Demokrasi için daha cesur adımlara ihtiyaç var
Bildiğiniz gibi hükümet, muhalefet partilerinin de desteğini alarak bir kanun değişikliği yaptı. Bu değişikliğe göre, siviller artık askerî mahkemelerde yargılanamayacak ve asker olmayan kişilerin askerlerle iştirak halinde işlediği suçlar da cumhuriyet savcılıkları tarafından soruşturulacak.
Bu, Avrupa Birliği uyum süreci için son derece önemli iki düzenlemeydi. Yapılan değişiklik, bugün Zaman'ın manşetinde de okuyacağınız gibi hem Türkiye'nin AB'ye ve Birleşmiş Milletler'e söz verdiği yasalar içinde yer alması bakımından önemliydi hem de Türkiye'nin çağdaş ülkeler standardında bir demokrasiye ulaşabilmesi için kritik bir yasa niteliğindeydi.
Türkiye'nin AB uyum süreci için çok önemli olan bu yasa değişikliği, günlerdir rejim değişikliği gibi tartışılıyor. Yanlış anlaşılmasın; bu yasa değişikliği Türkiye'nin Ortadoğu'ya uyumu için gerekli bir yasa maddesi değil, Avrupa Birliği'ne uyum için gerekli bir düzenleme.
Hani Türkiye Batılılaşmak istiyordu? Hani Türkiye'nin amacı muasır medeniyetler seviyesine çıkmaktı? Yıllarca rejim diye bizlere söylenen şey bu değil miydi? Üstelik daha iki yıl önce seçilmemesi için her şeyi yapanlar bugün yasayı veto etmesi için Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e yoğun bir baskı uyguluyor. Seçilmemesi için bu ülkenin başına 367 ucubesini çıkarıp olmadık Ali Cengiz oyunu oynayanlar, bütün umutlarını Abdullah Gül'e bağlamış durumda.
Diyorlar ki; Abdullah Gül yasanın birisini kabul etsin, diğerini Meclis'e geri göndersin. Bu konuda asker ve sivil hukukçular bir araya gelsin, uzlaşsınlar. Yani askerin oluru alınsın. Bütün çağdaş ülkelerde olduğu gibi Türkiye'de de yasaları Meclis yapar. Bunun gece yarısı çıkarılanları, gündüz yarısı çıkarılanları olmaz. Tartışılıp bir karara bağlanan yasa maddelerinin yeniden Meclis'e gönderilmesini kamu vicdanı kabul etmez. Üstelik bu, bir kısım çevrelerden tepki gelene kadar bütün muhalefet partilerinin de desteğini almış bir yasa.
Kamuoyunda şöyle bir şüphe var: "Askerin darbe yapmasına zemin hazırlamak için ülkede sürekli kargaşa çıkaran bir şebeke bulunuyor. Kargaşa çıkartarak anayasal düzeni değiştirmeye giden yollardaki eylemler aydınlatılamıyor, dolayısıyla da yargılanamıyor."
Türkiye'de hangi darbe teşebbüsü ve darbe yargılanmış ve cezalandırılmıştır? Bazı askerî personel tarafından işlendiği iddia edilen ve kamuoyuna mal olmuş hangi suç soruşturulmuş ve ceza verilmiştir?
Bugün klasik manada bir darbenin Honduras gibi bir üçüncü dünya ülkesinde olmasına bile bütün dünya tepki gösteriyor. Dolayısıyla Türkiye gibi bir ülkede bildiğimiz anlamda bir darbenin yapılması artık mümkün değil. Ortaya konulan çabalar, sadece siyasete şekil verilmesi, ülke yönetiminin istenildiği gibi yönlendirilmesi sonucunu doğurabiliyor.
Bu yasa bir tarafıyla Genelkurmay'ın da işlerini kolaylaştıracak, ordunun kamuoyu nezdindeki itibarının zedelenmesini de engelleyecek. Şimdiki Genelkurmay Başkanı'nın ve komuta kademesinin demokrasiye bağlı olması bir şey ifade etmiyor. Bir hukuk devletinde ülkenin yönetimi kişisel bağlılıklara, tercihlere ya da dünya görüşlerine bırakılamaz.
Kamu vicdanı olarak Cumhurbaşkanı'ndan, yasayı veto ederek gelişmenin önünü tıkamamasını istiyoruz. Ülkenin önünü açmasını bekliyoruz. Türkiye'nin demokratikleşmesi, çağdaş ülkeler standardına ulaşılabilmesi için daha cesaretli adımlara ihtiyaç var.
MEHMET KAMIŞ - ZAMAN
m.kamis@zaman.com.tr