Milliyet Gazetesi'nden Devrim Sevimay'ın sorularını cevaplayan oyun yazarı Serdar Doğan, kendisinin bizzat içinde olduğu ve kardeşini kaybettiği Madımak yangınını şöyle anlatıyor: "Şeytan Aziz, şerefsiz vali, Aziz Sivas sana mezar olacak... Hele o tekbir sesleri yok mu, inanılmazdı. SHP'de çaycısından Erdal İnönü'ye kadar herkesi aradık. Arif Sağ'ın elinde pek çok milletvekilinin numarası vardı. Hepsini arayıp yukarı bağlıyorduk. Sonuç, sıfır. Yangının başlamasına bir saat falan var. Birden bir rütbeli subay, yanında iki Çevik Kuvvet otele girdi. Elektrikler kesik. 'Biz buradan nasıl çıkacağız?' diye sorduk... Subay döndü ve aynen şu ifadeyi kullandı: "Nasıl girdiyseniz öyle çıkın, o... çocukları..."

Ama girdikleri gibi çıkamadılar. 2 Temmuz 1993 tarihinde Madımak Oteli'nde 12'si Sünni, 25'i Alevi 37 kişi, yakılan otelin dumanından boğularak can verdi.

2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas'ta gerçekten ne olduğunu anlamadan, anlamak istemeden, olayları tam olarak aydınlatmadan bir Madımak fenomeni oluşturmanın Türkiye'ye de, Alevilere de hiçbir faydası yoktur. Hatırlayın, Madımak cinayetinden iki gün sonra etrafta dindar bir Sünni köyü olarak bilinen Kemaliye'nin Başbağlar köyüne gece baskını yapılmış ve 33 masum katledilmişti.

Ben inanıyorum ki; bu iki katliamı organize edenler de aynı şebekenin elemanlarıydı. Bu öylesine basit, öylesine eski ve bir o kadar da etkili oyundur ki... 12 Eylül, bu oyun sayesinde kotarılmış, bu sayede binlerce insanın heder olmasına yol açan askerî darbeye haklı gerekçeler oluşturulmuştu. Önce bir Alevi topluluğu katlediliyor, sonra da Sünni topluluk...

Türkiye'de yıllardır Aleviler üzerinden bir oyun oynanır. Ve bu oyun sonucunda onlarca Alevi katledilir, mağdur edilir. Bu ülkenin karıştırılması için en bildik senaryodur Alevi-Sünni kavgası. Kargaşa çıkartmak isteyen, mutlaka Alevilerin üzerine saldırır. Sünniler arasında da Alevilerin intikam için silahlandığı dedikodusu yayılır. Ya da bir Alevi önderi en kritik zamanda suikasta kurban gider. Ali Balkız'a suikastın son anda önlendiğini hatırlayın.

Aleviler Madımak'ı lanetledikleri gibi Başbağlar katliamını da lanetlemedikçe, Sünniler Başbağlar için gösterdiği tepkiyi Madımak için de göstermedikçe başımıza bu çorap örülmeye devam edecek. Bu iki katliamı bir bütün olarak, bir senaryonun iki parçası olarak görmedikçe şer şebekeleri bu oyunu oynamayı sürdürecek.

2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas'ta gerçekten neler oldu, bu konuyu çok net olarak ortaya koymadan, işin arkasındaki tezgâhı anlamadan ve anlamak istemeden, 'şeriatçı güçler tarafından yakılarak katledilmiştir' lafları, sadece bu işi tezgâhlayanların işine yarayacak bir söylem olmaktan öteye geçmez.

Zaman, 16 senedir Madımak'ın hain bir katliam olduğunu yazıyor. 'Tıpkı Başbağlar gibi, tıpkı Maraş, Çorum, Sivas gibi hain bir katliam' diyor orada yaşananlara. Zaman'da yayınlanan ve bu yılki Madımak'ı anma törenlerini anlatan haberdeki bir ifadeyi kullanarak olayı Zaman'ı dövme operasyonuna döndürmek, gerçekleri örtbas etmeye yetmiyor. Bu konuyu dillerinde sakız edenlerin Madımak cinayetinin arkasındaki elleri ortaya çıkartmak için de biraz gayret etmelerini beklemek en büyük hakkımız.

Madımak cinayeti, Türkiye'deki derin şebekenin tepe tepe kullandığı Alevi-Sünni kavgasının derinlere inmesine, köklere dalmasına ve kavgaların çatışmaya dönüşmesine neden oluyor. Bunu yapan şebekenin derdi ne Aleviler ne de Sünniler. Onların tek amacı bu ülkeyi karıştırmak. Kendi planlarını uygulayabilecekleri, istedikleri gibi at koşturabilecekleri bir meydan oluşturma gayretindeler. Bu ideal uğruna ne kadar insan ölmüş, bunların ne kadarı Alevi, ne kadarı Sünni, ne kadarı Kürt, ne kadarı Türk'müş umurlarında değil.

Mehmet Kamış - Zaman
m.kamis@zaman.com.tr