Mehmet Acet
Mehmet Acet
HABER7 YAZARI

Trump’a suikast girişimi: arkasında ABD derin devleti mi var?

GİRİŞ 15.07.2024 GÜNCELLEME 15.07.2024 YAZARLAR

ABD’nin bir önceki başkanı ve bir sonraki başkanı olmak için iddialı bir yarış yürüten Donald Trump’a yönelik suikast girişimini öğrendiğimde, suikast girişiminin görüntülerini izlediğimde, aklımda arka arkaya üç sahne canlandı.

İkisi gerçek hayattan, üçüncüsü bir sinema filminden üç sahne.

Eşiyle birlikte üstü açık bir otomobille ilerlerken suikasta kurban giden John F. Kennedy’nin vuruluş görüntüleri…

1988 yılında ANAP parti kongresinde konuşma yaparken yine suikast amacıyla yapılan saldırıda sağ elinin başparmağından yaralanan Turgut Özal’ın görüntüleri…

Sinema filmi dediğim ise, 1997 yılı yapımı Bruce Willis’in başrol oyuncusu olduğu bizim televizyonlarda da bolca yayınlanan Çakal filmindeki First Lady’ye suikast girişimi sahnesi.

BEKLENEN SÜRPRİZ, YAHUT AÇIK SIR…

Ne demek istiyorum, “Beklenen Sürpriz” derken…

Çok önceden geliyorum diyen, böyle bir şey olabileceği, üstelik tam da böyle bir yöntemle böyle bir şey olabileceği tahmin edilebilen bir suikast girişimi bu.

Trump’ın ABD establishment/müesses nizamı, yahut derin devleti tarafından devre dışı bırakılmak istendiğine/isteneceğine dair bir ‘açık sır/open secret’ bilgisi idi bahsettiğim şey.

Şimdiye kadar zaten suikast dışındaki yöntemlerin çoğu tüketilmişti ve bunların tümünden Trump, cesareti ve dik duruşuyla sıyrılmayı başarmıştı.

Milimetrik bir mermi sapmasıyla ölümden döndükten hemen sonra bile şok içinde kalmak yerine, kendisini apar topar götürmek isteyen korumalarına “Durun ayakkabılarımı alayım” diyecek kadar soğukkanlı kalabilmesi, olay yerinden götürülürken taraftarlarına yine yüksek bir bilinçle siyasi mesajlar verebilecek kadar kendinde olması… (yumruğunu sıkarak ve sallayarak verdiği yoldan dönüş yok mesajı)

TRUMP NİÇİN HEDEF OLDU?

Şuradan ilerleyelim:

Donald Trump, 2016 seçimleri için sahne aldığı andan itibaren, ABD’nin hem iç, hem dış politikasında köklü yenilikler yapma vaadi ile temayüz etmiş bir isim.

İş başına geldiğinde, “Herhalde o vadettiklerinin önemli bir bölümünü hayata geçirmekten vaz geçer çünkü onlar çılgınca vaatlerdi” diye düşünenleri hayal kırıklığına uğratan bir tutumla ilerledi.

Yani, seçimden önceki vaatlerini uygulama konusunda tereddüt göstermedi, geri adım atmadı.

Günün sonunda “Trumpizm” denilen bir ideoloji ortaya çıktı.

Bu ideoloji, ABD’nin 2’inci Dünya Savaşından sonra ortaya çıkan ‘Dünya Jandarmalığı’ rolüne kökten karşı çıkışlar üretti.

Avrupa’nın, özellikle de Almanya’nın, Uzakdoğu’da Japonya’nın ABD güvenlik garantisi altında kalmasının ABD için maliyet ürettiği tezinden hareketle, bu ülkelerle olan ilişkilerin geleneklerine sert dokunuşlar daha doğrusu vuruşlar yaptı Trump.

Bir sözünü hatırlatayım:

2019 yılında Japonya’nın Osaka kentinde yapılacak olan G-20 zirvesi için ülkesinden ayrılmadan hemen önce ABD başkanı sıfatıyla konuşan Trump şu mealde bir açıklama yapmıştı:

“Japonya şimdi bir savaşa girse, biz onlarla birlikte o savaşa girmek zorundayız. Ama biz bir savaşa girecek olsak, Japonlar Sony Televizyonundan bizim savaşımızı izleyecekler”

Nasıl ama?

Değil mi?

Ortadoğu ve Rusya’ya bakış konusunda da ABD kurumlarından, derin devletten çok farklı şeyler düşünüyor Trump.

Bir defa ülkesinin Ortadoğu’daki varlığını ülkesi için büyük bir yük ve maliyet olarak görüyor.

“Ortadoğu için harcadığımız ve boşa giden 7 trilyon dolarla, eskiyen köprülerimizi, yollarımızı yapardık” demişliği var, önceki yıllarda.

Başkanlığı döneminde Türkiye’nin Trump’ın bu yaklaşımını avantaja dönüştürerek Suriye’nin kuzeyinde yaptığı operasyonları (Zeytin Dalı ve Barış Pınarı operasyonları) hatırlayalım.

RUSYA UKRAYNA SAVAŞI BİTMESİN, ABD ORTADOĞU’DAN ÇEKİLMESİN İSTEYENLER TRUMP’IN ÖNÜNÜ KESMEYE ÇALIŞIYOR

Rusya yerine Çin’le uğraşılması gerektiği yönünde bir görüşü de var Trump’ın.

Ki, Çin’le ticaret savaşlarını başlatma anlamında başkanlığı döneminde kararlı adımlar da atmıştı.

“Rusya/Ukrayna savaşını ben bitiririm” demesini de bu özgüvenle ilişkilendirmek mümkün.

Bütün bu verilere tersinden bakıp değerlendirdiğinizde, bu suikast girişimi üzerinden şu sonuca ulaşmanız pekala mümkün olabilir:

ABD’nin dışarıda, dünya jandarmalığı rolünün devam etmesini isteyen, Rusya’yı öncelikli tehditler arasında görüp zayıflatmak amacıyla karşısında Ukrayna’ya on milyarlarca dolar yardımda bulunulması fikrini destekleyen, ABD’nin Ortadoğu’daki varlığının sürmesini, Avrupa’da ve Uzakdoğu’da, Almanya’da ve Japonya’da ABD’nin güvenlik şemsiyesi altında bu ülkelerin kalmasını isteyen, yani bir nevi kurulu düzenin bu şekilde ilerlemesini isteyen kimler varsa, Trump’ın denklem dışında kalmasını isteyen bu kimselerdir, yahut bu güçlerdir demek mümkün.

PENTAGON’un geçen yıl takriben 960 milyar dolar bütçe kullandığını da hatırlatalım mı?

YORUMLAR 20 TÜMÜ
  • Mustafa MACİT 4 ay önce Şikayet Et
    Mehmet bey, lütfen ihlas finans mağdurlarını konu alan bir yazı yazınız. Kimseye sesimizi duyuramıyor ve kimse halimizi anlamıyor. İHLAS FİNANS Bu kurul şimdiye kadar bizleri oyaladı. Lütfen bizlerin bu mağduriyetinin giderilmesinde yardımcı olacak yazı ve tartışmalarda bu durumu dile getiriniz. Bu kurumlar güvenleri yok etmesin, inanan insanlarla dalga geçilmesin. Saygılarımızla.
    Cevapla
  • Hayrullah 4 ay önce Şikayet Et
    bişeyi merak ediyorum şimdi trump ölmüş olsaydı onu kim öldurttü bilecemiydik ? e öldüreceklerse yine öldürürler. bu bütün dünya liderleri için gecerli heosine de hatirlattilar bence. asıl tehdit dünyaya
    Cevapla
  • Kompataro 4 ay önce Şikayet Et
    Maaş 10 kira 15..ülkeyi çok düşünüyorlar!!! Karaya ak de, diplomasıza. Prof. de.. ülkenin kapısını aç sanki kendin inmiş gibi.. Hepsi planlı
    Cevapla
  • Deli Dumrul 4 ay önce Şikayet Et
    Yav he he, Amerika derin devleti, işini 20 yaşında bir gence yaptıracak kadar aptal mı?
    Cevapla
  • Hulya 4 ay önce Şikayet Et
    Evet osakada japonyadaymis.
    Cevapla