Diyanet İşleri Başkanı Erbaş: Hakaret davalarından gelen geliri, Filistin’e gönderiyorum
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, “Bunu yazın, bunu yazın, bunu yazın” diye üç kere tekrar etti.
Bu durumda bize de yazmak vacip oldu.
Erbaş’ın “Bunu yazın” dediği, 73 yıl öncesine ait üzüntü verici bir anekdot.
Kendisinin seleflerinden eski Diyanet İşleri Başkanlarından biri olan, ayı zamanda Kurtuluş Savaşı sırasında Milli Mücadeleye aktif destek veren isimler arasında yer alan Ahmet Hamdi Akseki’nin hüzünlü hikayesi.
Meclis’te bütçe görüşmelerinde Diyanet’in bütçesi gündeme gelince dönemin Diyanet İşleri Başkanı olan Akseki, CHP milletvekillerinin hücumuna uğrar.
Sözlü saldırılara, alaylı, aşağılama amaçlı sorulara, yorumlara muhatap olur Hoca.
Tabi bu durum çok fazla zoruna gider.
Bütçe görüşmelerinden üzüntülü bir şekilde evine döner. Ertesi gün geldiği işyerinde görevi başında iken üzüntüsünden dolayı kalp krizi geçirir ve vefat eder.
MACRON’UN DANIŞMANINA İNCE AYAR…
Önceki akşam gazeteci arkadaşlarımız Hacı Yakışıklı ve Fazlı Şahan’la birlikte Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’la bir araya geldik ve takriben üç saat boyunca sohbet ettik.
Diyanetin yurtdışındaki hizmetlerinden, özellikle Avrupa’da karşılaşılan kimi sıkıntılardan söz açılınca Ali Hoca, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un danışmanıyla yaptığı bir görüşmeden bazı anekdotlar aktardı.
Macron’un danışmanı kendisine yaptığı ziyarette, Diyanet’in Fransa’da yürüttüğü çalışmalara dönük gündeme getirmeyi planladıkları sınırlamaları biraz da üstenci bir dille aktarmaya başlayınca Erbaş, benzer bir üslupla, biraz da meydan okuyarak Macron’un danışmanına cevaplar verir.
Üniversite de 20 yıl boyunca dinler tarihi dersleri verdiğini anlatır.
Hristiyanlığı kendisinden daha iyi bildiğini söyler.
Sonra da, Diyanet’in hizmetlerinin sınırlanması halinde ortaya çıkacak boşluğu DAİŞ gibi örgütlerin dolduracağından bahseder.
Günün sonunda Macron’un danışmanı konuyu ‘müzakere’ etmeye yanaşır.
Ve bir orta yol bulunur.
Diyanet’in Fransa’daki çalışmalarının devamı hususunda mutabık kalınır.
BATI TRAKYA TÜRKLERİNİN TALEPLERİ…
Ali Erbaş Hoca’yla, Batı Trakya Türklerinin sorunlarını da konuştuk.
Yakın zamanda kendisine oradan ziyaretler olmuş.
Onların da Türkiye’nin ‘mütekabiliyet’ politikasına uygun kararlar almaları yönünde beklentileri var.
Yunanistan’ın Batı Trakya Türkleri ile alakalı tuhaf bir kararı var.
Türk tabirini kullanmalarını tümden yasaklamış durumdalar. AİHM’in bu yönde verdiği ‘ihlal’ kararını da uygulamıyorlar.
Sadece Müslüman azınlık tabirini kullanıyorlar.
Gümülcine diye bir yer yok biz de diyorlarmış mesela muhatap olduklarında.
Biz oraya “Komitini” diyoruz diyorlarmış.
Mütekabiliyet beklentisi derken, Türkiye’nin bir süre önce ülkemizde faaliyet yürüten azınlık vakıflarına haklarının iade edilmiş olması gerçeğinden hareketle aynısının karşı tarafta da Batı Trakya Müslüman/Türkleri için uygulanması yönünde bir beklentiden söz ediyorum:
“Biz azınlık vakıflarını iade ettik. Onların da etmesi lazım. Türkiye’nin bunun şartlarını zorlamasını istiyorlar”
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, sırf böyle bir görev yürütmesi hasebiyle örgütlü bir karalama ve itibarsızlaştırma kampanyasının hedefi oluyor.
Çoğunlukla yalan haberler üzerinden, ağırlıklı olarak sosyal medyada ama aynı zamanda özellikle muhalefete yakın geleneksel medyada bu karalama kampanyası yürütülüyor.
Yalan dolan haberler derken örneğin;
“Diyanet İşleri Başkanı’nın oğlu içki tüketiyor” türünden bir haberden söz ediyor Erbaş.
Halbuki kendisinin erkek evladı bile yokmuş.
Örneğin, Diyanet İşleri Başkanı Londra’da kendisine ev satın aldı türünden başka bir asparagas haber…
İşin gerçeği, Diyanet İşleri Başkanı’nın Sakarya’da kooperatif üzerinden zamanında aldığı evi dışında yurt içinde yahut yurtdışında bir mülk sahibi olmaması…
Örneğin, pandemi döneminde uydurulan bir başka haber:
Kovide yakalanan Diyanet İşleri Başkanı Amerikan Hastanesinde tedavi görüyor…
İşin doğrusu ne peki?
Aslında Kovide yakalanan Erbaş, Ankara Şehir Hastanesi’nde tedavi görmüş.
Bir konuşmasında camii yapımı ile alakalı bir Hadis okuduğu için Ali Erbaş’a, dönemin CHP Sözcüsü Faik Öztrak “Diyanet İşleri Başkanı Cennetten arsa dağıtıyor” diye açıklama yapmış.
“Kim dünyada bir mescit bina ederse Allah onun karşılığını cennette verir” şeklinde bir Hadis kendisinin aktardığı.
Böyle durumlarda bu suçlamaları yöneltenleri doğrudan aradığı da oluyormuş Ali Erbaş’ın.
Örneğin, Faik Öztrak kendisine durumu bizzat izah edince özür dilemek zorunda kalmış.
Ancak kamuoyuna yönelik bir suçlamayı, başka kimsenin haber olamayacağı türden bir yöntemle özürle geçiştirmek ne kadar doğru?
O da ayrıca tartışılır.
Şimdiki CHP Sözcüsü Deniz Yücel’in Diyanet’e karşı Faik Öztrak’a karşı daha saygısız bir üslupla hareket ettiğini de görüyoruz.
Cuma hutbesine yönelik, içinde “Saçmalık, hadsizlik” gibi kavramlar kullanarak açıklamalar yapmıştı.
Diyanet İşleri Başkanı Erbaş’a kendisine dönük hakaretleri mahkemeye taşıyıp taşımadığını sordum.
Götürüyormuş.
“3 bin tane davam var” dedi.
Sonra da ekledi:
Buradan gelen gelirleri, Diyanet Vakfı’nın Filistin ve Gazze için açtığı hesaba yönlendiriyorum. Yani bu gelirleri Filistinliler için harcıyorum”.
“Sistemli ve istemli” bir şekilde yürütülen kampanyadan insanın etkilenmemesi söz konusu olamaz tabi.
“Bazen uykusuz geceler geçiriyoruz” diyor Erbaş Hoca.
Ama dirayetle işini yapmaya da devam ediyor.
Şimdiye kadar 60 ilde, kendi görev sahasına giren konularda derinlikli programlar yürütmüş.
Gittiği her yerde bir gece muhakkak kalıyor, üniversitelerde konferanslar düzenleyip, üniversite öğrencilerine, İslam’ın bilimle ilişkisine dair konuşmalar yapıyormuş.
“Bir şey yapmasak, burada otursak kimse bir şey demeyecek” diyor Erbaş.
Ama aleyhine yıpratma kampanyası yürütülüyor diye bu çalışmalardan vazgeçmek gibi bir niyetinin de olmadığını beyan ediyor.
-
S.Kalfa 1 ay önce Şikayet EtAli bey heykel yapsaydı, chp yi çok sevindirirdi ..işleri güçleri yalan.. algı.. Allah cc yolunu açık etsin inşallah başkanımızın..Beğen Toplam 5 beğeni
-
DOMUZ ETİ 1 ay önce Şikayet EtDiyanet taşra teşkilatı, personel üzerinde baskı kurup yıldırmak yerine mesela İmalathaneleri gezip, hem çaylarını içip, Tektirnaklilarin, zararlı boyaların, katkı maddelerinin, Tavuğun Tosun diye satılmasının, yağın ve yagxiligin zararlarını,Dürüstlüğün kazançlarını, nasihat edebilirler Belki utandirarak topluma fayda sağlarlar,Beğen
-
Lanet olsun CHP 1 ay önce Şikayet EtEn büyük savaşımız chp ile mücadele olmalı!En büyük tehlikemiz CHP!inançlarımıza,değerlerimize,örflerimize yabancı formatlılar!Beğen Toplam 10 beğeni
-
Bekir özan 1 ay önce Şikayet EtKahrolasica chp ve avaneleriBeğen Toplam 13 beğeni
-
Nezir 1 ay önce Şikayet EtBir ülkede namuslular namussuzlar kadar cesaretli olmadıkça o ülke batar.Cesaretsizliğimi kullanıyorlar.Anlayacakları dilden konuşmak lazım bazen.Beğen Toplam 23 beğeni