Murat Kurum'la 'Yeni Hatay'a yolculuk
Antakya’da Habib-i Neccar Dağı’nın eteklerindeki Kurtuluş Caddesi’ndeyiz.
Burası dünyanın aydınlatması yapılan ilk caddesi olarak biliniyor.
2 bin yıl öncesinden söz ediyorum bunu derken.
Aynı zamanda Roma’nın ve döneminin en büyük ilk üç şehrinden biri olan Antakya’da o zaman da takriben 500 bin kişi yaşıyormuş, 6 Şubat depremlerinden önceki döneminde de.
10 sene önce falan Kurtuluş Caddesi’nde ilk yürüdüğümde “Buranın altında da bir şehir var” demişlerdi.

Her 500 yılda bir büyük depremlerle yıkılan Antakya’yı anlatmak için.
6 Şubat depremlerinden sonra buraya geldiğim günü hatırlıyorum.
Şehir merkezine doğru giden ana yolda her yer o kadar çok yıkılmıştı ki, gözlerimiz bir süre sonra sadece ayakta kalabilen binaları seçmeye başlamıştı.
"Bakın şu bina da sağlam kalmış" biçiminde cümleler...
“Tam bir savaş meydanı” gibi diye mırıldandığımda, aynı araçta bulunduğumuz bir askeri yetkiliden “Savaşta bu kadar yıkım olmaz” cevabını almıştım.
O zaman ‘yaşama sevincini’ kaybetmiş bir şehir bulmuştum Antakya olarak.
Bu son gidişimde ise, küllerinden doğmakta olan, yenilenmiş, bedeniyle birlikte ruhunu geri almak için acelesi olan bir Antakya buldum.
MURAT KURUM’UN YÜKSEK ENERJİSİ HATAY’A ÇOK ŞEY KATMIŞ
Hatay’a Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un davetiyle geldim bu defa.
Kısa sürdü ama kısa sürede gördüklerim, 6 Şubat'tan sonra o büyük yıkıntıyı da çıplak gözlerimle gördüğüm için bu defa bana çok iyi geldi.
Murat Kurum’la önce oturduk sohbet ettik.

Kendisinin kalabalık gazeteci grubuna Hatay için yapılanları göstermek için acelesi vardı. O yüzden “Konuşma zamanı bitti, gösterme zamanı” dedi konuşmasının bir yerinde.
Hatay için yapılanları anlatan video görselinde bir cümleyi defterime not ettim, bu yazıda kullanmak için:
“Hangi geceyi gördük, güneşi doğmamış”
Murat Kurum, Hatay’a yaptıkları dokunuşu anlatırken, “Asıl amacımız depremin bıraktığı hasarı bir fırsata dönüştürmek, eskisinden daha iyi bir Hatay haline getirmek istedik.” Dedi.
Bitmek bilmeyen enerjisinin sırrını yansıtan bir cümle kurdu:
“Deprem bölgesine gelmek, evimize gelmek gibi bizim için” dedi.
Bugün Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin de aralarında bulunduğu devlet erkanı, Kurtuluş Caddesi’nin ışıklarını yeniden yakacaklar.
Murat Kurum, bu eylemin sembolik değerini anlatmak için “Hatay’ın ışıkları bir daha kapanmamak üzere açılıyor.” İfadelerini kullandı.

“EVİMİZİN YERİNİ MEZARLIKTAN ÇIKARABİLİYORUZ”
Kısa sohbetin ardından Bakan Kurum’la birlikte otobüse bindik ve 6 Şubat’ta neredeyse her yeri yıkılan Antakya’nın, neredeyse her yeri yeniden yapılan mahallelerini, caddelerini, sokaklarını turladık.
Yeni sahiplerini bekleyen yepyeni, gıcır gıcır binalar…
Murat Kurum yenilenen Antakya’yı anlatırken, ‘Eseriyle gurur duyan bir adamın’ ses tonu yansıyor konuşmasına.
Emek Mahallesine geldiğimizde yeşillikler içindeki mezarlığı işaret ederek, “İnsanlar evlerinin yerini bu mezarlığa bakarak bulabildiklerini söylediler bize” diye anlattı.
Bunu duyunca yıkımın boyutları zihnimde bir kere daha canlandı.

SAATTE 500 KONUT… SON HAK SAHİBİ DE EVİNE KAVUŞUYOR BUGÜN
Deprem bölgesine geride kalan 3 seneye yakın süre zarfında 90 milyar dolar, yani yaklaşık olarak 4 trilyon liraya yakın kaynak harcandı.
Normal şartlarda bu kadar süre zarfında bu kadar büyük işlerin ancak planlaması yapılabilirdi.
Ama oldu işte.
155 bini Hatay’da olmak üzere toplam 455 bin hak sahibinin tamamı evlerine kavuşabilecek duruma geldi.
İKİ TARZ-I SİYASET… İKİ ÖRNEK…
6 Şubat depremleri olduktan sonra Hatay’ın imdadına yetişen ilk belediyelerden biri Konya Büyükşehir Belediyesi olmuştu.
Başkan Uğur İbrahim Altay, o zor günlerde günlerce burada kalarak hala hayırla anılan çok değerli katkılar sundu deprem yaralarının sarılması anlamında.
Konya belediyesinin Antakya’ya kazandırdığı kalıcı eserlerden biri de şehrin en değerli sembollerinden biri olan Habib-i Neccar Camii’ni yeniden eski haline getirmek oldu.
Gittim, önünde fotoğraf da çekildim.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Yayman’a Yasin Suresinde kendisinin hikayesi anlatılan Habib-i Neccar’ın türbesinin durumunu sordum.
Eski şehirde kaldığı için yerin 4-5 metre altında bulunan türbe herhangi bir zarar görmemiş depremde.
Habib-i Neccar Camii’nin bulunduğu yere çok yakın bir yerde, Asi nehrinin hemen dibinde, Antakya’nın sembol yapılarından biri olup da depremde yıkılan Ulu Camii’yi ise gözlerimiz arasa da bulamadı maalesef.
Depremden sonra Habib-i Neccar Camii’nin yenilenmesi işini Konya belediyesi üstlenirken Ulu Camii için Bursa Belediyesi bu işe talip olmuş.
Ancak 31 Mart seçimlerinden sonra işbaşına gelen CHP’li yönetim, Hatay'a selam bile vermemiş.
Hiç olmazsa bir tane eserin altında imzaları olabilecekken, bu kadarından bile imtina etmişler.
Bu da böyle bir şey oluyor işte.
Mehmet Acet / Haber7
Antakya
-
Okuyucu 4 saat önce Şikayet EtBu iktidar ne yaparsa yapsın nankörler görmezler yapılanı.Dillerinden düşürmedikleri "Ekonomik kriz var."Düşünün : Pandemi ,deprem, savaş ,kur saldırısı ... Bu olumsuzlukların arkasından 450 bin konut.Kent lokantası değil.Beğen Toplam 2 beğeni
-
Caner 6 saat önce Şikayet EtEeeee ALLAH böyle güzel bir hayrı,Bursa Belediyesine nasip etmemiş, demek ki , zaten onların da bu taraklarda bezi yok.Onlar es,dost akrabayı belediyeye doldurmakla meşguller.Beğen Toplam 2 beğeni
-
Muşlu Efe 10 saat önce Şikayet Etİstanbul bu adam yerine bir hırsızı tercih etti işte bu denli nankör bir milletizBeğen Toplam 9 beğeni
-
Fani 10 saat önce Şikayet EtHatırlıyorum deprem sonrası konteynır da kalan bir abimiz seçim zamanı "Eğer Kılıçdaroğlu kazanırsa biz bi on sene daha konteynırda yaşarız" demişti.Bahsettiğiniz Bursa büyükşehir'in üstlenip de daha sonra selâm bile vermediği cami örneği zihniyeti çok net bir şekilde ortaya koyuyor.Beğen Toplam 8 beğeni
-
Ersever 11 saat önce Şikayet EtVaybe, oraları bilirim.Beğen Toplam 1 beğeni
