Kim ya da hangi merkezler düğmeye bastılar ki, devletin diyaloga bile girdiği PKK, bir anda kentleri de hedef alan saldırılara girişti? Öcalan'ı kimler devre dışı bıraktırdı? Selahattin Demirtaş'ın "Brüksel-Washington-Moskova" arasında gidip gelmeleri, iç dinamikleri dengelemek amacıyla dış dinamikleri devreye sokma girişimleri miydi? 

Yerli malı mı? 
Şu anda Pensilvanya merkezli ve önde gelenlerinin çeşitli dış ülkelere kaçtıkları "Gülen Örgütü"nün, yerli malı bir hayır kurumu olduğunu düşünen safdiller hâlâ var mıdır acaba? Erdoğan'ın ameliyata girmesini kollayıp 7 Şubat 2012'de Oslo Görüşmeleri'ni vesile ederek MİT Müsteşarı'nı tutuklamaya kalkan Fethullahçılar, gerçekten "Yerli malı" bir post-modern darbenin planlayıcıları mıydılar?
Ya da Başbakan Erdoğan'ın 2012 haziranında "Hasret bitsin, artık ülkene dön" diye stadyumdan çağrı yaptığı Fethullah Gülen "Ülkemde olan o şeylere zarar vermemek için burada kalacak, yaşayacağım" cevabını verirken, gelecekte seslendireceği beddualara zarar vermemeyi mi hesap ediyordu? 

Taksim mi Tahrir mi? 
Acaba Türkiye'nin özellikle Ortadoğu'ya ilişkin olarak izlediği aktif dış siyaset, bazı merkezlerde "Bunları içe döndürmenin ve problemler üretmenin zamanı geldi"düşüncesine mi yönlendirdi? Taksim Meydanı'nı Tahrir Meydanı'na ve Türkiye'yi Mısır'a dönüştürmeyi amaçlayan "Gezi Kalkışması"nın dış medyada inanılmaz ölçüde yansıtılması, bu medyanın konu sıkıntısı çekmesinden mi kaynaklanıyordu? 

Yazının tamamı için tıklayın