Mehmet Ali Bal
Mehmet Ali Bal
HABER7 YAZARI

Rusya Ukrayna Savaşında Yeni Komuta Kademesi ve Çağrışımları

GİRİŞ 19.05.2024 GÜNCELLEME 22.05.2024 YAZARLAR

Vladimir Putin Mart ayında yapılan seçimler sonucunda oyların % 88’ini alarak beşinci kez Rusya Devlet Başkanı seçildi. Seçilip görevi tekrar devir aldıktan sonra bir dizi dikkat çekici atama yaptı. Bu atamaların hepsi önemli olmakla birlikte, Savunma Bakanı Sergey Şoygu’nun başka göreve alınarak yerine Andrey Removich Belousov’un atanması en dikkat çekici olanıydı. Öncelikle Sergey Şoygu 2012 yılından beri bu Bakanlığı yönetmekteydi. Putin ile de çok yakın pozisyonu bilinmekteydi. Gerçi atanmış olduğu Rusya Federasyonu Güvenlik Konseyi Sekreteri de prestijli bir pozisyon, selefi Nikolay Patruşev de Putin tarafından ciddi itimat edilen biriydi. Ancak yine de Savunma Bakanlığı gibi devasa askeri ve yarı askeri ve sivil yapıları yöneten bir bakanlıktan alınmak önem arz etmektedir.

Andrey Removich Belousov

Diğer dikkat çekici husus ise A. R. Belousov’un Moskova Devlet Üniversitesi Ekonomi Bölümünden mezun olması. Gerçi selefi Şoygu da sivil bir üniversiteden mezundu; Krasnoyarsk Polytechnical Institute'den 1977 yılında inşaat mühendisi olarak mezun olmuş bir inşaat mühendisiydi. Askeri üniformayı çok sevmesi, sürekli askeri üniformalı kamuoyunda arzı endam etmesi bizi yanıltmasın. Kariyerinin askeri konularla iç içe geçmesi (1991 yılında Kurtarıcı Kolordu Başkanlığı, ardından da Acil Durumlar Bakanlığı O’nu Rusya’da kahraman yapan iki görev) askeri yapıya yabancı olmadığını gösteriyor diğer yandan. Ancak, yine de Belousov’un ekonomist olması kişisel olarak da dikkatimi çekti. Beni başka bir döneme götürdü.

Hitler tarafından atanan Silahlanma Bakanı Albert Speer

İkinci Dünya Savaşı tüm hızıyla devam ederken, selefinin uçak kazasında ölmesinden sonra Hitler tarafından atanan Silahlanma Bakanı Albert Speer mimar olmasına rağmen Nazi Savaş makinesi üzerinde dikkate değer bir etki yapmıştır. Hitler kendisine kesin sınırları çizilmiş bir makam vermemesi O’nun başka kritik sektörlerde de etkisini artırmasına imkan sağlamış, savaş başladığından beri yapılmayan bir işe girişmiştir: Savunma üretiminde topyekun seferberliğe geçiş. O zamana kadarki, Nazi karar alıcıları henüz bir topyekun seferberlik ilan etmemişlerdi.

Putin’in son atadığı A. Belousov’dan beklenenler arasında savunma bakanlığındaki bazı yozlaşmış ilişkileri bitirmesi, rüşvet gibi suçları engellemesi, savunma Bakanlığı görev sahasındaki dağınık görevleri ve yükümlülükleri bütüncül bir bakış açısıyla yeniden inşa etmesi gibi hususlar bulunmaktadır. Daha da önemlisi devam eden Ukrayna savaşının başka bir şekil alacağının, önce bölgesel bilahare de küresel bir savaşa evrilebileceğinin Rus devlet aklı tarafından düşünülmeye başlandığını göstermektedir. İşte bu aşamadan sonra topyekun seferberlik, etkin bir komuta kontrol sisteminin kurulması, savaşın alt yapısını oluşturması bakımından savaşın ekonomi politiğinin kurgulanması önem arz etmektedir. Zira savaş uzadıkça artık savaş ekonomisini yürütecek bir liderliğin oluşturulması daha da önem kazanmaktadır. Her ne kadar Nazi ve Rus liderlerinin kişisel tasarruflarının, güvenlerinin daha önemli olduğunu biliyorsak da bu tarz atamaların bir devlet aklı süzgecinden de geçtiğini varsayıyoruz. Bu durumu en azından artık tarih olmuş Nazi döneminde tespit etmiş durumdayız. Sadece Hitlerin şişkin egosu ve ihtiraslar değil, yüksek hızla büyüyen Alman kapitalizminin yeni hayat alanı (Lebensraum) ve hammadde ihtiyaçlarını hızla karşılama arzularının etkili olduğu açıktır. Özellikle savaşın ilk yıllarında Alman kapitalistleri gidişattan rahatsızlık duymamaktadır.

Her iki dönemde yaşanan olayların, şiddetin, savaşın, atmosferin yoğunluğu farklı olmakla birlikte benzerlikleri korkutucudur. Bunu ancak, benzer Savaşı yaşayan devletler hafızasında koruyabilir. İkinci Dünya Savaşı tarihin en fazla  yıkım, katliam, facia ve can kaybının ötesinde insanlık kaybının yaşandığı bir savaştır. Bu savaş Almanya’nın, İngiltere’nin, ABD’nin, Rusya’nın, Çin’in, Fransa’nın ve benzeri devletlerin devlet hafızasında farklı boyutlarıyla vardır. Tıpkı beynin plasticity özelliği gibi devletlerin de kurumsal aklının aynı özelliği vardır. Onlar da gelecekte benzer özellikte olaylarla  ile karşılaştıklarında hafızalarındaki benzer olaylar için korunmuş modellemeler ile cevap üretirler. Özellikle tam bağımsız, birinci sınıf devletlerde bu mekanizma kusursuz çalışır. Devletin zirvesinde oturan lider bütün aldatıcı görüntüye rağmen kurumsal aklı, ihtiyaçları, zorunlulukları, hafızadaki modellemeleri kolayca aşamaz. Bu lider Putin bile olsa…

Rusya Ukrayna Savaşı her geçen gün yeni bir evreye geçmektedir. Örneğin, silah ve mühimmat tedariki açısından yeni ittifaklar ortaya çıkmaktadır. Henüz  bu ittifak devletleri birbirlerine savaş açmış değildirler, ancak silahları, mühimmatları, finans güçleri kıyasıya savaşmaktadırlar. Buna son dönemde Ukrayna topraklarında farklı unvanlarla görev yürüten farklı devletlere ait küçük askeri heyetler, gruplar ve birlikler ilave edilmiştir. Savaşı başlangıcında Rusya’ya zımnen atfedilen büyük güç statüsü ihlal edilmeye başlanmıştır: ABD ve İngiltere mühimmatının Rusya içlerinde de kullanılması izninin verilmesi bunlardan biridir. Önceden bu malzeme sadece Ukrayna savunmasında kullanılacaktır türünden bir fair play kuralı geçerliydi. Karşılıklı finans ve gayrimenkul varlıklarının dondurulması, zaptı diğer bir ataktır. Görece tarafsızlık ve itidalini koruyan devletlerin de ittifak sistemlerine dahil olmaya başladığını müşahede etmekteyiz. Ülkemizi de bu kapsamda değerlendirenler vardır. Rusya’nın paramiliter gruplarla dünyanın farklı bölgelerindeki özellikle Afrika ve Güney Amerika’daki faaliyetleri etkili olmaya başlamıştır. Bu durumun nezaketini Çin gibi itidalli bir devletin tutumunda görmek mümkündür. Çin devlet başkanı en son gerçekleştirdiği Avrupa ziyaretinde Batılı muhataplarının bazılarını ikaz etmiştir. Ancak, ilk seçim sonrası ziyareti kendisine yapan Putin’i en üst düzeyde ağırlamasına rağmen Putin’in bütün taleplerine aynı momentum ile cevap vermemiştir. Mesela yeni petrol ve boru hattı inşaatı için Çin biraz daha ileri bir tarihi önermiştir. Bazı malzemeleri, yedek parçaları, vs vermesine rağmen ciddi silah ihracatını yapmamaktadır. Büyük Çin şirketleri ABD yaptırımlarından kaçınmak için gayret sarf etmektedirler. Rusya’ya verilen bu kontrollü destek savaşın devamı ve ilerleyen süreçlerde alacağı veya alması muhtemel şekli çok yönlü analiz ettiğini göstermektedir.

Bu yeni dengeleri yaratması muhtemel kriz durumunda devlet olarak durumumuz nedir? Şunu ifade edelim ki, devlet ve ilgili kurumlarımızdaki hafızada İkinci Dünya Savaşı tam anlamıyla yer etmiş değildir. Birinci Dünya Savaşı ise biraz daha uzak bir tarihtedir. Kaldı ki stratejik komuta açısından Alman Politikası daha baskındır, en azından ortaktır. Bugün biraz daha bağımsız bir konuma ihtiyacımız bulunmaktadır. Ancak, bu pozisyonun maliyeti oldukça yüksek olacaktır. En azından nihai bir ittifak sisteminde yer alıncaya kadar siyasi, askeri, lojistik, vb yönlerden kendimizi ve pozisyonumuzu tahkim etmemiz gerekir. Ne yazık ki, millet olarak Güney ve Kuzeyimizdeki ateş topunun farkında olduğumuz söylenemez. İçerideki parçalanmışlık, yabancı toplulukların standard üzeri varlığı, karşılıklı entegre olamama gibi devlet merkezli asimilasyon kapasitesinin zayıflığı endişe vericidir. Savunma birliklerinin, savunma sanayii üretiminin, beka savaşı riski taşıyan savunma savaşının finans politiğinin müşterek yönetiminde zaaflar bulunmaktadır. Bölgesel tahkimatımız açısından baktığımızda bazı kritik  noktalar üzerinde durmak istiyorum. Farklı nedenlerle siyasi, askeri ve diplomatik pozisyonumuzu daha elverişli hale getirmeliyiz. En başta bu noktaları parça parça, kesit kesit değil bütüncül olarak görmeliyiz.

Neredeyse iç yaşayışımızın bir uzantısı olan Balkanlar’ın bizden uzaklaşması ve bizim de unutmamızın ileride vahim sonuçları olabilir. Libya’da varlık gösterirken yakınımızdaki adaları gözden kaçırırsak stratejik miyopinin semptomlarıyla karşılaşabiliriz. Avrupa Rusya dengesinin çatışma alanlarını ve hedeflerini/ çizgilerini görmek için klasik Osmanlı diplomasisi ve sınır hareketlerini tekrar gözden geçirmemiz bile  ciddi fikir verebilir.

Daha da önemlisi bütün kadimden bu yana devletlerin benimsediği ve güncel konjonktürün gerektirdiği komşularımız, bölgemiz ve  bunu saran ikinci kuşak güçlerin fiili olarak dost ve ilişkili kalınması elzemdir. Şunu ifade etmeliyim ki, böylesi bir nizamı kurmuş olmanın en önemli göstergelerinden birisi “Hakem ve nizam kurucu devlet” olabilmektir. Mesela Güneyimizde sadece komşu değil, bizden bir parça olan topluluk/ grup/ veya yapıların kendi aralarındaki ihtilaflarda Devletimizin hakem ve nazım güç olması, kendisine müracaat edilmesi ana politika irademiz ve ana hayalimizdir. Bu açıdan, Federal Irak Yönetimiyle sorunlarını çözmek için İran’a giden Neçirvan Barzani’nin ve ABD’ye giden Bafıl Talabani’nin Türkiye’ye gelmelerini  arzu ederdim. Zira Türkiye bölgesinde bir kaba güç, yumuşak güç olmasının ötesinde merhametli güçtür…

İşte Putin’in yeni atamalarının bende yarattığı çağrışımlar. Unutmayalım, bugünkü denklemde bizden uzaktaymış gibi görünen olayların izdüşümü bizdedir.

YORUMLAR 5
  • Âhi 5 ay önce Şikayet Et
    Tarh öğreniminin ne denli önemli olduğunı,yöneticilerin bu ilme vakıf olmalrın ne kadar elzem olduğu net anlatılmış. Yazı tam olarak, güncel olayların tarihsel olaylarla karşılaştırılıp analiz ve yorum becerisi. Kaleminize sağlık.
    Cevapla
  • HIDIR BUDUR 6 ay önce Şikayet Et
    Yakın geçmişte Zırt pırt Netenyahu neden Rusya'ya devamlı ziyaret gerçekleştiriyordu ? Rus oligarklarının temeli ne ? Vatikanla Rus Ortadoks kilisesinin barış anlaşması ? S-400'le hava savunmasını sağladığın Suriye hava sahasını "yol geçen hanı gibi" kullanan İsrail uçaklarının rahatlığı???
    Cevapla
  • Adalet61 6 ay önce Şikayet Et
    Cok yerinde ve tarihi gercekleride icime katarak yazilmis guzel bir yazi olmus emeginze saglik.
    Cevapla
  • Hans 6 ay önce Şikayet Et
    Miyauuuuu Putin miyauuuuu
    Cevapla
  • Fert 6 ay önce Şikayet Et
    Ders gibi bir konu üzerinde düşünülmesi gerekiyor Özellikle adalar konusu çok ihmal ediliyor...Umarım devlet aklınında bir planı vardır...
    Cevapla