Liderlerin günahı yok...
“Hele hele, kendince hep ılımlı kalmaya çalışan Devlet Bahçeli veya tilka-i nefsinden konuşma hakkı bile bulunmayan Selahattin Demirtaş nerede ise masumdurlar” desem iyice zıvanadan çıkacak, bana ağız dolusu küfürler edeceksiniz, biliyorum.
Biliyorum ama gerçek de budur. Siz inanmazsınız. Suçu ila da şuna buna atma alışkanlığımız var çünkü. Kendi nefsinize bakmak aklımıza gelmez. Zaten bu halimiz değil mi ki,bu öfkeden ve fitneden başka bir şey üretmeyen lider müsveddelerini başımıza sardıran?
Biz her belanın onlar yüzünden başımıza geldiğini sanıyoruz. Oysa onlar bizim yüzümüzden başımıza musallat edildiler. Çünkü ne yaptığını bilmez liderler bizatihi bir cezadır. Bela onların eliyle başımıza geliyor gibi görünse de, biz hak ettiğimiz için onlar bize musallat ediliyor.
Bunu izah eden sayısız ayet var. İşte onlardan birisi:
“Bir ülkeyi helak etmek istediğimiz zaman oranın devletlilerine (liderlerine/ileri gelenlerine) emrederiz; onlar orada kötülük işlerler. Böylece o ülke aleyhine hüküm hak olur! Artık onu yerle bir ederiz.” (İsra, 16)
Ayette geçen “Emrederiz” fiilini çoğu mealci şu tarafa bu tarafa bükmeye çalışmış ama esasında, burada mana “Allah'ın saptırdığımı kim doğru yola getirebilir” (Rum, 29) ayetinde olduğu gibidir. “Toplum bunu kendi yaptıklarıyla gerçekleştirir” demektir. Dolayısıyla “biz emrederiz” ifadesi, “O liderler öyle işler yaparlar ki sonunda belaya uğramayı hak etmiş toplumu onların eliyle cezalandırmış oluruz” demektir.
Benzer bir olay Tevrat'ta da karşımıza çıkıyor. Cenab-ı Hak, şımarmış, hakka kulağını tıkamış, atalar dinini yol edinmiş Mısırlıları helak etmeyi murad ettiğinde başlarına muannit, hayra kulak vermeyen firavunlar geçirdi. Onlar inat ve kibirleriyle halklarını felakete sürüklediler.
Tevrat'taki, Hz. Musa ile Firavun arasındaki diyaloglar, hakikaten sayısız sosyolojik ibretlerle doludur. Bakarsınız, Cenab-ı Allah, Musa'ya emrediyor:
”Git Firavuna şöyle de. Yapmazsa, ona ve halkına şu şu belayı vereceğim”
Hz. Musa Firavun'a gider. Hemen ardından da şöyle ayetler gelir: “Musa ona varmadan önce biz Firavun'un kalbine sıktık ki Musa'yı red etsin!”
İşte bu, yaman bir beladır. Helak edilmeyi hak etmiş toplumun, akıbetine zorlanmasıdır. Allah korusun. Kendi liderlerinize bir bakın. Aynı hal içindeler. Hiç kimse ötekinin ne dediğini dinlemiyor. Sadece siyaseten alt etmek istiyor… memleketin selameti, huzuru kimsenin umurunda değil!
Ve işte ibretli bir ayet daha: “Böylece her şehirde o şehrin günahkârlarının büyüklerini, orada hilekârlık yapsınlar diye, işbaşında bulundurmaktayız. Oysa onlar, hilekârlığı başkalarına değil, kendilerine yapıyorlar da farkında değiller.” (Enam, 123)
Ya böyle işte. Bir toplum musibeti hak etmeyi görsün, Cenab-ı Alla onlara kendi evlatlarını dahi musallat eder.
Kuran-ı Kerim helak edilmiş toplumların analizini yaparken, karşımıza hep körlük, sağırlık ve basiretsizlik yani diyalogsuzluk çıkar. Toplum bölük bölük olmuştur ve hiç kimse ötekinin feryadını duymaz. Kimse kimsenin derdiyle hemdert olmaz. Kimse ötekinin ne değini bakmaz. Herkes elindeki ile sevindirdik olmuştur. Tıpkı bugünkü gibi herkes kendi tezini haklı çıkarmanın peşindedir. Gerçek kimseyi alakadar etmez. Herkes bir diğerinin yaktığı fitne ateşini daha da kötüleyecek bir yol arar.
Toplum, bu tür liderlerin insafına kaldı mı zulüm artar, anarşi çoğalır, “Şehirde dokuz çete vardı ki, bunlar o yerde bozgunculuk yapıyor, iyilik yapmaya yanaşmıyorlardı.” (Neml, 48) gibi işi gücü bela, gasp, darp ve kapkaç olan mafya düzeni hâkim olmaya başlar, herkes kendi zulmüne haklılık kazandırmanın yolunu bulur.
Bu üç taş oyunu bir kere başladı mı toplumun helaki kaçınılmazdır: Önce toplum azar. Bu azgınlık onlara Hacac gibi zalim liderleri musallat eder. Bu liderler, zulmederek halkın bela ve bedduasını çoğaltırlar. Bela ve beddua alan lider daha da fenalaşır ve zıvanadan çıkar. Kötülük kabiliyeti daha da artar. Artık bu bir fasid dairedir. Sadece, kötülüğü, gözyaşını ve azabı çoğaltır.
Ey millet bu beladan kurtulmanın çaresi senin elinde. Tek çaren var: İstiğfar ve tövbe:
Cenab-ı Hak, “Namaz ve sabır ile benden yardım isteyin” (Bakara, 45) buyuruyor. Milletin selameti ve bu badireyi atlatması için önce tövbeye ardın da sükûnetin vesilesi olan Salavata ihtiyacı var. Evet Rasululah'a salavat, sükûneti celbedecek en büyük vesiledir. Hz. Musa, Firavunun zulmünün zirve yaptığı anlarda kavmine, namaz kılmalarını ve dua etmelerini tavsiye etmişti.
İnanın bizim de en çok ona ihtiyacımız var şimdi. Çünkü fitne dört bir yandan memleketi sarıyor. Şu an, sokakta eylem yapma, eylemcilere karşılık verme zamanı değil. Aksine köşelere çekilip huşu ve tazarru ile Rabbimize yalvarma zamanıdır. Ey mümin kardeş vallahi bu ateşi ancak sen söndürebilirsin. Niyazınla, duanla ve Nebiye salavatınla… Aczini, fakrını vesile yap!
Merak etmeyin ümidinizi kaybetmeyin. Zalimden başka kim Allah'tan ümit kesebilir? Bu badireyi de atlatacağız inşallah. Hadiselerin hay huyu sizi telaşlandırmasın. Toplumun genel manada yöne hayırlı bir istikbale doğrudur. Biliyorsunuz, İstanbul Boğazındaki suyun iki akışı vardır. Dipteki su kesintisiz Karadeniz'e doğru akar. Üstteki akış da Marmara'yadır. Üst akışın karışıklığı, bir o yana bir bu yana savruluyor gibi görünmesi sizi aldatmasın. O da sonunda Marmara'ya ulaşıyor.
Emin olun ki aynı o su gibi bu millet de kendisine takdir edilen o muhteşem istikbale ulaşacaktır. Sadece nefsindeki tamahkarlığın ceremesini ödüyor. Tıpkı Talut'un ordusundaki mal ve şehvet düşkünlerinin ‘ırmak'la (yani iktidarla) imtihan olundukları gibi. Çoğu döküldüler ama ırmağı geçenler savaşı kazandılar. Bu millet de tamahkârlıklarının ceremelerini ödeye ödeye sonunda mecrasını bulacak ve takdir edilmiş kametini bulacaktır! .
Hâsılı bu bela ve musibet, liderlerin değil senin eserindir. Bunu böyle bil! Ve bil ki bekamız ve gidişimiz de siyasi ekiplere bağlı değildir. Hatırlayın Menderes vardı, Demirel vardı, Özal vardı, Erbakan vardı. Çoğu göçüp gittiler. Onların başına gelenler milletin yürüyüşünü durdurabildi mi? Hayır. Bazı sekteler yaşandı ama onlar da nefsimizdeki arazların giderilmesi içindi. Şimdi de aynısı yaşanıyor.
Allah bu millete nimetini tamamlayacaktır. Buna ne Avrupa, ne Amerika, ne İsrail, ne İran ve aveneleri, ne Kılıçdaroğlu, ne PKK ne şu ne bu mani olabilir. Ancak sen mani olabilirsin. Küfrünle, nankörlüğünle, nefsine zulmünle…
O yüzden diyorum ki, kendini ıslah et ki, ortam değişsin. Sen Rabbine yönel ki o da mahlûkatı sana hizmet ettirsin. Olayların ateşini söndürsün!
Mesela hatimler indirebilirsin. Salavatlar okuyabilirsin. Tevbe istiğfar edebilirsin. Eminim inanmayanlar bu sözlerimi hafife alacaklar. Ama biliyorum ey millet sen ciddiyealırsın. Hem de almalısın!
Türkiye kelisenide yer alan harflerin değeri 635'dir. Buna Melek ifadesini de eklediğimizde 725 yapar. 725'in ebced-i menazili 25'tir. Gelin birleşelim, 25 milyon salavat okuyalım. Bakın bakalım ortalık düzeliyor mu düzelmiyor mu?
Ben inanıyorum. Bir milyon hatim veya 25 milyon salavat inşallah suların durulmasını sağlayacaktır. Beş milyon kişi 5'er kere, bir milyon kişi 25 kere bu niyetle ‘Allahumme Salli Ala Seyidine Muhammedin ve ala âlihi ve sahbihi ve sellim' dese, 25 milyon eder.
Allah ve melekleri de ona Salat ve selam ediyorken, biz neden yapmayalım. Çünkü Resullulah salavat bizatihi sükûnettir, sekinedir, selamettir.
Hadi sizi göreyim. Yayın bunu. Twit mi atarsınız, internette mail zincir mi oluşturursunuz. Facebook mu kullanırsınız, artık siz bilirsiniz.
mabulut@gmail.com
-
tomas diskayolis 12 yıl önce Şikayet EtBu yazı Erdoğan içindir.... Direk olarak isim vermemişsiniz ama bu yazı Erdoğanı kapsamaktadır. Güzel bir düşünürsünüz ama ülkemiz aydınlarının en büyük sorunu bağımsız düşünememesi. Bu ülke erdoğana muhtaç değildir. Hepimiz yüce yaradana muhtacız. Güzel bir yazı, fakat particiliği , yazarlarımız bıraktığı zaman gerçekten gelişecek bir toplum oluruz umarım. Maalesef, Erdoğanı bir insan, inanan olarak seviyorum ama yaptığı başkanlık, başbakanlığı Türkiye artık kaldıramıyor. Türkiyeye hizmetleri büyük ama zamanı geldiğinde bırakmak erdemdir. Yazının diğer kısmı ise; sadece bu olay için değil , hep tevbe istiğfar etmeliyiz. çünkü çok aciziz. son olarak; hz. süleyman gibi karıncayı bile düşünen, hz. ömer gibi çölde kaybolan koyundan kendini sorumlu hissedebilecek yöneticilere sahip olabilmemiz duası ile.Beğen Toplam 2 beğeni
-
turgut1 12 yıl önce Şikayet Etsadece dua edelim öylemi kavli dua evet. fiili dua?????..bu duayıda onlar yapıyor..tayibde duaya çekilsin,vekilleride diğer parti ve vekiller de fiili dua yani eylem yapsın,öyleyse yakında görürsünüz anyayı konyayı..sizi gidi korkaklar,ürkekler.....hani derler ya ürkekler ile erkekler...öylese bekleyin görürsünüz??neyi mi..söyleyim ayağınızın altından bir şeylerin gittiğini ve kalbinizden imanın gittiğini...Beğen Toplam 1 beğeni
-
turgut1 12 yıl önce Şikayet Etkaria halkının abidleri aklıma geldi,sonra israil oğullarının alimleri 2. eğer savaş zamanı sadece kendi halinde ibadetlere yönelinse idi,bu gün peygamberimizin kırılmış dişinden bahsediyor olmazdık..ele aldığınız konu bütün devletleri ilgilendiren bir mesele.ele aldığınız zaman,ve hitap ettiğiniz kesim ve zamanlaması yanlış hocam...bir kısım ibadet edecek bir kısım mücadele edecek,sonra mücadele edenler dua ve ibadete yönelecek ve duadakiler mücadeleye katılacak..yani hem zahiri hem batını bütün tedbirler yüzde elli,yüzde elli oranlama ile alınmış olacak..takdir ise allahındır..Beğen Toplam 3 beğeni
-
turgut1 12 yıl önce Şikayet Etkaria halkının abidleri aklıma geldi,sonra israil oğullarının alimleri. allahu teala meleklere emreder karia halkı helak edilecek..melek karia halkkına gider ki bir kişi evinde sürekli ibadet eder..melek halkı helak etmeden döner ve bildiği halde allah sorar,ne yaptın karia halkını helak ettin mi? melek;hayır ya rabbi içlerinden biri vardı evinde sürekli sana ibadet ediyordu.allah;onu da helak edeceksin,halk saptığı zaman o düzeltmedi,kötülüğe mani olmadı iyiliği emretmedi der.ve karia halkı içindeki abid kişide dahil helak edilir...ayrıca peygamberimiz israil oğullarının alimi gibi olmayın,onlar ki içkiiçenlerin masasında yer aldı ama içmedi,kötülük edenlerle beraber oldu ama kötülük etmedi kabilinde ifadelerde bulunur...saygım vardır eyvallah hocam.savaşın içinde sen bütün askerleri camiye zikre çekersen,galip gelecek olan karşı taraftır...gerektiğinde zırhı da çıkararak dalmak gerekiyor.güncel malum için demiyorum...çanakkale için diyorum farzet.Beğen Toplam 3 beğeni
-
ahmet incekara 12 yıl önce Şikayet EtKILIÇDAROĞLU İÇİN BATIN HAİNDİR DİYOR HOCAM.İHANETTEDİR DİYOR SEN NE DİYORSUN?. AHMET ER RUFAİ hz. Oğluna nasihat ederken ZAHİR İLİMLERİYLE YETİNME,Farkına varmadan helak olursun, buyuruyor. Zamanın sahibinin yorumunu dinlemeden lütfen kendi hayrınız için yorum yapmayın. İlminiz olsunda İmam Azam kadar olsun. Son iki senem olmasaydı helak olmuştum buyuruyor.Beğen Toplam 2 beğeni