'Rötarlı darbe' gibi 'Post-modern darbe' de olabilir
Size yeni bir tartışma konusu sunmak istiyorum bugün.
Bu konu şöyle:
- 12 Eylül bir askeri müdahale miydi, yoksa devlet işlerindeki doğal bir gelişme miydi?
Bu tartışma konusunun dolaylı üreticisi Sayın Süleyman Demirel'dir.
Benim 28 Şubat'ı "Muhtıra" ile başlayan bir post-modern askeri darbe süreci biçiminde değerlendirmem üzerine, Demirel NTV Ankara temsilcisi Murat Akgün'e özetle şöyle demiş.
- 28 Şubat süreci neydi? 'Postmodern darbeydi...', bu nedir, onun üzerinde duralım...
Sayın Barlas'ın söylediği gibi bir muhtıra yoktur ortada. Olay, Anayasa'nın 118. maddesine göre kurulan MGK'nın, Şubat 1997 toplantısında alınmış kararları söz konusu ederek yapılan tartışmalardır. Kararları alan kurul anayasal bir kuruldur. Kararların altında bütün üyelerin imzası vardır. Bunlar kimdir; Cumhurbaşkanı, Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanları, başbakan ve yardımcıları, kurula üye olan bakanlar.
- Bakın darbe şöyle olur: Birtakım kurumları götürür; evvela hükümeti götürür. Hükümet 28 Şubat'ta duruyor, sonrasında da duruyor; ve hükümet 118 gün sonra duruyor. Eğer bu darbeyse hükümet meselesi 118 gün sonra çıkmaz. Meclis ve bütün kurumlar yerinde duruyor. Kimseye bir şey denmemiş ve kimseye dokunulmamış...
Rötarlı darbe
- "Neyin darbesi bu" diye soruyorum. Anayasal kurul görevini yapmış, siz bunu darbe sayıyor, vatandaşın kafasına sokmaya çalışıyorsunuz. Eğitimi 8 seneye çıkaran karar da buradadır... Bunlar, Türkiye Cumhuriyeti kanunlarının gereklerini ortaya koyan kararlardır.
İkinci kısım ise, 'hükümet değişmiştir', ne zaman değişti? 18 Haziran 1997'de hükümet başkanı bana istifasını getirmiştir. Mart, Nisan, Mayıs aradan geçmiştir. Böyle rötarlı darbe olur mu?
Sayın Demirel'in "Hükümet üç ay sonra değişti, böyle rötarlı darbe olur mu" vurgusu üzerine, sayın Kenan Evren'in "Anılar"ının 1'inci cildinin 331'inci sayfasından başlayarak "12 Eylül"e uzanan dönemin öyküsünü okumaya başladım.
27 Aralık 1979 günü Genelkurmay Başkanı Evren ve kuvvet komutanları dönemin Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk'e bir "Uyarı Mektubu" veriyorlar ve "İç Hizmet Yasası" nın Silahlı Kuvvetler'e yüklediği görev ve sorumlulukları hatırlatıyorlar.
Cumhurbaşkanı "Toplumun moralini bozmayalım, bu mektubun açıklanmasını yılbaşı ertesine bırakalım" diyor. Ocak ayının ilk günü Evren ve komutanlar Çankaya'ya çıkıp bir uyarı mektubu daha veriyorlar.
Korutürk "Aman darbe falan yapmayın" diye rica edip, 2 Ocak 1980'de Başbakan Demirel'e ve ana muhalefet lideri Ecevit'e bu uyarı mektuplarını aktarıyor.
Ecevit "Bu hükümet 51'inci gününde askerden uyarı aldı" derken Demirel de "35 günde ne yapılabilirse azamisini yaptık" diye demeçler veriyorlar.
Bayrak Harekâtı
Yazının devamına bu linkten ulaşabilirsiniz
-
veruyamdanuyandimgozlerimla 16 yıl önce Şikayet EtİMERİKA. Mehmet Barlas, yalnızca demokrat bir isim. Ayrıca, konjüktür sizi bugün Amerika ile aynı kelimelere götürür, yarın başkasını. Baki kalan milli kültürdür. Milli kültür de aptal değildir. Herşeyde, her zaman muhalefet etmek değildir onun işi. Zemini ve siperini değiştirmek zorunda kalabilen bir şey.Beğen
-
M.Borahan Bilen 16 yıl önce Şikayet EtABDve siz. Sayın Barlas sizi tv dende takip ediyorum .Yorumlarınız ABD zihniyeti ve çıkarlarıyla öyle örtüşüyor ki hayret ediyorum.Bunun yanısıra iktidarlarla da hiç çatışmıyorsunuz.gerçekten merak ediyorum yarın DSP iktidara gelse acaba yorumlarınız aynı yerde kalır mı?ozamanda sırf sosyalist düşünceden Ilımlı islam çizgisine geçtiğiniz gibi yeniden bir değişim olabilir mi?Ya da bir darbe yaşanırsa o zaman militarist mi olacaksınız? Işiniz çok zor ; insanın cebinde her saça göre tarak olması inanılmaz bir özellik.Beğen