Kerkük’te Türk SİHA'sına saldırı: Amaç kalkınma yolu projesi için ‘olmaz’ mesajı vermek miydi?
Önceki gün sabah saat 10:30 sularında, Kerkük semalarında hareket halinde olun Türkiye’ye ait bir Aksungur SİHA, karadan fırlatılan füzelerle düşürüldü.
Olaydan birkaç saat sonra, üniformalı bir Iraklı subay heyecanlı ve titrek bir ses tonu ile SİHA’yı kendilerinin düşürdüklerini açıkladı.
Türkiye dünya alemin bildiği üzere, PKK terör örgütüne karşı Irak topraklarında bir mücadele yürütüyor ve Süleymaniye’ye kadar uzanan derinlikte SİHA’lar uzun süredir aktif ve etkin bir şekilde kullanılıyor.
Dolayısıyla Iraklı generalin açıklamasında gerekçe olarak öne sürdüğü hava sahası ihlalinin inandırıcı bir karşılığı bulunmuyor.
Bu durumda başka sorular sormak, başka türlü kuşkuları gündeme taşımak gerekiyor.
Bu türden hadiseler yaşandığında, ‘zamanlamasına’ da bakmak olayın arka planını anlamlandırmak için faydalı olabiliyor.
Nitekim, aynı gün İstanbul’da yapılan bir toplantı, acaba Türk SİHA’sına yapılan saldırı bununla ilişkili olabilir mi sorusunu beraberinde getiriyor.
KALKINMA YOLU İÇİN İLK TOPLANTININ YAPILDIĞI GÜN…
Kerkük’teki hadisenin yaşandığı gün İstanbul’da, önemli bir toplantı vardı.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdülkadir Uraloğlu’nun ev sahipliğinde, Yeni İpek Yolu olarak da nitelendirilen Kalkınma Yolu Projesi için Türkiye, Irak, Birleşik Arap Emirlikleri ve Katar’lı yetkililer bir araya geldi.
Toplantıda, projenin tamamlanması için atılacak adımlar değerlendirildi ve önemli kararlar alındı.
Bakan Uraloğlu, toplantının sonrasında dikkat çekici açıklamalar yaptı.
Mesela projenin önemini yansıtan şöyle bir beyanatta bulundu:
“Kimse artık tek başına zengin değil ya da kendi kendine yetmiyor. Kapılarını örtersen, gözlerini, kulaklarını kapatarak dünyadaki gelişmelere uzaktan bakarsan, dost edinmezsen bugünün dünyasında yerin yok. Herkesin elinde pastaya katacağı güzel tatlar ve pastadan alacağı payı var. Devir artık “kazan-kazan” devri…Ulaşım sektörü ise kazan-kazan devrinin en önemli dinamosudur.”
Yine, Ulaştırma Bakanı Uraloğlu’nun verdiği bilgiye göre toplantıda, ilerleyen dönemde ortaklaşa atılacak adımlar da belirlendi.
Ayrıca, Kalkınma Yolu Projesi kapsamında oluşturulan Bakanlar Konseyinin yönetim ve işleyiş mekanizmalarının belirlenmesi ve bu konuda gelecekteki yol haritası ele alındı.
Yeni, bu önemli bir toplantıydı.
Kalkınma Yolu Projesi’nin 4 bölge ülkesinin güçlü iradesiyle tekemmül ettirmeye dönük bir gündemi vardı.
Haliyle, Kerkük’teki saldırının böyle bir zamanlama ile denk gelmesi, üzerinde durmayı fazlasıyla hak ediyor.
ANKARA ADINA AÇIKLAMA DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ’NDEN GELDİ.
Kerkük’te Türkiye’ye ait SİHA’nın düşürülmesinden sonra, Ankara’nın bu saldırıya nasıl bir tepki göstereceği merak konusu oldu.
Böyle bir provokasyonu yapanlar, belki de, Ankara’nın Irak’la ilişkilerde son dönemde yakaladığı ivmeden vazgeçip, köprüleri atacak türden bir tepki göstermesini beklediler.
Belli ki, böyle bir amaç güdüldüğü Ankara’da da fark edildi.
Nitekim, Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Öncü Keçeli’nin yaptığı açıklama, böyle bir ‘farkındalığın’ izlerini taşıyordu.
Keçeli, “Olayın tüm yönleriyle aydınlatılması için Irak makamlarıyla koordinasyonun sağlandığına” değindikten. Sonra, “Türkiye’nin terörle mücadelede kararlılığının tam olduğunu” dile getirdi.
Bu mücadelenin hukuki dayanağının da BM Şartı’nın 51 maddesinde yer alan meşru müdafaa ilkesi olduğuna vurgu yaptı Keçeli.
Açıklamanın son bölümünde, Türkiye ve Irak’ın 15 Ağustos’ta Ankara’da yapılan görüşmelerin ardından “Askeri, Güvenlik İşbirliği ve Terörle Mücadeleye dair Mutabakat Zaptı”nı imzaladıklarını, Bağdat’ın PKK’yı Irak’ta “yasaklı örgüt” ilan edildiğini anımsatan Dışişleri Sözcüsü Keçeli,
“Söz konusu işbirliğinin sahada somut sonuçlar vermesi ve bu amaçla yetkili makamlar arasındaki eşgüdümün artırılması hususunda her iki ülke de kararlıdır” ifadeleriyle, Irak’la son dönemde yakalanan işbirliği zemininin korunacağı mesajını verdi.
BAĞDAT YÖNETİMİ İÇİNDE BİR “YEKNESAKLIK” YOK
Bağdat yönetimi içinde çok farklı fraksiyonların etkinlik sahibi olduğu biliniyor.
Şöyle şeyler duyuyoruz:
Resmi pozisyona sahip bir kişiye bir konuda bir fikir sorduğunuzda, aynı kişi kendi fikrini belirtmeden önce Haşd-i Şabi yetkilisinin yüzüne bakma ihtiyacı hissediyor.
Türkiye ile yakınlaşmanın bir ‘yeknesaklık’ içinde sahiplenildiğini, yürütüldüğünü düşünmek de gerçekten zor.
Ama zorluklara rağmen kaydedilen gelişmeler de ortada.
O nedenle provokasyonlara gelmeden mevcut kararlı tutumu korumak büyük önem taşıyor.
-
Provakatör 3 ay önce Şikayet EtProvokatörlerin işi provokatörlüktürBeğen
-
Rutruso 3 ay önce Şikayet EtOlabilir haaaBeğen
-
Turgut 3 ay önce Şikayet EtSİYONİST ten daha tehlikelisi İran Bin yıldır İslam ile savaşıyor Hz Hüseyini Hz Hasanı Katleden şiilerdirBeğen Toplam 16 beğeni
-
temel 3 ay önce Şikayet Eto tip olay da direk hepsini vuracaksin ayni seyi israil usa yapamaz bu køpekler israil usa hepsini yok eder pkk vuruyoruz diye bu olay satilik køpekler bir daha benzeri durum da vur yetkisi verin hepsiniBeğen Toplam 14 beğeni
-
Mehmet Altınbaş 3 ay önce Şikayet EtYa işte öyle İslam alemini saran ırkçılık iman zaafı vs. Hastalıklar bizi ne hale getirdi yüz sene önce aynı bayrak altında yaşayan aynı kıbleye namaza duran aynı peygambere ümmet olan Osmanlı ya düşman olursak daha çok ah çekecegiz ey ehli iman ön yargıdan kurtul zalim Amerika planını boz. Kardeşinin düşmanı olma yeter artıkBeğen Toplam 17 beğeni