"BAŞBUĞ’UN ERGENEKON TAVRI
 
Ergenekon’a ilişkin en ilgi çeken gelişme bence Genelkurmay Karargahında yaşandı.

Genelkurmay Başkanlığı’nın suskunluğu bu son dalganın en önemli gelişmesi olarak sayılmalı.

Şimdi bazı kesimlerin en çok merak ettiği soru; “bu suskunluk neden”.?

Aslında benim en önemli gelişme dediğim ve birçok medya organı için de olağanüstü veya sürpriz olarak nitelendirilen bu suskunluk, demokratik bir ülkede olağan bir gelişme olarak algılanır.

Aksine demokratik bir ülkede yargının uygulamalarına karşı askerin bir açıklama yapması ya da tepki göstermesi sürpriz ve şaşkınlık yaratır. Olağanüstü bir gelişme olarak kaydedilir.

Peki bu değişim nasıl gerçekleşti.?

Bir kısım medya olarak beklentimiz, çoktan bir asker yumruğunun şiddetle masa üzerine vurulması, gür ve emir tonunda bir açıklama yapılması değil miydi.?

Bu yazıyı kaleme alırken bile bir gözüm Genelkurmay’ın internet sitesine kilitlenmiş durumda.

Öylesine şartlanmışız ki şöyle oturaklı bir bildiri için “ha geldi ha gelecek” nitelemesi yapmadan duramıyorum.

Ama umudum bu kez daha kuvvetli.

Bu kez, demokratik bir ülkede görülen bir tavra en yakın olduğumu hissediyorum.

Hiç bu kadar yakın olmamıştı demokrasiye Türkiye.

Askerin yumruğunu bekleyen, gece yarıları muhtıra rüyaları görenler aslında Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ’un göreve geldiği gün umutlarını yitirmemişler miydi.?

Bu dönem farklı olacak demedi mi Başbuğ?.;

“Bundan sonra gece yarısı muhtıraları göremeyeceksiniz” diye açıklama yapmıştı ilk basın toplantısında.

Ankara’da Ergenekon operasyonu sürerken Genelkurmay’da toplanan komutanlardan muhtıra isteyen medya işte bun nedenle hayal kırıklığı yaşadı.

Ancak onlar için vakit henüz geçmiş değil. Şimdi de bildirinin Çankaya Köşkün’de yapılacak toplantının ardından gelmesini umuyorlar.

Beyhude bir bekleyiş...

Genelkurmaya yakın bir dostumun da dediği gibi Başbuğ, şimdiye kadar görev yapmış komutanlardan çok farklı bir profil çiziyor.

Asker de (birçokları için garip ve saçma gelebilir ama) içindeki kanserli hücreleri temizlemeyi istiyor.

Karargahta yapılan toplantıda sadece son durum ele alınmadı. Şimdiye kadar Ergenekon davasında ismi geçen tüm askerlerin dosyaları masaya yatırıldı.

Komutanlar, “isteyerek veya mecburen” olayın hukuk kuralları içinde hallinden yana. Hatası olan gitsin mührü vuruldu dosyalar üzerine. Belki de bu nedenle, emekli veya muvazzaf sarı zarfla istenen tüm isimleri kendi elleriyle teslim ettiler Ergenekon savcısına.

Medyanın bu konudaki tavrını bildikleri için de tedbirlerini aldılar.

Her hafta yaptıkları rutin bilgilendirme toplantısını iptal ettiler.

Bildiri hevesçisi medya, şimdi yana döne bu tavra bir anlam vermeye çalışıyor.

Acaba en çok güvendikleri asker, onları demokrasi ile başbaşa mı bırakmıştı?.

Bu dayanılmaz duruma nasıl katlanacaklar...

Benim ise tek umudum Genelkurmay Başkanlığı için çizdiğim bu demokratik açılımın gerçek olarak kalması.

Umarım beni yalanlayacak bir gelişme yaşanmaz."