Erbakan'ın cenazesinde beni şaşırtan iki husus
Rahmetli Erbakan’ın cenaze namazından sonra Fevzipaşa Caddesi üzerinde bir avukat dostumun yazıhanesine çıktım ve oradan cadde boyunca akan coşkulu, dinamik kalabalığı izledim.
Bir cenazeyi teşyi eden insanlardan çok, hırslı, öfkeli, meydan okuyan asabi bir partili kalabalığını andırıyorlardı. Eller üstünde taşınan tabut olmasa bunun bir cenaze merasimi olduğunu söylemek bile zorlaşacaktı.
Oysa bizim medeniyetimizde cenaze merasimi, insanları hayat üzerine düşünmeye sevk eden vakur ve engin bir akışın fotoğrafını verirdi. Ölüm lezzetleri acılaştıran, dünyevi hırsları törpüleyen, coşkudan çok vakarı, çığlıktan çok sükûneti, meydan okumaktan çok tevekkülü telkin eden bir unsurdur bizim medeniyetimizde…
Ben anlamıyorum bu tür cenaze merasimlerini. Daha çok laik kesimde görmeye alıştığımız protestolu alkışlı cenazelere benzetiyoruz git gide cenaze törenlerimizi.
Erbakan, gerçekten alkışlanacak bir yaşam öyküsü bıraktı ardından. Kimsenin buna itirazı yok. Ama Müslümanların cenaze merasimi böyle sloganlı, marşlı olmalı mı bunu tartışmaya açmak istiyorum?
Hakikaten kınamak için, eleştirmek için söylemiyorum ama bir ara bir radyonun canlı bağlantısı için iç odaya geçince uzaktan gelen sesler, bende bir miting meydanından yükselen sesleri çağrıştırdı. Cenaze merasimlerinde, tekbir getirmenin bile tartışmalı olduğuna dair bir zihni kayıt var bende. Hakikaten ilahiyatçılar ne diyecek merak ediyorum.
Erbakan gibi mümin, Müslüman ve hayatını ilahi emir ve yasaklar çizgisinde geçirmiş bir insanın cenazesinin, böyle sloganlarla kaldırılması uygun mu?
‘O merasime katılanlar sadece Saadet Partililerdi’ demek mümkün değil. Resmi protokol gereği askerin bile orada bulunmasını bir yana bırakırsak, hasbi olarak, sırf ömrünü İslam davasına adamış bir siyasi liderin cenazesine katılmak için gelmiş yığınlarca insan vardı. Mesela ben onun için orda idim. Siyaseten değil, mümin olarak öyle bir zatın cenazesinde bulunmayı arzu ettim.
Ama Saadetli kardeşlerimiz, onun cenazesinden de partilerine bir fayda çıkarmak ister gibiydiler… sloganlar, sloganlar, sloganlar…
***
Sanki bir parti gösterisiydi!
Ben bu tür cenaze merasimlerini tasvip etmiyorum. Hele hayatını, iman ve İslam’ın ihyası uğruna harcamış bir İslam büyüğünün ardından!
Bilmiyorum, Resulullah(asv)’ın, dört halifenin veya diğer İslam kumandanlarının cenazelerinde de böyle sloganlar atıldığına dair rivayet var mıdır? Muhaddislerden ve İslam tarihçilerinden açıklama bekliyorum!
Tabii ki hayatını tamamen dünya için harcamış; laik ve Kemalist olmayı, komünist veya sosyalist olmayı tercih etmiş, bütün eforunu, bu hayat için harcamış birinin, ölürken alkışlanmasını yadırgamıyorum. Çünkü onun tüm beklediği odur. Bir alkış ve üç beş karanfil!
Ama bir müminin mücadelesinin karşılığı alkış ve slogan değildir. O rabbine varacak, asıl o “Aferin ey kulum!” derse kazanmış olacak. Elbette bizlerin; yani inananların bir kul hakkındaki hüsnü şahadetinin Cenab-ı Hak nezdinde de büyüüük hatırı olduğunu Resullulahın (sav) bir hadisinden dolayı biliyorum.
Hani bir gün bir cenaze geçerken, Resullulah(asv)’ın yanında bulunan bazı sahabeler, “öldü de millet de kurtuldu kendisi de” türünde bir yorum yapınca Hz. Peygamber (asv) ‘vacip oldu’ buyurdu. Bir başka gün yine bir cenaze geçerken, bazı sahabeler “Allah rahmet eylesin. Güzel insandı” deyince Resullulah yine ‘vacip oldu’ dedi.
Bunun üzerine, her iki seferde de Resulullah’ın yanında bulunan bir sahabe “Ya Rasulallah, filanın cenazesi geçerken de bu zatın ardından rahmet okunurken de ‘vacip oldu’ buyurdunuz. Vacip olan nedir” deyince Peygamberimiz (asv) “Sizler şahit ümmetsiniz. Sizin tanıklığınız kıyamet günü için de geçerlidir” buyurdu.
Dolayısıyla müminlerin bir mevta hakkında hüsn-i şehadetleri önemlidir. Ama onun ardından atılan sloganlar veya benzeri şeyler bana göre Müslüman cenazesine yakışmıyor. Bilmiyorum Hayrettin Karaman hocamız ne diyor bu konuda?
* * *
Ne ise benim asıl temas etmek istediğim bu değildi. Fakat değinmeden de geçemedim.
Ben iki muhteşem cenaze kalabalığı gördüm. Biri rahmetli Özal’ındı diğeri de Erbakan’ın!
Özal’ın cenazesi, Mevlana’nın cenazesi gibi nerede ise tüm dinleri ve tüm inançları etrafında toplamıştı.
Ben şahsen Erbakan’ın cenazesinde de aynı şeyin olabileceğini ummuştum. Özellikle de Genelkurmay’ın, içinde “başbakanımız” ifadesinin de geçtiği anlamlı mesajından sonra... Yüksek bir sivil katılım olur diye beklemiştim. Çünkü Erbakan cidden bunu hak etmişti… Onun baş düşmanıymış gibi görünen askerler bile onun ardından bu senayı yaptıklarına göre…
Ama sivil katılım hiç de renkli değildi. Sanki sadece Saadetliler ile bir kısım vefa sahibi AK ve Has partililer vardı!
Genelkurmay Başkanlığı’nın resmi taziye mesajı yayınladığı, askerlerin en üst seviyede temsil edildiği, siyasetin tüm argümanlarının -özellikle Ak Parti karşıtlarının- tekmil hazır bulunduğu cenaze merasimine, alelade halkın ilgisiz kalması beni şaşırttı!
Askerlerin katılımı ile ilgili ‘E canım bunda ne var, elbette katılacak ve teessürlerini bildireceklerdi, çünkü o bir başbakandır, ne de olsa’ dediğinizi duyar gibi oluyorum ama siz de kabul edersiniz ki bu ikna edici değildir!
Evet, hakikaten Erbakan askerler ve ordu konusunda hep nezaket ve saygı ölçüsünde kalmıştır. Fakat Balyoz vs, gibi darbe girişimleri yüzünden ‘şüpheli sıfatıyla’ içeri alınan muvazzaf askerlerle ilgili yaptığı açıklamalar, sadece ‘hassasiyet’le izah edilmekten uzaktır. Çünkü ifadeleri, Ergenekon davasını halk nezdinde anlamsızlaştırmak isteyen çevrelerle aynı söyleme yakındı.
Tabii o söylemi, “Ak Parti’ye karşı tavır!” olarak anlamak da mümkün, asker konusundaki hassasiyetine vermek de mümkün! Belki, askere karşı bir vefa da olabilir.
Malum, Milli Nizam’ın yasaklanmasından sonra Avrupa’ya giden sevgili Hocamızı, askerler gidip ikna edip getirmişlerdi. Belki de ona binaen askere karşı bir sevgisi vardır!
Askerler de belki onun bu jestini gördüler ama ben yine de şaşırdım.
Evet, beni şaşırtan ikinci mesele de askerin tutumu idi! Aslında pek de şaşırdım sayılmaz. Hatta zihnimdeki bir saklı sorumu cevaplandırdı, diyebilirim. Ben hala da Ergenekoncuların en güçlü ve en zor keşfedilebilir damarlarının cemaatler içinde olduğuna inanıyorum. Çünkü en çok onlar istibdat nimetinden yararlanıyorlar!
Yoksa askerleri ve “müsaade edilseydi katılırlardı” denilen Silivri’dekileri Erbakan’ın cenazesi hakkında böyle derin hassasiyete sevk eden ne olabilir ki!
Hayatta iken onu değil başbakanlığa, meclise bile yakıştırmayan askerleri, ondan ‘başbakanımız’ diye söz etmeye sevk eden şeyi de merak ediyorum cidden. Evet, hangi saik, askerin, tam tekmil ve en üst seviyede temsil ile cenaze merasimine katılmasını sağladı merak ediyorum! Bir kaşık suda boğmak istedikleri, 30 yıl boyunca her türlü irticaî faaliyetin kaynağı ve odağı, her kötülüğün madeni, rejimin baş düşmanı bildikleri ve her fırsatta karaladıkları bir zatın ardından, nasıl oluyor da bu kadar samimi(?) taziye mesajı verdiler?
Bu sizi de şaşırtmadı mı? Hele Sayın Bahçeli’nin nerede ise ağlayacakmış gibi deruni bir vecd ile onu sena etmesi!... Bana manidar geldi.
Sayın Özkök’ün makalesinde ifade ettiği şu “Müsaade edilseydi Silivri de katılırdı” cümlesi, manidarlığı daha da pekiştirdi…
Bunun ne anlama geldiğini bilemiyorum. Siz bir anlam verebildiniz mi?
Eğer “bu, Rahmetli Hocamızın her kesim tarafından sevildiğinin göstergesidir” derseniz, ben size “öyleyse bu göstergenin sivil uzantısı neden cenazede yoktu?” diye sormak ihtiyacı duyarım. Yok, eğer Ak Parti karşıtlığı, onu Ergenekoncu taifeye ‘sempati’ ile bakmaya sevk etmişse bu da bir siyasetçi için ‘nakise’ değildir ama cenazede sıkça duyulan ‘Mücahit Erbakan!’ sloganı hakkında zihinlerde soru işareti bırakır!
Bizim gönlümüzde Erbakan, İslam için mücadele etmiş bir mücahittir. Ve tam da bu yüzden sayısız haksızlıklara uğramıştır. Biz öyle biliyor ve inanıyoruz. Öyle de kalacak. Ama ona onca eziyeti, yasaklamaları, karalamaları layık görenlerin onun cenazesinin ardından bu kadar yüksek hassasiyet göstermelerini anlayamadım!
Bir terslik var ama ne! Belki de ben kıt anlayışlıyımdır!
Ne dersiniz?
M. Ali Bulut - Haber 7
mabulut@gmail.com
-
mustafa akgül 14 yıl önce Şikayet Ethakan 27 kardeşim,. neden kongreyi bastılar diyorsun.bende diyorumki,numan hocanın ayrılması spnin bölünmesi kimin işine gelmiştir.oradakilerin spli ve milli görüşçü olmadığı zaten ortaya çıktı.dahası 3gün önceden böyle bir olay olacağı emniyet ve valilik tarafından biliniyordu.bir yazar ablamız davetliyken gitmedim diyor ve iftar bile etmeden,provakatörlük kokan bir yazıyı aynı saatte servis ediyor.iftar olayının sorumluları akp ve cemaattir.mesele akpnin oyunu böldürmemek.onlarda öğrendi ayak oyunlarını.Beğen Toplam 1 beğeni
-
murat ünlü 14 yıl önce Şikayet Etfitne çok büyük günahtır. Hocamızın daha cenazesi soğumadan insanlar daha alışamadan onun yokluğuna gelip de böyle ne demek istediği belli olmayan bir yazı yazıp kafa bulandırmak salim nazik tevazu hoşgörü metanet ve suhulet sahibi müslümanlara büyük haksızlık.Tartışmaya açılacak bir cenaze ise de içeriği değil katılanların özelliği kalabalığı ve gerçekten de halkının uğurladığı bir lider olmasıdır.Bu cenaze merasiminde alelade halkı görememek fiziksel değil ama zihinsel bir körlüğe delalet eder.Siyaset başka bu cenaze başka....Beğen Toplam 1 beğeni
-
murat ünlü 14 yıl önce Şikayet Etbu yazı arızalı!. bunca yazı yazdım bu sitede siz dahil birçok yazarı övdüm ama yani cenazede alelade sivil halk yoktu demek vicdansızca yapılmış bir eleştiri.Bana değil ama başkalarına mesaj veriyorsanız eyvallah.Bu cenaze bir müslüman için olabilecek en iyi mutlu sondu.Siyasi çekişme ve ayrılıklar bir tarafa Erbakan Hocanın hakkının teslim günüydü.Herkes biliyodu kiminin düşman, kiminin timsah gözyaşı dökücüsü,kimini AKparti oylarını bölmek için zemin oluşturma gayretinde olduğunu.Şüphe değil gerçekler vardı halk oradaydıBeğen Toplam 1 beğeni
-
hakan27 14 yıl önce Şikayet EtAllah Rahmet Etsin. Ailesi fatih Erbakan bile slogan atılmasın demesine rağmen slogan atıldı malesef.Tekbirlerle kaldırmak yetmiyor mu be fanatikler.Mehmet Ali Kardeşim yerden göge kadar haklı.Bu topluluğun içinde ve 28 şubatın ortaya çıkarılmasında katkısı bile olanr elbette cenazedeydi.Ben hala anlamış değilim.Neden Kongreyi bastılar o da bir ramazan günü.Müslüman topluma insanlara zarar verebilir mi asla.Müslüman teslim olmak insanların elinden dilinden emniyette olduğu kişidir.O halde nereden emir alıp da iftar saatini kana buladılar.Beğen
-
Mehmet Bodur 14 yıl önce Şikayet EtMUSTAFA AKGÜL KARDEŞİME: TIRSIYOR OLAMAZLAR MI?... Her zaman söylerim siyasete atılan bir insanın kaybedecek hiç bir şeyi olmamalı. Ne malı, ne kariyeri ne de başka bir şeyi....Kararlı bir arı bir düzine ayıyı top yapar, oynar...benim liderim yok. Niye yok biliyor musun? Hepsi benim gibi de onun için. O zaman niye onları lider yapayım kendime. Benden daha tırsık adam benim liderim olamaz. Benden daha beceriksiz adam benim liderim olamaz....mum yakma konusuna gelince hocanın da kullandığı bir söz var. Kelebek kanatları ile ilgili. Onu yaptığımı sanıyorum..Beğen