Abdullah Öcalan BDP Genel Başkanı olur mu?
Ender istisnalar dışında son altmış yıldır –Sayın Demirel ile başladı- Türkiye’nin siyasi aktörleri, genelde ısmarlama aktörler olmuştur. Millet onları bir anda parlatılmış olarak önünde bulur ve seçer. Kendi emeğiyle, siyasetin içinde pişe pişe, güç bela bir noktaya gelmiş olanlara, ya liderlik yaptırmazlar ya da etkili olmasına müsaade etmezler. Ama siyaset içinde kalıcı figürler olarak kullanılırlar.
Bizler de o figürleri takip ederek, o partinin ideolojisinin ne yöne evirilip çevrildiğini anlarız. Her partide var bunlar. Tabii bir de Aziz Nesin’in Zübük tiplemesinde olduğu gibi, her dönemde her anlayışın adamaları var ki onlar bizim konumuz dışındadır. Bana göre CHP’de Önder Sav o figürlerden biriydi. Keza Baykal! Her ikisi de bildiğimiz klasik CHP’nin prototipleri olarak hep sahnede idiler…
O yüzden de son CHP kurultayında Kılıçdaroğlu’nun, tek adamlığını güçlendirerek çıkması, bende ‘Bir dönem sona erdi’ fikrini pekiştirdi. Artık, laikçi, halka tepeden bakmacı; milleti, ancak devletin varlığı için bir ‘lazımlık’tan ibaret gören, halkın en ufak hoşnutsuzluğu karşısında hemen askeri görev e çağıran bir anlayışın sonu… Hususi literatürümden haberdar olanların anlayacağı tabirle Süfyanizmin sonu…
Bunu özellikle vurguluyorum. Çünkü hala belli bir kesimde “Ez kaza bu iktidar düşerse, Ergenekoncular ve askerler intikam almaya kalkışır” diye bir korku; bir diğer kesimde ise, “yakında birileri çıkar, şu haddini bilmez iktidara haddini bildirir” diye bir beklenti var. Size açık söyleyeyim, artık hem o korkular boş, hem şu beklentiler hayal!
Çünkü devir değişti. Mühür de başkasına geçti. Eski CHP öldü. Ve tabii temsil ettiği anlayış da! Bu son kongre ile de mezar taşı dikildi.
Artık, ne başına buyruk çeteleri destekleyen bir derin devlet anlayışı, ne de her canının istediğinde asker, darbe yapmaya cesaret ve destek bulacak!
Önümüzdeki dönemde etkili olacak faktörler, askerler, çeteler değil, bir; Türkiye'nin içinde bulunduğu mali durum, iki; ulusal güvenlik kaygıları, üç; vatandaşların tepkileri olacak diye düşünüyorum.
* * *
Ancak Sayın Kılıçdaroğlu’nun yerini sağlamlaştırarak CHP’nin başında kalması, bende yeni bir kaygıya neden oldu ki o kaygı da ‘Kürt’ ve ‘Alevi’ unsurların yeni dönemde daha aktif kullanılacağı endişesidir! (Sayın Altan Tan’ın Meclis’te yaptığı çıkış ve ‘Siyasal’daki talebe hareketleri bunun başlangıç butonu mu acaba?)
Bilindiği gibi Sayın Kılıçdaroğlu, sayın Başbakan Erdoğan’ın da sık sık vurguladığı gibi manşetlerle gelmişti. “Manşetlerle gelen manşetlerle gider” şeklindeki siyasi söylemini normal dile çevirdiğimizde ise şu manaları çıkarmak mümkün: “Kılıçdaroğlu doğal bir lider değil kurgulanmış bir genel başkandır ve o manşetleri attıranların amacına hizmet etmektedir”
Gerçekten öyle olup olmadığını bilemiyoruz. Eğer öyleyse denilebilir ki ‘Sayın Kılıçdaroğlu’nun vazifesi henüz bitmemiş ki CHP’nin genel başında kaldı’
Hatırlayın, referandum öncesinde dolaşan bazı iddialara göre, ‘CHP’deki lider değişikliğinin asıl amacı, referanduma karşı güçlü bir direnç oluşturmaktı. Çünkü referandum –neticesi itibarıyla da görüldüğü gibi- adeta rejim için yapılacak bir plebisitti. Sandıktan ‘evet’ çıkması bir dönemin sonu olacaktı –ki oldu- O yüzden de sandıktan ‘hayır!’oyunun çıkması için muhalefet dışındaki kesimlerden de destek alınması gerekiyordu. Bunun için de ideolojik bir bloklaşmaya ihtiyaç vardı. İdeolojik bloklaşmaya açık iki kesim vardı onlar açısından: Biri Aleviler, diğeri ‘Kürtçüler’ –Kürtler demiyorum- İşte Sayın Kılıçdaroğlu, o planın meyvesidir’. Amerika’nın yayınladığı bir rapora bakılırsa o iddianın tamamen de asılsız olmadığı anlaşılıyor!
İmdii, Referandum ‘evet’le sonuçlandığına göre artık beklenirdi ki sayın Kılıçdaroğlu, yerini asıl sahibine bıraksın. Ama olmadı ve yerinde görevinde bırakıldı. Hatta yarıştan güçlenerek çıktı. Bu da demek oluyordu ki Kılıçdaroğlu’nun temsil ettiği misyona, önümüzdeki dönemde de ihtiyaç duyulacaktı.
Ben tam bu teşvişler içinde iken, Akşam Gazetesi’nin manşetini gördüm. “Türkiye’de Beş kilit adam!”
Haberi okuyunca anladım ki ABD; Türkiye’nin arka planını merak edip bakmış ve bu beş ismi görmüş güya!
Düz bir mantıkla bakarsanız raporu şöyle tefsir edebilirsiniz: ABD, önümüzdeki dönemde kullanacağı aktörlerini tespit etmiş. Zaten ABD Kongresi Araştırmalar Merkezi tarafından hazırlanan raporun adı, her şeyi ele veriyor:
'Türkiye: Arka plan ve ABD ile İlişkiler'
17 Ocak tarihli 46 sayfalık raporu, Kongrenin Ortadoğu Uzmanı Jim Zanotti kaleme almış. Önümüzdeki dönemde Türkiye’deki olaylara yön verecek isimler şunlarmış:
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Receb Tayyip Erdoğan, Fethullah Gülen Hocaefendi, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ve Abdullah Öcalan…
İlk üç isim malumu ilamdır. Anahtar kelimeler ise tabii ki Kılıçdarolu ve Abdullah Öcalan’dır. Kılıçdaroğlu’nun Aleviliği özellikle vurgulanmış.
Ve ardından şöyle bir cümle geliyor:
“ Türkiye'de, 10-20 (10 mu 20 mi?) milyon arasında Alevi yaşıyor. Laik devlet sisteminin en büyük destekçisi –Ak Parti Şeriat getirecek ya- durumunda olan Aleviler, mevcut sistemin kendilerini Sünni çoğunluk yapısından koruduğunu düşünüyor”
Bu kesimin hangi amaçla kullanılabileceğine de işaret var: “Esad, PKK kartını kullanabilir!”
Bu cümlenin altını okumaya çalışın ucu nerelere kadar gidiyor.
Suriye’nin PKK’yı kullandığını sağır sultan bile biliyor. Amerika şimdi mi öğreniyor?
Hayır. Peki öyleyse amaç ne? Herhalde tahmin edersiniz!
Bu raporun bende meydana getirdiği çağrışımlar şöyle:
Önümüzdeki dönemde, Abdullah Öcalan’a rol verilecek yeniden. Ama bu kere Siyasi Aktör olarak! Çünkü rapordu hem Kılıçdaroğlu’nun nasıl lider koltuğuna oturtulduğuna, hem de “muhtar bile olamaz” denilen Sayın Erdoğan’ın önünün nasıl açıldığına çok net vurgu yapılmış.
‘Çocuk katilinden siyasi aktör mü olar?’ demeyin. Amerika, bu tür projelere İsrail üzerinden alışkındır. Yakın bir döneme kadar İsrail’i idare edenlerin hangisinin elinde Filistinli çocuklarının kan lekesi yoktu? Liderlerinin ekseriyeti eski çocuk katilleri ve teröristler değil miydi? Onlardan bir tane de bizde olsa ne çıkar!
Yani ‘terörün çözülmesi için dolaylı görüşülen adamı doğrudan görüşülebilir kılmakta ne sakınca var efendim’ Öyle değil mi (?)
İkinci gündemimiz, Türkiye’yi bir takım dayatmalara razı etmek için üniversitelerin yeniden karıştırılması olabilir. Bunun için de üniversitelerdeki Alevi gençleri kullanmak isteyeceklerdir! Türkiye bir yandan Suriye’ye karşı tedbir almaya zorlanacak, bir yandan da içerde, Suriye’ye yönelik operasyonlara tepki koyacak bir kesim var edecekler. Kılıçdaroğlu, gidip Suriye’de Türkiye devletini eleştirmedi mi? CHP Kongresine Suriye ve İsrail’in özel temsilci göndermesi hikmetsiz mi sizce?
Evet, maalesef önünüzdeki bir iki yıl içinde bu iki aktör gündemi ciddi meşgul edecek.
Dertleri ne cemaattir, ne AK Partidir, ne de Kürtlerdir. Dertleri yavaş yavaş oluşmakta olan İslam birliğini bozmak ve özellikle de Davutoğlu’nun çabalarıyla canlanmaya başlayan Yeni Osmanlıcılık fikrini öldürmektir…
Ama ben size söyleyeyim. Ne kadar tedbir alırlarsa alsınlar, bu coğrafya’da Türk milleti aleyhine oyun çevirenlerin tamamı mağlup olacak ve tuzakları kendi ayaklarına dolanacaktır! Yazın ve not edin! Yakın bir zamanda göreceksiniz inşallah. Ve bir gün gelecek, medeniyetin mehasini yeniden bizim hanemize yazılacaktır.
Bizi durdurmak için kullanmak istedikleri tüm argümanlar inşallah ellerinde patlayacak. Tıpkı Firavun’un, inanları denize gömmek isterken kendisi ordusuyla birlikte gark olduğu gibi gark olacaklar…
M. Ali Bulut - Haber 7
mabulut@gmail.com
-
Önder Demir 13 yıl önce Şikayet EtMuhtemelen senaryoları tutmayacak!. Muhtemelen bu defa senaryoları tutmayacak çünkü dünyada ve Türkiye'de büyük bir uyanış başladı. Artık herkes ayın ondördü gibi içinde ne varsa dışarıya onu yansıtıyor.Yani Şeytaniler ile Rahmaniler ayırt edilebiliyor. Elitlerin hepsi zaten büyük korku içerisindeler onlar 21.12.2012 Tarihini korku ile beklemekteler çünkü onlara göre 21.12.2012 Tarihinden 24.12.2012 Tarihine kadar Güneş üçgün üç gece doğmayacak ve Dünyada Elektrik işlemeyecek ve barut ateş almayacak bu yüzden elitler 2008 yılından başlayarak kademe kademe dünya ekonomisini bilincli bir şekilde iflas noktasına doğru götürmekteler hedefleri dünyayı 4 veya 5 yıl kaosa sürüklemek Norveç,ABD,İsviçre,Yeni Zelanda,Avustralya gibi ülkelerde yer altı şehirlerinden kendilerine yer alıyorlar bunlar Şeytanilerin Allah'ı Kıyamete zorlamak için Nükleer ve Biyolojik bir savaş başlatacaklarına inanıyorlar.Sonuçta Allah'ın dediği olacaktır vesselam.Beğen Toplam 1 beğeni
-
soner 13 yıl önce Şikayet Etbence olsun. Yetmez kürdistanıda kuralım o da yetmez onun başına geçirelim o da yetmez tabii finanse etmek lazım maliye yılda 3 araba satana inceleme başlatıp 2 evi olana salma çıkarsın..tabii devlet kurmak zor..Beğen