Mehmet Fatih ÖZTARSU
Mehmet Fatih ÖZTARSU
TÜM YAZILARI

İran’ın Dağlık Karabağ Sorunu’na yaklaşımları

GİRİŞ 05.09.2009 GÜNCELLEME 05.09.2009 YAZARLAR

Sovyetler Birliği’nin dağılması ile birlikte Kafkasya’da değişen dengeler bölge devletlerinin dış politik önceliklerinin de değişiminde büyük etkiye sahip olmuştur. Bölge devletlerinin sahip olduğu etnik ve jeopolitik özellikler yeni bir siyasi zeminin oluşmasını zorunlu kılmıştır.

Bağımsızlığına kavuşan yeni devletlerin birbirleri arasında çıkan sorunları incelerken de komşu devletlerin dış politika açılımlarındaki değişimleri görmemiz mümkün olmuştur. Bölgenin çözülemeyen sorunlarından olan Dağlık Karabağ ile ilgili olarak komşu devletler ve uluslararası örgütlerin açılımları gerçekleşen değişimlerin hangi sonuçları doğurduğunu gözler önüne sermiştir.

Bölgede önemli konuma sahip olan ülkelerden İran’ın Kafkasya’da gerçekleşen olaylara yaklaşımları İslami devrim prensiplerine ters düşecek şekilde gerçekleşmiştir. İran için Sovyetler Birliği’nin dağılışı ile Rusya’nın eski gücünü kaybetmesi ve komünizm tehlikesinin ortadan kalkması yeni tehlikelerin ortaya çıkmasına sebep olmuştur.

Tarih boyunca her türlü fikri akımın Kafkasya yoluyla İran’a sirayet etmesi, yeni siyasi ortamda da etnik milliyetçi tehlikenin yayılmasına yol açmıştır.  Bu tehlikeyi göz ardı edememenin sebebi de İran’ın komşu devletlerle olan sınırlarının farklı etnik kökenler tarafından çevrelenmesidir ve bugün Kafkasya sınırlarında sayısı 30 milyona varan Azerbaycan Türkü yaşamaktadır.

Bölgede Batı merkezli yapıların etkinlik göstermesinden endişe duyan İran bu konuda Rusya ile ortak açılımlarda bulunmakta, dolayısıyla Kafkasya’nın en önemli çatışma meselesi Dağlık Karabağ ile ilgili olarak da milli güvenlik tehlikesi olarak nitelendirdiği meselelerden dolayı Ermenistan yanlısı tutum sergilemektedir.

Azerbaycan ve Türkiye ile olan sınırlarının kapalı olmasından dolayı Ermenistan, bölgedeki konumundan dolayı ulaşım ihtiyacını İran üzerinden rahatlıkla karşılayabilmektedir. Tüm politikalarında olduğu gibi dış politikasında da İslami devrim çizgisini önemseyen İran’ın Dağlık Karabağ meselesine yaklaşımı, umulduğu gibi Müslüman Azerbaycan’dan yana olmamıştır.

Özellikle Güney Azerbaycan meselesinden dolayı Ermenistan’a yakınlık gösteren İran’ın, büyük devletler ittifakının değişkenliğinden dolayı da bu durumu sürdürdüğü söylenebilir. Dağlık Karabağ sorununun başlangıcından itibaren ülkelerin toprak bütünlüğüne saygı duyduğunu belirten İran’ın, prensip olarak bu söylemde bulunup sık sık arabuluculuk faaliyetlerine girişmesi, bölgedeki dengeleri Ermenistan yoluyla kendi lehine çevirme ya da oluşabilecek muhtemel zararları en aza indirme isteği yönünde izlediği politikalardır.

Bu konuda ilk olarak 1992 yılında İran Dışişleri Bakanı Bakü’de, Azerbaycan yetkililerine arabulucu olabileceklerini belirtmiştir.  Bunu takiben, taraflar 15 Mart 1992’de ateşkes imzalamışlardır. İran Dışişleri Bakan Yardımcısı Mahmut Vaezi’nin, ateşkesin ayrıntıları ve savaş esirlerinin mübadele mevzusunu görüşmek üzere Bakü ve Erivan’da temaslarda bulunmasının akabinde Şuşa’nın ve kısa bir süre sonra da Laçin’in işgal edilmesi, İran’ın arabuluculuk girişimlerini boşa çıkarmıştır. 

 Bölgede bir Rusya ağırlığını hisseden İran, Dağlık Karabağ konusunda da Rusya etkisinde bir yol izlemeye başlamıştır. Bu da Ermenistan’la daha yakın ilişkilerin doğmasına sebep olmuştur. Ayrıca Azerbaycan’ın Türkiye-İsrail stratejik ittifakına olan yakınlığı, İran’ın Erivan-Atina-Moskova ittifakına dahil olmasıyla sonuçlanmıştır.  11 Eylül sonrasında bu ittifakın etkinliğini kaybetmesiyle İran, Türkiye ve Azerbaycan’la olan ilişkilerini kuvvetlendirme yoluna gitmiş, Ermenistan’ın Dağlık Karabağ işgalini zaman zaman kınamıştır.

 Dağlık Karabağ meselesinin tanımında dini veya etnik bir terim kullanmayan İran’ın, meseleyle ilgili değişken tutumu farklı noktalarla açıklanabilir. Bunlar :

- Sorunun çözümü ile Güney Azerbaycan’daki Türk topluluğunun, Kuzey Azerbaycan’a bağlanma tehlikesi İran milli güvenliğinin en önemli endişelerindendir,
-   İran’a göre; Ermenistan, Batı’ya karşı Rusya safında desteklenmesi gereken bir ülkedir,
- Türkiye’nin Kafkasya’daki etkinliği ancak Ermenistan’la yaşanan sorunlar yoluyla azaltılabilir,
-   İran, Batı’daki Ermeni diasporası yoluyla kendine de bazı kapılar açabilir.

Ermenistan’ı bölge dengelerini değiştirme aracı olarak gören ve bu yönde açılımlarda bulunan İran’ın Dağlık Karabağ meselesindeki tutumları Azerbaycan yönetimini şüphelendirmeye devam etmektedir. İran’ın sorun ile ilgili tutumlarında kuzeydeki 8 milyon nüfuslu Azerbaycan Cumhuriyeti’nin varlığı, İran için göz önünde bulundurulması gereken ilk gerçektir.

Güney Azerbaycan’da yani İran’ın Kafkasya’ya olan sınırını teşkil eden kuzeybatı İran’da yaşayan 30 milyon Azerbaycan Türk’ünün varlığı, Dağlık Karabağ meselesinde İran’ın ihtiyatlı olmasını gerektirmiştir. Güney Azerbaycan halkı için mezhep birliği vurgusunda bulunan İran, kültürel bağları güçlendirecek açılımlarda bulunmaktadır.

Bölgede gerçekleşen çatışmaların kendi topraklarına sirayet etmesi İran için istenmeyen bir durumdur. Bu yüzden bölge ile ilgili etnik terimleri kullanmaktan kaçınan İran’ın Ermenistan’a olan eğilimi çok tartışılmıştır.

Bir diğer husus ise, bölgede oluşan Batı etkisine karşın İran’ın Rusya ile beraber hareket edebileceği bir meselenin var olması gerekliliğidir. Ermenistan yanlısı tutumu ile İran’ın Rusya safında hareket etmesi bölgede ayrı bir güç dengesinin oluştuğu görünümünü vermekle beraber, milli güvenlik endişelerinde İran’ın daha rahat olmasını sağlamaktadır.

Ermenistan eğilimli yaklaşımları ile bir Batı ülkesi olan Türkiye’nin Batı menşeli etkisinin oluşmasını ve bölgedeki Türk halkına olacak muhtemel etkisini engellemek isteyen İran, Dağlık Karabağ sorunu ile ilgili olarak daha etkin bir aktör olma hevesi taşımaktadır. Son dönemlerde arabuluculuk söylemlerini yineleyen İran, aynen Rusya’nın izlediği politikada olduğu gibi bu sorun vasıtasıyla varlığını hissettirmek istemektedir. 

Ermenistan’a vereceği desteklerle, Sovyetler Birliği’nin dağılışından sonra Batı için stratejik önemi azalan ve bazı iç ve dış meselelerden dolayı Batı ile sorunlu hale gelen İran, dünya genelinde etkili faaliyetlerde bulunan Ermeni diasporasının güçlü lobileri aracılığı ile imajını düzeltme isteğindedir.

Tüm bu hususlar İran’ın Dağlık Karabağ sorununa yaklaşımını belirleyen temel meseleler olma özelliğindedir. Güney Azerbaycan’daki Türk nüfusun etkisiyle de Ermenistan ağırlıklı politika izleyen İran’ın yine de kolektif barış açılımları konusunda komşu devlet olarak önemi bulunmaktadır. Bölgedeki mevcut sorunlar karşısında Batı karşıtı ve Rusya safında olma eğilimini devam ettirmeyecek olan İran’ın bir komşu devlet olarak sorunun çözümündeki etkisi önemlidir.

Bölgeye yönelik politikalarında belirlediği hususların şu ana dek İran’a ne kazandırdığı ise sorulması gereken başka bir meseledir. Buna ek olarak Rusya’nın devamlı surette nükleer konusunda İran’ı yalnız bırakması da yeni açılımların ne olacağı konusunda soru işaretleri oluşturmaktadır. Son dönemlerde sık sık vurguladığı arabuluculuk söylemleri İran’ın orta vadede konu ile ilgili olarak eskisine nazaran daha yumuşak ve uzlaştırıcı bir yol izleyeceği izlenimini vermektedir. Ayrıca uluslararası örgütler haricinde komşu devletlerin birbirleriyle olan tarihi ve çağdaş ortak paydalarından dolayı barış görüşmelerinin daha hızlı ilerlemesi mümkündür.

 

[1] Arif Keskin’in 09.07.2009 tarihinde TÜRKSAM’da gerçekleştirdiği “İran’ın İç Yapısı” adlı seminerde alınan notlardan biri de, İran’a tesir eden fikri akımların daima Kafkasya üzerinden İran’a ulaşması durumudur. Sovyetler döneminde de güçlü Rusya’nın sahip olduğu komünizm düşüncesinin ve diğer komşu devletlerin muhtemel etki politikalarının önüne geçmede bir dış politika hassasiyeti olarak “devrim ihracı” söylemini yayan İran’ın yeni zeminde yayılmasından endişe ettiği fikri akım Türk milliyetçiliğidir.

______________________ 

[1] Arif Keskin’in 09.07.2009 tarihinde TÜRKSAM’da gerçekleştirdiği “İran’ın İç Yapısı” adlı seminerde alınan notlardan biri de, İran’a tesir eden fikri akımların daima Kafkasya üzerinden İran’a ulaşması durumudur. Sovyetler döneminde de güçlü Rusya’nın sahip olduğu komünizm düşüncesinin ve diğer komşu devletlerin muhtemel etki politikalarının önüne geçmede bir dış politika hassasiyeti olarak “devrim ihracı” söylemini yayan İran’ın yeni zeminde yayılmasından endişe ettiği fikri akım Türk milliyetçiliğidir.

* Mehmet Fatih Öztarsu, “İran’ın Dağlık Karabağ Sorunu’na Yaklaşımları”, TÜRKSAM 

[1] Celil Yakupzade, “İran’ın Karabağ Sorununa ve Güney Kafkasya’da Kolektif Güvenlik Girişimlerine Yönelik Politikası”, Azerbaycan Milli Kütüphanesi, http://www.anl.az/el/q/qarabag_4/q-6.htm, Erişim Tarihi : 27.07.2008.

[1] Yakupzade,  İran’ın Karabağ Sorununa…

[1] Yakupzade, İran’ın Karabağ Sorununa…
 [1] Arif Keskin, “İran ve Karabağ Sorunu”,Günaskam, http://www.gunaskam.com/tr/index.php?option=com_content&task=view&id=187&Itemid=1, Erişim Tarihi : 27.07.2008.

[1] Mehrnews, 14.04.2009, http://www.mehrnews.com/tr/NewsDetail.aspx?NewsID=860205 , Erişim Tarihi : 06.08.2009.

YORUMLAR 19 TÜMÜ
  • darbeleredurde 16 yıl önce Şikayet Et
    kimsenin katline onayımız yok. bir avuç ermeni karşısında aciz kalanlarda sizce bir eksiklik yokmu?beğenmediğiniz iran yıllardır dünya ülkelerinin hedefinde ama pes etmedi.ırak üzerinden süper güç destekli saldırılara karşı yılmadan direndiler.türkiye dahil iran aleyhine neler yapmadı ?hamaset yapmak yerine adam gibi savaşacaksın.minarecibaşı konunun pkk ile herhangi bir ilgisinide kuramadım ..
    Cevapla
  • mehmet tokat 16 yıl önce Şikayet Et
    iran, azerbaycan, türkiye ve ermenistan birleşiyor. bunun arkasından tüm türk devletleri sonra da tüm islam devletleri türk bayrağı altında birleşecek. peygamberimizin hadisi var. kırmızı bayraklar açıldığında diyor peygamberimiz. türk bayrağını söylüyor işaret ediyor sav. güzel günler, peygamber sav.in dediği gibi çok yakın. Allaha şükürler olsun.
    Cevapla
  • Süleyman Saki 16 yıl önce Şikayet Et
    irana da güven olmaz. ne irana ne yunana ne ermeniye asla güven olmaz.hepsinin değişik beklentileri ve yürüyüşleri var.
    Cevapla
  • ali ballıca 16 yıl önce Şikayet Et
    bence iran haklı... politikası doğru.. sebebine gelince.azarbaycan ilk bağımsızlığına kavuşunca ebulfez elçibeyin ilk sözleri iranın kuzeyi bizimdir. 25 milyon azeri var orda onlarla birleşeceğiz. bunu diyen 7-8 milyonluk azarbaycan cumhurbaşkanı.Tarihi osamalıdanda eski olan iran topraklarını bölme girişimi diyebiliriz. bunu duyan iran azerbaycana destek veririmi.verirse besla kargayı oysun gözünü misali olur malesef. toprak bütünlüğü bizim ülkede de olduğu gibi herşeyden üstün ve ötedir.bukadar basit
    Cevapla
  • İsmail ÖBEK 16 yıl önce Şikayet Et
    sözde müslümanlar. bazı müslüman gecinenler yol ayrımı cıkınca içlerindeki zehri kusmakta bir an dahi tereddüt etmemekteler,abd dnyada herkesi istismar etmistir azeri halkınıda devletn basında bir kac satılmıs vardiye içimizdeki sapık mollacılar malesef iranın masum azeri halkının hunharca katlini helal görebilecek kadar pkk ruhlular işte şii müslümanlıgı anlayısı yazık gercekten cok yazık,
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle