Mehmet Fatih ÖZTARSU
Mehmet Fatih ÖZTARSU
TÜM YAZILARI

Yeni yıl Karabağ’a ne getirecek?

GİRİŞ 23.12.2009 GÜNCELLEME 23.12.2009 YAZARLAR

Geçtiğimiz gün Bakü Qafqaz Üniversitesi’nde Azerbaycan eski Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev’in danışmanı,  Sovyetler Birliği ve Azerbaycan siyasetinin duayeni Vefa Guluzade’nin 69. yaş gününe yönelik yapılan etkileyici programda Guluzade’nin iç ve dış politika ile ilgili yaptığı tahliller, bugün içinde bulunduğumuz durumu bir kez daha gözden geçirmemiz gerektiğini göstermektedir.

Özellikle Dağlık Karabağ mevzusunun son yıllarda daha da karmaşık hal almasından dolayı konuyla ilgili yeni çözümlerin üretilmesi gerektiğini belirten Guluzade, Azerbaycan’ın Türkiye ile daima birlikte hareket etmesi gerektiğini de vurguladı.

 

2009’un son günlerini yaşadığımız bu zaman diliminde, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından bugüne dek bir türlü çözüme kavuşamayan ve dış müdahalenin Kafkasya üzerindeki etkisinin artmasına neden olan Dağlık Karabağ Sorunu ile ilgili olarak 2000’li yıllarda hangi faaliyetlerin gerçekleştirildiğine bakalım. Acaba bundan sonra Vefa Guluzade’nin belirttiği “yeni yaklaşımlar” konusunda bir ilerleme sağlanabilecek mi?

 

ABD, Rusya ve Fransa Üçgeninde Barış Görüşmeleri           

2001 Nisan ayında Minsk Grubu Eşbaşkanı ABD, taraf ülkelere Florida’nın Key West beldesinde sorunların çözümü için görüşme yapılmasını teklif etmiş ve Azerbaycan Devlet Başkanı Haydar Aliyev ve Ermenistan Devlet Başkanı Robert Koçaryan’ın bir araya gelmesiyle bu görüşme gerçekleşmiştir.

Ermenistan’ın, ABD tarafından işin rahat sonuçlandırılması yönünde az da olsa baskıya tabi tutulduğu görüşmede yeni barış görüşmelerinin yapılması konusunda da mutakabata varılarak görüşme sona ermiştir. Bu girişim, Batı tarafından olumlu karşılanmış ve taraf ülkeler son gelişmelerden duydukları memnuniyeti dile getirmişlerdir.[1]

 Aynı dönemlerde bir diğer eşbaşkan Fransa’nın, girişimleri sonuçsuz kalsa da Rusya ve ABD açılımlarına alternatif olma görünümü ortaya çıkmıştır. Devlet başkanlarının Fransa tarafından buluşturulması ve yeni gündem maddeleri oluşturulması, sorun ile ilgili olarak genelde yumuşama tavırları doğurmuştur.

Ermeni lobisinin en etkili olduğu ülkelerden Fransa’nın bu açılımlardaki tutumu genellikle Ermenistan’dan yana olmuş, Azerbaycan ise, yapılan görüşmelerden sonra hiçbir çabanın sonuç vermeyeceği kanaatine varmıştır. 1997 yılında Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac’ın çabalarıyla Ermenistan, daha sonra reddedeceği konularla ilgili olarak ikna edilmiştir. Ancak Ermenistan’daki iktidar ve muhalefet gruplarının zıtlaşması, bu konudaki girişimleri sonuçsuz bırakmıştır.

2001 yılında Avrupa Konseyi üyeliğine alınan Azerbaycan ve Ermenistan’ı yeniden bir araya getiren Fransa, burada yapılan görüşmelerin olumlu olduğunu belirtmiştir. İki ülke liderleri Mart 2001’de ikili ve üçlü görüşmeler yapmış, Fransa ve Ermenistan bu görüşmelerden sonra barışın kesin olarak sağlanacağını belirtmişlerdir. Ancak Fransa’da ağırlık gösteren Ermeni lobisinin bu söylemlerini yalanlayan Azerbaycan, barış ile ilgili yeni planlar beklediğini belirtmiştir.[2]  

2002 yılında Grup Eşbaşkanları Bakü’ye yaptıkları ziyarette meselenin barışçıl yollarla çözümünün gerekliliği üzerinde durmuşlardır.[3] Aynı görüşmede Azerbaycan Devlet Başkanı Haydar Aliyev, sorunun çözümü konusunda uluslararası kuruluşların çok pasif kaldıklarını ve Azerbaycan kamuoyunda sorunun bu kuruluşlar yardımıyla barışçıl yollardan çözüleceğine dair inancın azaldığını vurgulamıştır.[4]  

2003 yılında ise, hem Ermenistan’da hem de Azerbaycan’da gerçekleşen seçimlerden dolayı Dağlık Karabağ meselesi kısa süreliğine askıya alınmıştır.[5] Azerbaycan seçimlerinin akabinde Grup Eşbaşkanlarını kabuleden Azerbaycan Savunma Bakanı Sefer Abiyev, BM’nin Ermenistan’ın işgalleriyle ilgili aldığı kararların uygulanmaması halinde herhangi bir çözüm beklemenin anlamsız olacağını ifade etmiştir.[6] 

2004 yılında Bulgaristan’da gerçekleştirilen AGİT Bakanlar Konseyi toplantısında söz alan Ermenistan Dışişleri Bakanı Vartan Oskanyan, Azerbaycan ile Dağlık Karabağ arasındaki sorunun Ermenistan’ın barışçıl vizyonu ile çözüleceğini belirtmiş ve Azerbaycan’ın saldırgan tutumlarından vazgeçmesi gerektiğini söylemiştir.[7]

Azerbaycan’ı bölgede “işgalci” olarak nitelendiren Oskanyan; Ermenistan için, şimdiye kadar yapılan görüşmelerin hiçbir mana ifade etmediğini bu şekilde belirtmiştir. Son dönemlerde devam eden iyimser tavırlardan sonra Ermenistan’ın sert açılımları, Azerbaycan tarafından eleştirilmiş ve sorunun karşılıklı görüşmelerle hallolmayacağı yönündeki inanç kuvvetlenmiştir. Bunun akabinde 2005 yılında Londra’da gerçekleştirilen grup toplantısına katılan Azerbaycan ve Ermenistan Dışişleri bakanları çözüm konusunda faaliyet gösteren üyelerle ayrı görüşmeler düzenlemekle birlikte, birbirleriyle görüşmemişlerdir.[8] 

            2006 yılı, uluslararası kuruluşların düzenlediği toplantılarda taraf devletlerin bir araya getirilme çabalarıyla sürmüş ve grup eşbaşkanları sonraki sene için daha olumlu adımlar atılacağı konusunda fikir birliğine varmıştır.  Aynı yıl, Fransa’nın bir başka girişimi olan ve grup eşbaşkanlarının himayesinde Rambouillet Şatosu’nda gerçekleştirilen Bakü-Erivan zirvesi de tıpkı diğer buluşmalarda olduğu gibi barış temennileriyle sona ermiştir. Fransa’nın Ermenistan’dan yana olan yaklaşımlarını devam ettirdiği bu sürece bakıldığında, Azerbaycan, hiçbir şekilde tatmin edilmemiş taraf ve Fransa’nın da makul öneriler sunamamış bir eşbaşkanlık profili sergilediği gözlemlenmektedir. 

            2007 yılında Minsk Grubu’nun girişimleriyle Azerbaycan ve Ermenistan’ın üzerinde mutabık kaldığı Madrid Kriterleri kabul edilmiştir. Sonraki görüşmelerde temel alınacak bu bildirge Dağlık Karabağ sorununun çözümü için önem taşımaktadır. Madrid bildirisinde yer alan maddelere göre; 

-Dağlık Karabağ'ın çevresinde işgal edilen bölgeler boşaltılacak,

-Ermenistan ile Dağlık Karabağ'ın irtibatını sağlayan koridor açılacak,

-Bütün göçmenler topraklarına dönecek,

-Barış gücünün işlevini yerine getirecek uluslararası güvence sağlanacak,

-Dağlık Karabağ Ermenilerine gerekli güvence verilerek kendilerini idare etme hakları tanınacak,

-Dağlık Karabağ'ın hukuki statüsünün belirlenmesi için inisiyatif kullanılacaktır.[9] 

            2008 yılındaki çözüm çalışmalarına Bakü’de başlayan Minsk Grubu Eşbaşkanları, Azerbaycan ve Ermenistan devlet başkanlarının söylem yoluyla da olsa anlaşmaları gerektiği üzerinde durmuşlardır. Yıl sonunda Helsinki’de gerçekleştirilen AGİT Bakanlar Konseyi Toplantısı’nda da Minsk Grubu’nun önemli bir barış taslağı üzerinde çalışacağı belirtilmiştir.[10]

Bu yıl içerisindeki bir diğer önemli gelişme ise, Kasım 2008’de Rusya’nın girişimleriyle Rusya, Azerbaycan ve Ermenistan arasında imzalanan ve Madrid Kriterleri’ne uyulması ve taraf devletlerin barışı en kısa zamanda sağlaması yönünde vurgular içeren Moskova Bildirgesi imzalanmıştır.[11]Madrid Kriterleri’nde yer alan Azerbaycan aleyhindeki maddelerden dolayı Ermenistan yeni bildirgede önemli avantajlar elde etmiş gibi görünse bile, bu açılımdaki temel konunun Rusya’nın bölgedeki ve konu üzerindeki etkinliğinin tazelenmesi olduğu göz ardı edilmemelidir.

Bunun yanı sıra 1992 Prag görüşmelerinde, 1996 Lizbon Zirvesi’nde ve 2005 Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Genel Kurulu’nda alınan, “Karabağ’ın Azerbaycan toprağı olduğu ve Ermenistan’ın Azerbaycan topraklarını işgal ettiği”ne dair kararlar Azerbaycan’ın kullanabileceği en büyük kozlardır.[12] 2009 Mayıs ayında Minsk Grubu arabuluculuğu ile Azerbaycan ve Ermenistan Devlet Başkanları Prag’da görüşmüşlerdir.

Grup eşbaşkanı Matthew Bryza, görüşmenin oldukça olumlu geçtiğini ve tarafların temel ilkelerde anlaştıklarını vurgulamıştır. Ancak Azerbaycan ise, Ermenistan’ın bu görüşmede yapıcı tutum sergilemediğini belirterek, herhangi bir olumlu adım atılmadığını bildirmiştir.

 

Belirtelim ki 2009 yılında gerçekleştirilen görüşmeler, 2000’li yıllarda yapılan tüm görüşmelerin özeti niteliği taşımaktadır. Bir türlü çözülemeyen bu sorunun 2010’dan itibaren ne şekilde ele alınacağı ise merak konusudur. Umarız, 2020’lere geldiğimizde bugün için çözüme ulaşamayan bu sorunun 2010’lu yıllar kronolojisini çıkarmak zorunda kalmaz, azad Türk toprağında güzel buluşmalar gerçekleştiririz.

Mehmet Fatih ÖZTARSU / Haber7/Azerbaycan
mehmetfatihoztarsu@hotmail.com  




[1] Zaman Gazetesi, “Key West’te Neler Oldu?” Erhan Başyurt, 18.04.2001.

[2] Araz Aslanlı, “Tarihten Günümüze Karabağ Sorunu”, Avrasya Dosyası-Azerbaycan Özel, İlkbahar 2001, Cilt:7, Sayı: 1, s.405 Erişim Tarihi : 13 Temmuz 2009.

[3] BYEGM,  2002 Dış Basından Haber Başlıkları, http://www.byegm.gov.tr/YAYINLARIMIZ/disbasinbaslik/2002/09/30x09x02.HTM, Erişim Tarihi:16.07.2009

[4] Şenol Kantarcı, “Karabağ Sorunu Diplomasi ile Çözülemez: Askeri Müdahale Şart”, TÜRKSAM http://www.turksam.org/tr/a216.html , Erişim Tarihi : 09.07.2009.

[5] AGİT Yıllık Faaliyet Raporu , http://www.osce.org/documents/sg/2004/05/2677_en.pdf, s.17, Erişim Tarihi: 16.07.2009.

[6] Kantarcı, …Askeri Müdahale Şart

[7] AGIT internet sayfası, http://www.osce.org/documents/mcs/2004/12/3942_en.pdf, Erişim Tarihi : 16.07.2009.

[8] Voanews, 15.04.2005 http://www.voanews.com/turkish/archive/2005-04/2005-04-15-voa5.cfm?moddate=2005-04-15, Erişim Tarihi : 16.07.2009.

[9] Yenişafak Gazetesi, 13.07.2009, http://yenisafak.com.tr/Dunya/?t=13.07.2009&i=198222, Erişim Tarihi: 16.07.2009.

[10] Radikal Gazetesi, 6.12.2009, http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalHaberDetay&ArticleID=911628&Date=06.12.2008&CategoryID=100 , Erişim Tarihi : 16.07.2009.

[11] Cavid Veliev, Cumhuriyet Strateji, “Rusya Kafkasya’da Ön Aldı”, 10.11.2008.

[12] Şenol Kantarcı, “İran Krizi Sırasında Açılan “Karabağ Dosyası” ve Koçaryan’ın Paris’te Masadan Kaçışı”, TÜRKSAM, http://www.turksam.net/tr/a793.html?x_ID=793 , Erişim Tarihi : 15.07.2009.

YORUMLAR 1
  • alisever 15 yıl önce Şikayet Et
    karabağ mı akbağ mı. sayın yazar anladığım kadarıyla azerbyacanda yaşıyorsunuz yazınızın dipnotlarından anlaşılan çözümsüzlük taraftarlarına daha yakınsınız. eğer azerbaycan karabağı geri kayıtmat isteyerse savaşı göze alacak başka yolu yok. rusya ve ya abd istedikleri an karabağın bağımsızlığını tanıyabileler. bu tehlike var aliyev hanedanı boş boş karabağ siyaseti yapıyor. muhalfeti bastırmak için karabağı kullanıyor. aliyev karabağın çözümünü istemiyor ve ya istememesi için iktidara getirildi. o topraklrda rusya var ermeniyk
    Cevapla