İsrail ve canımı sıkan bir ayet (2)
Belki de bu başlık Mehmet Işık adlı okuyucumun ifade ettiği gibi “BİR AYET VE CANIMI SIKAN İSRAİL” olmalıydı
Ama tuluat başka türlü oldu.
İsrail’in bugüne kadar, neden hak ettiği zulme çarpılmadığını anlayamaya çalışırken, baktım ki bizim nefsimizde de bir ‘hak ediş’ var. Ona dikkat çekmek isterken, üstüme okuyucunun öfkesini çektim
Efendim, İsrailoğllarnı bekleyen akibeti hadis ve Kur’an’dan haberdar olanlar bilir. Ve Tevrat okuyanlar da (Sadece Yeremya bölümünü ve Şa’ya aleyhisselamın İsrailoğullarına seslenişini okuyun yeter)... Felaket, onlara mukadder ‘gibi’dir! Hatta Kur’an’ın Yahudilere karşı takındığı üslup, Tevrat’a göre çok çok ‘müşfik’tir. Kitab-ı Mukaddes’in Hz. Musa’dan sonra eklenmiş Hezekiel, Yeşua, Yeremya ve İşeya bölümlerine bir bakın. Orda Yahudilerin başına gelenlerin tasvir edildiğıi satırları okurken dudağınız uçuklar. Emin olabilirsiniz, Kitab-ı Mukaddes dünya üzerindeki en anti semitik metindir.
‘Sizin canızı sıkan’ yazıda, bu mukadderattın tahakkuku için ‘bize de görev düştüğünü’ anlatmaya çalıştım
İsrail’in neden müstahak olduğu belaya çarpıtılmadığı, her iman sahibinin sorgulaması gereken bir konu
Bediuzzaman’ın talebelirinden Re’fetd Bey de aynı konuyu merak edip Bediuzzaman’ asormuş. Onun verdiği cevap şöyle:
“Onlara zillet ve meskenet damgası vuruldu” (Bakara, 61) âyet-i celilesinin bir nüktesi
Aziz Nur kumandanı ve Kur'ân'ın hâdimi kardeşim Refet Bey, Yahudi milleti hubb-u hayat ve dünyaperestlikte ifrat ettikleri için, her asırda zillet ve meskenet tokadını yemeye müstehak olmuşlar.
Fakat bu Filistin meselesinde; hubb-u hayat ve dünyaperestlik hissi değil, belki enbiya-yı Benî İsrailiyenin mezaristanı olan Filistin, o eski peygamberlerin kendi milliyetlerinden bulunması cihetiyle, bir cihette bir ehemmiyetli hiss-i millî ve dinî olmasından, çabuk tokat yemiyorlar. Yoksa, koca Arabistan'da az bir zümre hiç dayanamayacaktı, çabuk meskenete girecekti.” Said Nursî.”
İşte ben de acele tokat yememelerinin sebeplerini ararken, İsra suresindeki 8. ayet, dikkatimi çekti. Ayetin tecelisinden doğacak halin, canımı sıktığını söylemek istedim. Hâşâ ki kastım ayetten sıkılmak olsun! Biz hayatımızı Kur’an’ın yoluna koymuşuz. ‘Bir hakikati için bin can veririz’ demişiz. Nasıl olur da ayetin manasını ve hakikatini ‘tezyif edecek’ bir maksat güderim. Ve benim okuyucularım böyle bir şey yapabileceğimi nasıl düşünebilirler. Kendi hesabıma cidden üzgünüm!
‘Ayetten rahatsız olmuşum’ gibi anlayanların, o zehaba kapılmalarına mani olabilecek bir söyleme şekli bulamadığım için üzgünüm. Okuyucularımın, hakkımda bir kanaate sahip olduklarını sanmıştım. Yanılmışım.
Elbetet canım sıkılır. Şunca zulümlerine rağmen Rabbimin onları affetmesi beni üzer. Elbette ‘yaşasın zalimler için cehennem!”. Zalimler için Cehennem yeter ama insan, zulmedenin, cezasını bu dünyada da çekmesini istiyor. İnsan aculdur ve akibetleri görmek istuyor. Hesapların tamamı ahirete kalsın istemez. İşte canımın sıkılması da bu zalimlerin hesaplarının ahirete kalacağı endişesi!
Yoksa elbette ki hüküm Allah’ındır. Benzetmede hata olmasın, kimse O’nun ‘keyfinin kâhyası’ değil. Dilediğini bağışlar, dilediğini cezalandırır. Ama biz insanız, nefs ve kalp taşıyoruz. Öfkemizi de merhametimizi de Allah var etmiş. Cenab-ı Hak buyurmuyor m, ‘Kafire karşı sizde bir gilza, bir öfke bulunsun’ diye
Benimkisi de öyle bir şey!
Hem insan pekâlâ bir ayete masadak olmaktan da sıkılabilir.
Mesela, Abese Suresi geldiğinde, Resullahın canı nasıl sıkılmış ve üzülmüşse, Allah’ın kendisini, evlatlığının karısı Hz. Zeynep validemizle evlendireceğini hissettiğinde ve onunla ilgili ayetler indiğinde yüreği ne kadar daralmışsa ve dahi ‘Emrolunduğun gibi ol’ ayeti geldiğinde nasıl ‘Hud suresi beni yaşlandırdı!” dediyse ben de öyle sıkıldım.
Yoksa hiçbir mümin ayetten sıkılmaz. Ama öyle ayetler var ki, düşündüğümde yerin dibine giresim gelir. (İnfitar 6. ve 7. ayetler gibi) Yoksa ayet-i kerimeyi beğenmemek (hâşâ) ne haddimize efendim! Merak etmeyin, Cehennem ateşi beni de yakar ve ben inanıyorum ki var!
Fakat itiraf edeyim ki, tepkiler bir yönüyle de bana keyif verdi. Hepinizle gurur duydum. ‘Elhamdülillah, barekallah’ dedim hassasiyetiniz için. Hem de bendeki riya perdesini yırtıp attınız. Allah razı olsun. Ve tabii hüsnü şahadetinize mazhar olmak için affınıza da ihtiyacım var! O yüzden yanlış anlamaları tashih etmek ve imkân olursa yüreklerde ve akıllarda oluşan nefret ve şüpheleri tamir etmek isterim. Ol bebepten, affınıza sığınarak azcık kendimden söz edeceğim
Bendeniz, Kürtçe ve Arapça konuşmasını bilen, onlarla akrabalıkları olan Müslüman bir Türküm, Elhamdülillah. Bu hamdım, islamiyetim ve İslam’a hizmet etmiş bir millete mensubiyetim münasebetiyledir.
Evet Türk’üm ve bu milletin İslam’a hizmetlerinden dolayı da onunla övünüyorum. Bu millet, Bediuzzaman’ın ifadesiyle, iki defa beşeri, küfr-i mutlaka düşmekten korumuş. Ama ırkçı değilim. ‘Benim kavmim üstündür’ demedim diyeni de sevmem.
Hiç kimse ırkı, eti-butu için sevilmez. İnsanlar sıfatları ve sanatlarından dolayı sevilirler. Biz de milletimizi İslam’a ettiği hizmetleriyle seviyoruz. Mümin bir Roman, dinsiz bir Türk’ten daha azizdir.. Ama o Türk, dinime ilişmzse onunla da derdim olmaz
Türklüğüm benim seçimim değildir ama İslam seçimimdir. Onu severek ve isteyerek seçtim. Hem de ne pahasına!
Kendimi idrak ettiğim zamanlarda bizim köylerimizde komünistlik almış başını gitmişti. Fakir Baykurt sürgündeki üç yılını bizim nahiyede geçirmişti.
Birleştikleri zaman İslâhiye’ye kadar nüfus çıkaran üç köyde okuyan iki, bilemedin üç sağcı gençten biriydim. Üç yaz köyüme gitmek kavga ve ölüme gitmek gibiydi ama gittim. En az iki kere linç edilmek istendim. Kusurum, solcu olmamak ve namaz kılmaktı!
O yalnızlık bana şunu öğretti: Kim hakka hizmet ediyorsa kardeşimdir. Kendimi onlara yakın tuttum. Gerçi kimse beni kendi ‘ağılına’ almadı ama davasında sami olanlar beni sevdi elhamdülillah. Ben de yüreğinde iman taşıyan herkesle kardeş olmaya çalıştım
Kur’an’ın hâdimi olmak en temel gayem oldu her daim
Yani demek isterim ki ben de ‘sizden biri’yim. Mevlana’nın Konya’da “Beni yabancı bellemeyin. Ben sizdenim. Bakmayın Farsça söylediğime. Ben aslen Türk’üm” (Bigâne megîrid marâ in cuyem / Der kûy-i şumâ hâne-i hud mî cûyem
) dediği gibi ben de ‘bir âyeti sizden biraz farklı tefsir ettim diye beni farklı bellemeyin’ diyorum.
‘Sırtınızda akrep var’ dediysem kızmayın. Akrep varsa size iyilik yapıyorum. Yoksa size zararım yoktur. Mümin feraset sahibidir. Bir delikten iki kere ısırılmaz, diyorum.
İşte Hamas’ın sebebiyet verdiği durum. İnşallah Hamas’ın ‘yiğitlenmesi’ bütün bunlara değmiştur. Biz cihaddan insanlarımızı öldürtmeyi anlıyoruz. Sen bize basiret ve feraset ver Ya Rabbi! Sen bize cihadın hakikatinin ne oloduğunu ilham eyle Ya Rabbi!
Maalesef anlamıyoruz artık Kur’anı. Çünkü onun dili çok katmanlıdır. Temsiller ve isimlerin ismi ve resmi gibi mecazları da vardır ve haktır. Alegoriktir. Her bir ayet sayısız perdeler, manalar, remizler, işaretler taşır. Ama biz hep ilk göze takılana kapılıyoruz.
Elbette insanlar ayetleri birbirinden farklı anlayabilirler. Ben mota mot sizin gibi, siz de benim gibi anlamak zorunda değilsiniz. Bu da Rabbimizin rahmetidir... Ama birbirimizi dinlemek zorundayız. Ben diyorum ki, kendimizi değiştirmezsek, mevcut anlayışımızla batacağız. Çünük doğru sanarak yanlış yapıyoruz. Yanlış yapana da ‘dehr’in merhameti olmaz! Olmuyor. İşte halimiz ortada!
Eğer zihnimizi acilen değiştirmezsek, zihniyetimiz değişmeyecek. Bu zihniyet de bizi asırlardır köle yapmış ve bir türlü kurtulamıyoruz. Ne yapıp edip bu zihniyeti değiştirmemiz lazım. Allah’ın her şeye muktedir olması, bizim de muktedir olmamızı gerektirmiyor. Bizim kendimizi eşyanın imkânlarıyla da donatmamız gerekir.
“Kainat, Allah, Din, Kur’an, kader, millet, vatan, eşya ve bunlara dair mevcut algımızda bir yanlışlık olması gerekir,” diyorum. “Doğru olsaydı, bu ümmet bu halde olmazdı. Çünkü Hak üstündür. Eğer biz ‘hak’ ve ‘hak’tan yana olsak üstün olacağız. Değiliz ki, mağlubuz. Gelin kendimizi gözden geçirelim” diyorum. Hepsi bu!
Ama siz bellediğinizi tekrar etmek istiyorsunuz. İşte şimdi size canınızı sıkacak bir şey daha söylüyorum:
Eğer tez yoldan zihnimizi ve zihniyetimizi değiştirmezsek, sonunda şu İslam yurtları Hindistan’dan beter hale gelecek. Çünkü kendisini aklın icabına uygun bir şekilde güncelleyemeyenler batarlar. Batarken beraberlerinde dinlerini de batırırlar. Sonunda ineğe tapacak hale gelirler. Bizim de Hindular gibi olmayacağınızın garantisi mi var?
Hayır!
Elimizdeki Kur’an-ı Azimuşşan, bütün hak ve hakikatine rağmen, bizim bu hale düşmemize mani oldu mu?
Hayır!
Neden?
Çünkü biz onu bütün Müslümanlar olarak- doğru okumayı unuttuk. Alışkanlıklarımızı tekrarlamayı yeğledik. Algılarımızı hayatın yeni doğruları ve bilimin getirileri ışığında güncelleyemedik. Diyorum ki, eğer Kur’anla olan ilişkimizi eski ezberlerimiz çerçevesinde sürdürürsek, biz de Hindular gibi zamanın gerisine düşeceğiz.
Kuran gibi bir rehber elimizde bulunurken, ahkâmda ve eşyayı kullanma bilgisinde Batıya dilenci olmadık mı? Mevcut Kur’an anlayışımız, doğru olsaydı böyle mi olurduk? Şu geri kalmışlığımızın sebebini bir takım gafiller dine isnat ediyorlarsa bunun yegâne müsebbibi biziz ve bizim hayat algımızdır!
Çünkü bizim algı ve zihninizin postülaları yanlış. Onu değiştirmemiz gerekiyor
Zihnimizi değiştirmeden zihniyetimizi, zihniyetimiz değiştirmeden de Kur’an’ı doğru anlayamayacağız. Elimizde Risale-i Nur gibi bir tefsir ve benzeri kaynaklar var Kur’an’ı doğru anlamak babından.
Eğer “Müslümanların mevcut hali Kur’an’ın telkinlerine mutabıktır” diyorsanız, elbette size diyecek sözüm yoktur. Yok, eğer bu hal izzetinize dokunuyorsa, bilin ki sebep Kur’an değil, biziz. Bizim doğru sandıklarımızdır! İşte buna dikkat çekmek istedim. Allah Gayûr’dur emekleri zayi etmez. Bu, İslam düşmanı Yahudi de olsa diyorum!
* * *
Sonra, Türk milletinin, o büyük savaşta (Armageddon) ‘belirleyici rol oynayacağını’ söylemem, neden birilerinin canını sıktı onu da anlamadım.
Mademki ‘mukadderat’a bu kadar bağlısınız o da mukadderat! Bakın Tevrat’ın Yeremya bahsinde ‘Yahova’, günlerin sonunda, başlarına gelecekleri konusunda Yahudilere nasıl gözdağı veriyor:
"Yahuda (Telaviv)'da duyurun, Yeruşalim(Kudüs)'de ilan edin, ‘Ülkede boru (İsrail’de sirenler) çalın!’ deyin, ‘Toplanın’ diye haykırın, ‘Surlu kentlere (yer altı sığınakları) kaçalım! Siyon'a giden yolu gösteren bir işaret koyun! Güvenliğiniz için kaçın! Durmayın! Üzerinize kuzeyden felaket, büyük yıkım getirmek üzereyim! ‘Aslan’ ininden çıktı, ‘ulusları yok eden’ yola koyuldu. Ülkenizi viran etmek için yerinden (bazı tefsirlerde bu ‘yer’in Anadolu diye tasrih ediler edilir) ayrıldı. Kentleriniz yerle bir edilecek, içlerinde yaşayan kalmayacak” (Yeremya 4/ 5-7 ayetler)
Ne ise genel açıklama için bu kadarla yetinelim.
------------------------------
Bu arada sevgili okuyucularıma verdiğim sözü tuttum. Bir önceki yazı için gerek eleştiri, gerekse teşekkür babından yorum yazan tüm okurlarımın yorum, itiraz ve eleştirilerine kendimce cevap vermeye çalıştım. Daha doğrusu izah ettim. Dileyen aşağıdaki adrese girip cevabına bakabilir. Gayret benden af sizden Sevgilerimle (MAB)
http://www.gasteci.com/
M.Ali Bulut - Gasteci.com
-
Ali Gokce 16 yıl önce Şikayet EtGuzel yazi. Allah razi olsun. Dalgalar icinde saga sola savrulan balik surulerinin aksine, ozgur dusunen insanlar belli oluyor. Ozellikle "Biz cihaddan insanlarımızı öldürtmeyi anlıyoruz." sozu ile turnayi gozunden vurmus. Hamas'a bu yuzden ofkeleniyorum. Yoksa siyoniste kizmanin bi manasi yok.Beğen
-
ubeydullah 16 yıl önce Şikayet Etyorum-form. nahnu nahkumu bizzevahir vallahu a'lemu bisserair. gördüğümüz gibi yorumluyoruz. lakin fahrikainat efendimizin mübarek sözlerinden(hadisişerif)toplanmış.süleymaniye kütüphanesinden alınıp dr suat arusan tarafından türkçeleştirilmiş bir eser ismi(elkavlul muhtasar fi alametil mehdiyyil muntazar.ibni hacer el haytemi)bu eseri bu sahada konuşmak isteyen kişi mutlaka okumalı diye düşünüyorum.şehidelere selam...mektebinde şehadet olmayan millet tarım aleti olur.ALLAH cc nurunu tamamlıyacakk.ey bozguncular....Beğen
-
Ali Açıköz 16 yıl önce Şikayet EtAsıl ahmaklığımız... Asıl ahmaklığımız Kuran'ın hakikatlerini ancak başımıza felaketler geldiğinde hatırlamamızdır.Beğen Toplam 1 beğeni
-
tamer kerti 16 yıl önce Şikayet Etbunları da unutmayalım. ALLAH c.c eski kavimleden günah işleyenleri anında -misal zina işlemişse-maymun domuz v.b cezalandırıyordu H.Z MUHHAMMED ÜMMETİ OLMA hatırına bizi öyle cezalandırmıyor.israil oğulları tarihte CENABB-I HAKK varıp şu halk la savaşın buyurduğunda israil oğulları gidin RABB inle birlikte savaşın demediler mi h.z musa ya ve bu sözlerine istinaden ceza olarak belli vakte kadar oradan çıkın orasını -şimdiki filistin- , haram kılıp babillere çıkartıp sürgün ve sefalet hayatı yaşamadılar mı yüzlerce yıl perişa ol-Beğen
-
tamer kerti 16 yıl önce Şikayet Etherşey zaten açık. yahudiler zaten inanmıyorlar kısaca lanetliler ancak çok çalışıyor ilim tahsil ediyorlar ve kuranda çalışana ALLAH veririm diyor din belirtilmiyor ki kaldı ki müslümansa kat kat artar inşallah.şimdi ki çağ ad islama ne kadar uyduk başımıza bela her gün inmemesine şükretmes ken neden şöyle böyle diyoruz.onlara ahirette bahane olmaması için ve kuran ad ger çekleştirilmesi gereken söz diye bahsedilir mecburi olarak bunlar olmalı ALLAH ın dinine yardım ederseniz O da size yardım eder bu haktır.Beğen