Ben de üzülmemeye karar verdim
Kimse gerçek çözümden yana değil. Çünkü işlerine gelmiyor. Çünkü hakiki çözüm, önce neftse tezkiye yapmayı gerektiriyor. Radikal tavırlar almayı, meşakkati göze almayı, iradeyi kullanmayı gerektiriyor. Kimse ona yanaşmıyor. Oyalamak ve oyalanmak bu çağın siyasi ve sosyal ahlakı olmuş.
Bakıyorsunuz adamın bedeni hastalık torbası. Tansiyonu var, kolesterolü var, vücudunu taşıyamayacak kadar hasta ve şişman...
Diyorsunuz ki, biraz yemeye içmeye dikkat etseniz… Boğazınızdan girenlere azıcık dur derseniz bu sıkıntılardan eser kalmaz! Hemen itiraz ediyor:
“E ben zaten yememeyi başarabilsem bu olmaz ki” diyor.
Yani demek istiyor ki, hem yiyip içip keyfime bakayım ama hasta da olmayayım. Hasta olmuşsam da ben hiçbir sıkıntı çekmeden bu hastalıktan kurtulayım… Sen gel beni tedavi et!
-Seni nasıl tedavi edeyim?
-Sen bir çare bul. Ben rahatımdan, hazlarımdan vazgeçmem, alışkanlıklarımı bırakmam, rahatımı bozamam. Sen sihir mi yapıyorsun, büyü mü yapıyorsun, her şeyi bir anda yok edecek bir hap mı buluyorsun, yap et bir şeyler…
Vay Hain Yahudiler!
Bu tavır, tam da Hz. Musa’ya “Sen ve Rabbin gidin savaşın, biz burada oturup bekleyeceğiz” (Maide, 20-26) diyen kavmin halidir. Eleştiriye gelince “Vay hain Yahudiler, ne kadar da küstahlar!” deriz ama kendimizin de onlar gibi yaptığını aklımıza getirmeyiz.
İşte terör! 30 yıldır devam ediyor.
Diyorsunuz ki şöyle şöyle tedbir alınmalı. Hemen ayağa kalkıyorlar ve “Ne yani, eşkıya için sürek avı mı başlatalım?” veya “Vay sen sivilleri birbirine düşürmek istiyor!?” diye feryat ediyorlar
Hayır! ‘Senin gibi niyeti kötü’ olanlar dışında kimse o sözlerden bu söylediklerini çıkarmaz. Çünküsen de biliyorsun ki, “o gavurcukların hakkından ancak böyle gelinir!”, bu da işine gelmiyor. Arı kovanlarına musallat olmuş ayıyı mahallelinin el birliğiyle yok etmenin ne mahzuru var?
Bediuzzaman Kürtleri Kışkırttı mı?
Bediuzzaman, Munazarat'ın başında, Osmanlı’nın imkânlarından, medeniyetten, meşrutiyetten ve insanlıktan nasiplerini isteyen Kürtlere bir misal getiriyor.
Diyor ki, eğer böyle bir şey istiyorsanız, siz önce size düşeni yapın! Herkes kendi davarına sahip çıksın. Siz bugün koyunlarınızı bir adamın (çobanın= Halifenin) insafına ve himmetine bırakmışsınız. Böyle devam ederseniz, bin yıl da geçse bu meskenetten ve vahşetten kurtulamazsınız.
Şu sözlere zahiri bir nazarla bakarsanız, diyeceksiniz ki “Bediuzzaman, Kürtleri Padişaha karşı kışkırtıyor!”
Oysa o insanları uyandırıyor, “kalkın, bu halden kurtulmak için siz de bir şey yapın” diyor. “Eğer refah, huzur ve başarış istiyorsanız, sizin de elinizi taşın altına koymanız gerekir. Her şeyi hükümetten beklemek dilenciliktir” diyor.
Çünkü bir toplum, hayatını “re’yi vahid”e (hep kendi dediğinin olmasını isteyen birine) teslim ederse başı dertten kurtulmaz.
Ben de terör konusunda benzer şeyler yazınca, “sivilleri mi kışkırtıyorsun” diyorlar.
Hayır efendim! Ben bağa bahçeye musallat olmuş ‘ayı’nın el birliği ile yok edilmesi gerektiğini söylüyorum. Eğer sen ayının tarafında değilsen sözümü yanlış anlamazsın! Davara musallat olan ayıyı öldürmek isterken, mahallenin çocuklarını ve kadınlarını da yardıma çağırmanın ne mahzur var?
Hangi ehl-i vicdan Müslüman Kürt halkı ile Yezidiliği şiar edinmiş eşkıyayı bir sayar? Bugüne kadar hangi ifademde, dinde gayûr, İslam ve istikametinde samimi Kürt halkını, ipi başkasının elinde olan PKK ile aynı tuttuğumu gördünüz ki, PKK’ya karşı tedbir almayı, sivilleri Kürtlere karşı tahrik şeklinde anlıyorsunuz? Sizin batınınız da zahiriniz gibi müfsit olmuş!
Ey Kürtler ve Türkler Dikkat Edin!
Ey Türkler dikkat edin. Hadiseler sizi aldatmasın. Kürt olmadan manevi ve maddi kuvvetini kaybedersin.
Ey Kürtler dikkat edin, hakiki Türk asla sizin düşmanınız değildir. Siz ezelde İslam için bir bütünün iki parçası olasınız diye var edildiniz. İsminize bakın: TÜRK / KÜRT! Adeta her biriniz, diğerinin aynadaki görüntüsüsünüz. Birinizin canı yansa öteki helak olacak ve oluyor.
Şimdi hep birlikte o oyunun farkına varmışken; içimizdeki bozguncular ayan beyan ortaya çıkmışken, yeniden birlik ve beraberlik içinde istikbale uçma imkânı doğmuşken, birileri şu PKK belasını başımıza sardı ki o istikbale varamayalım! Vallahi birliktelikle ulaşacağımız o istikbal, asr-ı saadet kadar kıymetli ve muhteşemdir. Ama biliyorsunuz ki hayrın manileri de çoktur. Bu tuzağın ilk manisi, devletin ırkçılığı idi ki şu hükümet sayesinde ondan kurtulmaya başladık.
Şimdi ise cehaletimizden yararlanarak ayrılık nifakını kullanmak istiyorlar. Ey Müslüman Kürt kardeş, vallahi PKK senin selametin için çalışmıyor! Yaptıklarının bazı neticeleri işine geliyor olabilir ama uzun vadede senin hayrına değil
Batını tefessüh etmiş, zahiri güya dindar bir takım aklı evveller çıkıp beni ‘tahrikçilikle’ suçluyor.
Gelip şehirlerin içinde çoluk çocuğu katletmek, hayatı zindan etmek, içine çivi eklenmiş bombalarla masumları insafsızca öldürmek (Siyonist katiller de Filistinli masumları bu yöntemle katlediyor. Antepte patlayan bomba, nasıl da asıl katili gösteriyor) tahrikçilik değil, Meclis çatısı altında yemin itmiş bir kısım vekillerin gidip şu canilerle kamera önünde sarmaş dolaş olmaları tahrik değil, Mecliste elini kürsüye vurarak “pkk’ya zarar verirseniz kubbeyi başınıza yıkarız’’ demek tahrik değil. Ama gün ortasında gelip kovanlara saldıran “ayıyı el birliği ile öldürelim!” demek ‘tahrik’ oluyor.
Siz ayıdan yana mısınız, mahalleliden yana mı? Kusura bakmayın! Hiçbir millet ve hiçbir devlet kuzularını, sırtlanların insafına bırakmaz.
Evet Tarih Böyle Yazılıyor
İşte tarih böyle yazılıyor. Zaten de ilerde böyle yazacak. Ve tabii ülkeler de böyle yıkılıyor. Ama biz bekliyoruz Musa ile Rabbi gidip savaşacaklar ve o toprakları bize sunacaklar!
……..
Kendisine düşeni yapmayıp işlerin düzeltilmesini Allah’a ve Musa’ya havale eden ‘Beni israil’e Cenab-ı Hak Musa’nın diliyle ne buyurmuştu biliyor musunuz? İşte o ayet:
"Orası artık onlara kırk yıl haram kılınmıştır. Yeryüzünde sersem sersem dolaşsınlar bakalım. Sen de nefislerinin rahatına düşmüş ‘fasık kavim’ için üzülme!” (Maide, 26)
Ayetin emri açık!
Evet, Hz. Musa değilim ama ben de üzülmemeye karar verdim!
mabulut@gmail.com
-
Rıza Üsküdar 13 yıl önce Şikayet Etgün doğmadan…. mehmet ali bey, rahmetli babam “gün doğmadan neler doğar” derdi, belki gün doğmadan göçmüşse de dünyadan, söylediği sözün hikmeti evrenseldir, tarih pek çok kez kaydetmiştir örneklerini. sezai karakoç, şiirlerini “gün doğmadan” başlıklı kitabında toplamıştır. ilk baskısını da 2000 yılında yapar. tüm şiirlerini 2000 yılında bir kitapta toplaması, bu tarihte günün doğmaya başladığının işaretidir. tarihi dönüşümler, ya da günün doğuşu çetin ve çetrefillidir. çünkü doğum sancılıdır, doğan da ağlayarak doğar zaten. ama müslümanlar, sabah ezanında “namaz uykudan hayırlıdır” uyarısının gerçek nedenini henüz anlayabilmiş değillerdir. bunu anlamayanlar, günde 24 saat namaz da kılsınlar uykudadırlar. müslümanlar, her şey gibi namazı da mikro düzeye indirgemişlerdir, şu an yaşadıklarımız namazı makro düzeyde kılmayışımızdandır. sabah ezanındaki uyarı, gerçekte bunadır.Beğen Toplam 6 beğeni
-
Üsame-i kurdi 13 yıl önce Şikayet Ethangi ehl-i vicdan müslüman kürt halkı ile yezidiliği şiar edinmiş eşkıyayı bir sayar? . sayıyorlar kardeşim sayıyorlar.bu sitede bile örümcek gibi zehirini dökenler çoktur.Beğen Toplam 6 beğeni
-
Kemal Ateş 13 yıl önce Şikayet Ethasan seyre'nin yorumuna katılıyorum. pkk bizim için aynı zamanda nimettir. bu sayede nato yüzünden sadece batı dünyası sscb den ilk darbeyi yemesin bir kaç gün sscb yi oyalasın ondan sonra helak olsun diye dandik ötesi dizayn edilen olan ordumuz. pkk ile mücadele sayesinde sürekli idman altında tutularak modernize edildi. şu anda türk ordusu dünyanın en deneyimli ve vurucu gücüdür. karşısına çıkacak herhangi bir düzenli ordunun hiç bir şansı yoktur. düşünsenize helikopter pilotlarının hemde gerilla tarzı savaş gibi en zorlu savaş tecrübesi ile donanmış olduğu, kara gücünün gerilla tarzı savaşta uzman olduğu, hava kuvvetlerinin it dalaşları ile uzmanlaştığı, deniz kuvvetlerinin egede piştiği bir ordunun karşısına kim çıkabilir.Beğen Toplam 4 beğeni
-
zehra yavuz 13 yıl önce Şikayet Etgüneydogu halki pkk'dan kurtulsa bile...( bu cok cok cok zor iste, tehdit ediliyorlarmis). pkk yine daglarda askeri hedef almaya devam edermis...bunu sedat laciner miydi yoksa diger uzmanlardan miydi, birisi yazdi gecenlerde. türkiye devletinin-hükümetinin, pkk'yi destekleyen kurum-kurulus-devletlerle masaya oturup, al gülüm, ver gülüm anlasmalari yapmalari lazimmis. yoksa bu terör hep devam edermis.Beğen Toplam 6 beğeni
-
zehra yavuz 13 yıl önce Şikayet Etsamanyolu'da birkac dizi varmis, dogudaki durumlari detayli anlatiyormus,cözümü olmayan sey su imis. cözümü olmayan sey su imis: doguda hemen hemen her aile pkk tarafindan tehdit ediliyormus. eger pkk'ya destek olmazlarsa, eger pkk'ya karsi bir sey yaparlarsa, evleri, mahsülleri, cocuklari, akrabalari, kendi canlari zarar görüyormus. düsünüyorum: ben doguda bir kürt ailesi olsaydim, herhalde ben de cocuklarimi düsünüp, pkk'ya destek olurdum?! büyük konusmayayim ama, baska care yok ki? devlet her metrekarede, her an 24 saat bulunamaz-koruyamaz ki?Beğen Toplam 8 beğeni