Mehmet Ali BULUT
Mehmet Ali BULUT
HABER7 YAZARI
TÜM YAZILARI

AK Parti'nin Farzı, Vacibi, Sünneti

GİRİŞ 06.08.2008 GÜNCELLEME 06.08.2008 YAZARLAR

AK Parti’ye yöneltilen eleştiriler, suçlamalar ekseriyetle, partinin ‘güya temsil ettiği’ kavram ve değerlere yönelik olduğu ve o kavram ve değerlere yöneltilen saldırılar bizim canımızı yaktığı için, yaptığımız ‘alan savunması’ bizatihi Ak Parti’nin müdafaası gibi algılandı. Mamafih, böyle olması da gerekiyordu.
 
En azından ben, intisap ettiğim ‘müspet hareket’ düsturları çerçevesinde, ‘Venizelus ile birlikte Sait Halim Paşa’ya tokat atmamaya’ özen gösterdim…
 
Elbette ‘Sait Halim Paşa’ ile aramızda ihtilaf olabilir. Ama o, ‘Venizelos’ ile mücadele ederken, onunla olan muhalefetimi gündeme getirmem meşrebime uymaz. O yüzden de bugüne kadar Ak Parti’ye yönelik net ve açık itirazlar getirmedim.
 
Şimdi artık onun sırası geldi.
 
Fakat inşallah iktidar, onların kulaklarını tıkamış, kalplerini karartmış ve gözlerini köreltmiş değildir.
 
Çünkü bir iktidar, ikaz duymaz, nasihat kabul etmez ve itirazı kale almaz duruma gelmişse ‘zulüm’ kapıdadır demektir. Ve zulüm de her türlü sosyal bela ve içtimai afetlerin davetçisidir…
 
* * *
Evet, iktidar olarak AK Parti’ye üç alanda acilen tedbir alması farz olmuş.
 
Bunlardan biri; siyasetin ‘siyaseten’ rahatlatılması,
Diğeri; ekonomik alanda, refahın tabana yayılmasını sağlayacak düzenlemelere gidilmesi,
Üçüncüsü; hızla çürümeye doğru giden toplumun, milli ve manevi değerlerle yeniden buluşturulması…
 
Bunların birincisi ‘sünnet’ ikincisi ‘vacip’ üçüncüsü ‘farz’ mesabesindedir.
 
Siyasetin, ‘siyaseten’ rahatlatılması nasıl olabilir?
Ben siyaset sosyologu değilim. Aslında hakikati görmek için illa da sosyolog almak da gerekmiyor. Çünkü insandaki vicdan terazisi, maksatlı şekilde yanıltılmazsa hakikati tartmayı bilir. Dolayısıyla kahvedeki adama bile sorsanız, önce ‘eşitlik ve adalet’ diyecek.
 
Evet adalet, bu âlemin mizanıdır. Kâinatın işletim sisteminin en temelinde yatan altı ‘esma’dan biri de ‘Adl’dir. Toplumsal katmanların, siyaseten rahatlatılmasının en başında ‘adil’ bir temsil hakkına ihtiyaç var.
 
Diğer bir temel ihtiyaç ‘hürriyet’tir. Adaleti öncelikle andım. Çünkü adalet olmazsa birileri için hürriyet, diğerlerini ezme hakkına dönüşüyor.
 
Nitekim çağımızın çoğu cuntası, seçimle gelmiştir. Saddam da Stalin de her dört senede seçim yaptırıyorlardı ve hürriyeti kullanma şeklerinden zulüm çıkıyordu. Demek ki, hürriyetin de bir ‘meşru’ hali olması lazım.
 
Bu ikisi; yani adalet ve hürriyet olmadan insan ruhu teneffüs edemez. Diyelim bu ikisi mevcut. Peki, bunları kim nasıl tevzi edecek? İşte dünya üzerinde cereyan eden siyaset kavgası bu noktada…
 
Kimse zulmetmek için iktidar olmaz. Ama adalet ve hürriyet anlayışları ‘salim’ değilse idareleri zulüm ve istibdada yol açar…
 
Buna mani olacak şey ‘meşveret’tir.
 
Meşveret nedir?
 
Meşveret, yapılacak işler konusunda cumhurun reyini almaktır. Dün öyleydi, bugün şöyledir, yarın başka türlü olur, olabilir. Meşveretin şekli ve yolu zaman içinde değişiklikler arz edebilir ama neticede ondan murat, “şeffaflık”tır.
 
Bir âlimin oyu ile bir çobanın oyu bir olur mu olmaz mı tartışıp durabilirsiniz amma, hayatı ilgilendiren bir meselenin ‘çobanca’sı, ‘âlimcesi’ olmaz. İyi havayı çoban da sever, bilgin de. Adalet, âlime lazım da çobana lazım değil mi? Öyleyse şu alanda, yani meşveret söz konusu olduğunda herkesin reyi ve hakkı birdir ve eşittir.
 
Öyleyse, AK parti hiç beklemeden, yasa, kanun, tüzük, genelge ve çizelgelerde ‘adalet, hürriyet ve meşveret’e zıt ve engel ne kadar mani varsa derhal ve hiç beklemeden ayıklayıp temizlemeli.
 
Bir kanun CHP’ye yarayacak yahut DTP’nin önünü açacak yahut filanca grup bundan şöyle neticeler çıkaracak diye öteden beri sürekli önümüze konulan tehlike ve sakıncaları bir tarafa bırakarak, adalet, hürriyet ve gerçek bir meşveretin önünü açmalı.
 
Ak Parti, başka hiçbir şey yapmamış olsaydı bile sadece şu alanda atacak bir adımla tarihe yazılmaya ve rahmetle anılmaya hak kazanır.
 
Görüldüğü gibi ‘şu kanunu değiştirin, şunu şöyle yapın, bunu böyle yapın’ demeye gerek yok. Adalet (bütün şümulüyle), hürriyet (bütün cüzleriyle), meşveret(herkesimi kucaklayacak genişlikte) temin edilmedikçe, süreli bir takım kurtarıcılar çıkar ve bizi canımızdan bezdirir…
 
 
* * *
 
 
Ekonomik alanda söz söyleme hakkı göremiyorum kendimde. Ben bilmiyorum nasıl para kazanılır ve ne yapılırsa Türkiye düze çıkar.
 
Fakat çok iyi biliyorum ve hissediyorum ki bir adaletsizlik var. Türk halkının içinde bulunduğu sefalet, Türkiye’nin imkânlarıyla orantılı değil.
 
Petrol üreten ülkeler komşumuz olduğu halde neden en pahalı petrol Türkiye’de anmayırum!
 
Sağımızdan solumuzdan gaz fışkırdığı halde, OECD ülkeleri içinde en pahalı gazı neden biz kullanıyoruz, anlamıyorum.  
 
Ve neden zengin sürekli daha çok zengin olduğu halde, Türk halkının alım gücü hergün biraz daha düşüyor, anlamıyorum?
 
Din iman ahlak diye diye iktidara gelenlerin, yolsuzluklara göz yummalarını yahut bizzat yolsuzlukların içinde yer almalarını anlayamıyorum?
 
Ortada iş yok değil. Ama piyasada para yok. Üretici ağlıyor, ithalatçı gülüyor, tüketici can çekişiyor.
 
Ve birileri çıkıp diyor ki ülke iyiye gidiyor, ihracat artıyor, ekonomi büyüyor… Peki öyleyse bu paralar, bu imkanlar, bu refah kime gidiyor. Büyüyen, ülkenin neresi, nasıl büyüyor, bunu da anlamıyorum!
 
AK Parti’nin çözmesi gereken temel meselelerden biri de bu işleri anlamamızı sağlamak!
 
Partinin önde gelenleri, yerel yöneticileri ve onlara yakını olan müteahhitler dışında son 6 senede ekonomik durumunu düzeltmiş –medya patronları- bankalar, spekülatörler ve borsa oyuncuları ve bir de tefeci rantiyecilerden başka kim var?
 
Memurun, esnafın, çiftçinin ve dışarı ile irtibatı olmayan üreticinin yaşam kalitesinde 6 yıl önceye göre değişen bir şey var mı, bilmiyorum. Gerçekten bilmiyorum.
 
Evet, enflasyon düştü. Peki, bundan halkın hayatına yansıyan ne?
 
İşte AK Parti, ‘umut olma’ vasfını korumak istiyorsa artık bu alanlara kafa yormalı ve var olduğu söylenen refah ve iyileşmenin, bireyin hayatına yansımasını da sağlamalı.
 
‘Değerlerin ihyası’ meselesini bir sonraki yazıya bırakalım…
MEHMET ALİ BULUT - GASTE. COM
mabulut@gmail.com

YORUMLAR 8 TÜMÜ
  • Abdullah Musaoğlu 17 yıl önce Şikayet Et
    Sait Beye Saygılarımla. Doğrudur, Ap hatta DYP döneminde çok sayıda imam-hatip okulu açıldı. Türkiye'de dini eğitime önem verme kominizme karşı yeşil kuşak oluşturma çabalarının sonuçlarıydı. Hatta Evren dini eğitimi zorunlu hale, getirdi. Demirel ve şürekası da verilen rolü, (yeşil kuşak çalışması) harfiyen oynadılar. 90'larda Islam birincil tehdit ilan edilince, senin ileri sürdüğün demoratlar dindarlara cephe almada beis görmediler. ÇillerCHP ile mitingler düzenliyor (dindarlara karşı) Demirel'in 28 şubat süreci herkesin malumu
    Cevapla
  • sait güvenç 17 yıl önce Şikayet Et
    Abdullah Bey. Demokrat misyon demirelden ibaret değildir.Ayrıca biz demireli methetmiyoruz. Fakat ! DP-AP-DYP misyonu bu ülkenin müslümanlarına İslam enstitüleri , ilahiyat fakülteleri, imam hatip liseleri ve binlerce kuran kursunu hizmet olarak sunmuşlardır. Dindar ve imam hatipli mezunlara devlet kapılarını Demirel açmıştır. Bütün bunları inkar etmek zulümdür. AKP nin ise 6 yıldır bu kazançların üzerine hiç ilavesi olmadığı gibi geriye götürmüştür. Hakikat güneş gibi ortada . saygılarımla.
    Cevapla
  • kaan can 17 yıl önce Şikayet Et
    eline dine kalemine saglık. guzel bir yazı olmus guzel uyarılar var alınması gereken dinlenmesi gereken dersler var saol akp umarım bu uyarıları benzeri uyarıları dikkate alır duyması gereken tek ses var millet baskasına kulak veririse kaybeder seytanın fısısltısıs cok olur hakikate kulak veriise milete devlette ihya olur
    Cevapla
  • Abdullah Musaoğlu 17 yıl önce Şikayet Et
    Sait Bey'e. Sait Bey, 40 yıl önce abilerin, iddia ettiğin demokrat misyon temsilcisi olarak Demirel ve şürekasını işaret ediyordular. Sayın Demirel yıllar boyu sağ kesimi kandırdı, en sonunda sola iltihat ederek, dindarlara zülmetti. Banka hortumcularıyla aile fotografları çektirdi. Demirelden sonra bayrağı devralanlar ise her türlü karanlık işe bulaştılar. Yarım asırdır hala başladığınız yerde bulunmanız, her türlü anti-demokrat uygulamaların fikir babalığına soyunan bu misyonu demokrat sayman ibret verici.
    Cevapla
  • Batu Han 17 yıl önce Şikayet Et
    İslam Birliği Hayal. Dubai ye Arabistan a bak. Denize yeni plajlar, yeni gökdelenler dikmekle, Kabe manzaralı residenceler satmakla meşguller kendileri.. Petrodolar varken kimsenin İslam Birliği umrunda olmayacaktır. Sadece petrolü olmayan Somali,Afganistan gibi ülkelerde var bu ideal. Petrol biterse o zaman İslam birliği hayalini Araplar dan da duyarız...
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle