğru dozda, doğru zamanlama ve doğru sıralama ile yapmak lazım. Ne yapacaksınız? hangi sıralamayla yapacaksınız? Hangi zamanlamayla yapacaksınız? Bunlar çok değerli şeylerdir. Bu bir sanattır, matematiksel model değildir”
Bu sözleri, dün saat 14.00 itibarıyla kamuoyuna açıklanan, Merkez Bankası’nın aldığı faiz kararı ve piyasaların bu karara verdiği tepki üzerine yeniden hatırla-t-ma ihtiyacı duydum.
Şöyle ki;
Geçen ay Merkez Bankası 650 baz puanlık bir artış yapıp, bu artışın önümüzdeki dönemde de devam edeceğini duyurmasına rağmen, döviz kurlarında yukarı yönlü hareketliliğin önüne geçilememişti.
Beklenti, (beklenti dediğimiz şeyi siz, biraz da piyasanın talebi, hatta dayatması, dikte etmesi olarak da okuyabilirsiniz) çok daha fazlası idi ve çıkan karar o istikamette olmayınca,döviz kurlarındaki yukarı yönlü hareketlenme engellenememişti.
Dün, Merkez Bankası’nın yeni faiz kararını açıklamasından önceki beklentiler de açıklanan rakamın çok çok üstündeydi.
Televizyon kanallarında, hem ‘Prof. Dr’, hem de ‘Ekonomist’ sıfatıyla boy gösteren pek çok isim, (Örneğin Prof. Dr. Oral Erdoğan) 500 puanlık artışın yeterli olmayacağını, böyle yapılırsa bunun bir işe yaramayacağını, hiç olmazsa politika faizinin yüzde 15’ten yüzde 22,5’e kadar çıkarılması gerektiğine dair sözler sarf etmişlerdi.
Ama Hafize Gaye Erkan başkanlığında Merkez Bankası faiz artırma sürecini ılımlı adımlarla sürdürme eğilimini ikinci kararında da gösterdi.
İşin enteresan tarafı, politika faizi yüzde 15’ten yüzde 17,5’e çıkarılmasına rağmen, yani düşük olur denilen 500 baz puanın yarısı kadar yükseltmesine rağmen, korkulduğu gibi bir kur atağı yaşanmadı.
Dolar kurunda çok minimal bir hareketlilik oldu, avro geriledi ama borsadaki yükseliş hepsinden daha güçlü oldu.
En başta hatırlattığım, Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndan üst düzey yetkilinin “Bu iş bir sanattır, matematik değil” sözleri sanıyorum tam bu noktada anlamlı hale geliyor.
ERDOĞAN’IN KÖRFEZ ÇIKARMASI FAİZ KARARININ HEMEN ÖNCESİNE ÖZEL OLARAK DENK GETİRİLMİŞ OLABİLİR Mİ?
Mevcut şartlarda, Merkez Bankası’nın ‘beklentilerin’ altında bir faiz artırımına gitmesi ile doların yukarı doğru yeni sert hareketler içine girmesi mümkündü ve öyle olsaydı, buna çok az kimse şaşırırdı.
Ancak dediğimiz gibi 250 baz puanlık artış, piyasalarda yeni bir dalgalanma üretme yerine sükunetle karşılandı.
İyi oldu tabi ki.
Peki niye böyle oldu sorusuna gelince;
Bunun böyle olmasının arkasındaki temel bir faktör olarak Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Körfez ülkelerine yaptığı üç günlük çıkarmadan söz edebiliriz.
19 Temmuz’da, yani Merkez Bankası’nın yeni faiz kararını açıklamasından bir gün önce İletişim Başkanlığı, Birleşik Arap Emirlikleri ile Türkiye arasında 50,7 milyar dolarlık bir anlaşmaya imza atıldığını duyurdu.
Böyle bir haberin, şu yaz sıcağında, ekonomiden iyi haberler bekleyen herkesin yüzüne bir meltem rüzgarı dokunuşu sağladığını tahmin edebilirsiniz.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ve Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne yaptıkları ziyaretlerle, bu ülkelerle (ama özellikle BAE ile) yapılan devasa ekonomik anlaşmaların çerçevesi oluşturulmuştu.
Anlaşmaların finali, yani Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu ülkelere ziyaretleri ise, daha önce de yapılması da mümkün iken, Litvanya’daki NATO Zirvesi’nin sonrasına bırakıldı.
Pazartesi başlayan Körfez turu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı taşıyan uçağın Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne hareket etmek üzere BAE’den hareket etmesiyle tamamlandı.
Gündeme getirmek istediğimiz soru şu:
Acaba, ekonomideki düzeltme adımlarını bir matematik değil de bir sanat olarak gören bir el, Erdoğan’ın Körfez çıkarmasını Merkez Bankası’nın faiz kararı gününe göre ayarlamış olabilir mi?
Ilımlı bir faiz artışının piyasalarda sert rüzgarlar estirmemesi için böyle bir ayarlamaya, böyle bir zamanlamaya karar verilmiş olabilir mi?
FAİZDEKİ ILIMLI ARTIŞ, İSTİHDAM VE BÜYÜME PERFORMANSINI KORUMAK İÇİN ÖNEMLİ
Şu anlattıklarım, yeni ekonomi yönetiminin son derece kritik kararlar alırken, ne yaptıklarından emin bir şekilde ilerlemekte olduklarını gösteriyor ve bu zaten geniş bir krediye sahip olan isimlere dönük güven ikliminin pekişmesini sağlıyor.
Ekonomide ‘düzeltici’ adımların, bir önceki dönemin en güçlü performansını yansıtan istihdam ve büyümeye zarar vermeden ilerletilmesi hususunda da bir kararlılık olduğu görülüyor.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, A Haber yayınında “Yatırım, istihdam, üretim ve ihracat perspektifiyle” hareket ettiklerini ifade etmişti.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in dünkü “İhracata maksimim destek sağlayacağız” açıklamasını da bu minvalde değerlendirmek lazım.
Zaten Körfez ülkeleriyle yapılan anlaşmaların büyük bölümünün doğrudan yatırım perspektifiyle hazırlanmış olmasına bu politikanın bir uzantısı gözüyle bakılabilir.
ENFLASYONUN DÜŞMESİ İÇİN ÖNCELİKLE FİYAT İSTİKRARININ, KUR İSTİKRARININ SAĞLANMASI GEREKİYOR
Merkez Bankası’nın ılımlı faiz kararını döviz piyasalarının da ılımlı bir şekilde karşılamasının çok hayati nitelikte bir anlamı var.
Daha önce müdahale frenlenen dolar, bu defa serbest piyasa ortamında fiyat istikrarı kazanırsa, Mehmet Şimşek’in ifadesiyle ‘dolarizasyon belasından’ ‘organik’ yöntemlerle kurtulabiliriz.
Enflasyonun yüzde 86’lardan yüzde 38’lere düşürülmesinde dolar kurunun müdahale ile de olsa frenlenmesinin büyük katkısı olmuştu.
Şimdi enflasyon bir süre daha yüksek seviyelerde, muhtemelen yüzde 40’lar seviyesinde ilerleyecek.
Ama dolar kurunda sert ataklar olmazsa, bunun enflasyon rakamlarının tekrar gerilemesine bir katkı sağlaması kaçınılmaz olacak.
(Merkez Bankası’nın Fiyat istikrarı tanımı: Fiyatların istikrarlı olması; fiyatların hiç değişmemesi değil, genel seviyesindeki uzun süren artış (enflasyon) veya düşüş (deflasyon) eğiliminin önlenmesi anlamına gelir.)
-
Şereflikoçhisarlı 2 yıl önce Şikayet EtTekrar başa dönüyoruz....faiz ne kadar lanet.bir şey olsada eğer ekenömi düzeniniz zorunlu kalıyorsa zamansız düşürmeye zorlamıyacaksınızBeğen Toplam 1 beğeni
-
Misafir 2 yıl önce Şikayet EtMehmet bey iyiki varsınız. Kaleminize kuvvet bol bol yazın nnnnnBeğen Toplam 1 beğeni
-
Necaittin 2 yıl önce Şikayet EtCumhurbaşkanımızı seviyorum. Ama faizi artırmak çare olmaz felaket olur. Faizli ekonomi batmaya mahkumdur. Allah ve rasülüne savaş açarak hiç bir savaş kazanılamaz.Beğen Toplam 4 beğeni
-
Mustafa 2 yıl önce Şikayet EtKıymetli Yazar, bizi dinleyen yok belki sizi dikkate alırlar. Diyanet işleri başkanlığı personeli olarak köy ve mezralarda bekçilik yapan on binlerce personel atıl durumda bekliyor. Kimisi arıcılık kimi hayvancılık yapıyor. Cuma namazı dışında çoğunun cemaati de yok. Dib bu kadar atıl personeli daha iyi değerlendirip köy ve mezralarda cuma namazı için hafızlık eğitimi görenleri değerlen.Beğen Toplam 3 beğeni
-
Ccc 2 yıl önce Şikayet EtKörfez gezisinde ilk öncelikli konusu Suriye’deki istikrarsızlığı iç savaşı çözmek bölgeyi bölünmekten kurtarmak Türkiye’nin göçmenlere ödediği masrafı durdurmaktı .ne oldu hiç bir kazanım ,hiç bir sorun çözülemedi çünkü ases konular hiç konuşulmadı. dilenmek yerine hazineye külfet konusunu çözseydik daha kalıcı sonuçları olacaktı diye düşünüyorum.Beğen Toplam 1 beğeni