Ecevit'e vasi atanmasını isteyen kimdi?
GİRİŞ 16.04.2009
GÜNCELLEME 16.04.2009
YAZARLAR
ECEVİT’E VASİ ATANMASINI İSTEYEN KİMDİ?
Ergenekon dalgaları her vuruşunda yakın tarih denizi içindekileri döküyor sahile.
Son dalgayla sahile sürüklenenler Bülent Ecevit’in başında olduğu 57. hükümet dönemine ait.
İşte onlardan biri...
57. hükümetin Başbakanı Bülent Ecevit’in görevinden ayrılması için önce darbe girişimi ardından yıpratma operasyonu yapıldığı ortaya çıktı.
Darbe girişimi 2001 yılında yaşandı. Dört yıldızlı generaller önce Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan’a “Ecevit’in yerine geç “dediler, kabul etmeyince de bir gazeteci aracılığıyla olayı kamuoyuna deşifre ettiler, asker memnun değil mesajını verdiler. Peki kimdi o dörtyıldızlı generaller?. İsimleri açıklanmadı ama o dönemin komutanları şunlardı:
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu,
Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hilmi Özkök,
Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Bülent Alpkaya,
Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Cumhur Asparuk,
Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Aytaç Yalman.
Başbakan’ı görevden almaya yönelik ikinci girişim ise Ecevit'in yaşadığı sağlık problemleri ile ilgiliydi.
Ecevit, 2002 yılı Mayıs ayında sırt ve karın ağrıları ile Ergenekon'da gözaltına alınan Mehmet Haberal'ın sahibi olduğu Başkent Hastanesi'ne kaldırıldı.
Bir iki saat içinde taburcu edilmesi beklenen Ecevit, hastaneden günlerce çıkamadı.
Sağlığı iyi denilse de durumunun her geçen gün kötüye gitmesi kafalarda şüphe uyandırdı.
Hastanede iş göremez raporu hazırlandığı ve “ilgili” devlet kademelerine gönderildiği bile iddia edildi. Bunun üzerine Ecevit biraz da emri vaki ile hastaneden çıktı.
Hastanede iş göremez raporu verilecek kadar hasta olduğu iddia edilen Ecevit, evine çıkar çıkmaz tekrar eski sağlığına kavuştu.
Ancak sağlığına ilişkin iddialar devam etti.
Bu kez devreye basın girdi.
Hürriyet yazarı Emin Çölaşan, “Acı Gerçek” başlığıyla bir yazı kaleme aldı.
“...Bülent Bey 78, Rahşan Hanım 81 yaşında. Evlerine kimseyi almıyorlar. Yemek yapacak, ortalığı toparlayacak bir yardımcıları yok. Devletin verdiği hemşireyi bile eve almıyorlar. Hemşire nöbet kulübesinde bekliyor. Rahşan Hanım'ın da yaşlılık sorunları var. O haliyle kocasına bakamıyor, temizliğine özen gösteremiyor.
...Doktorların eve gelmesini istemiyorlar. Bülent Bey yatakta olması gerekirken, kapıyı çoğu zaman o açıyor. Rahşan Hanım içeriden sesleniyor:
‘‘Ayy, ben iş yapıyordum, zili duymamışım.''
Bülent Bey'e bacağındaki arıza için kasığına kadar özel çorap verilmiş. Kapıyı bir açıyor ve çorap ayak bileklerinde. Çelik korse çözülmüş. Doktorlar ne yapsın, belki çıldırma aşamasına geliyorlar
...Doktorların eve gelmesini istemiyorlar. Bülent Bey yatakta olması gerekirken, kapıyı çoğu zaman o açıyor. Rahşan Hanım içeriden sesleniyor:
‘‘Ayy, ben iş yapıyordum, zili duymamışım.''
Bülent Bey'e bacağındaki arıza için kasığına kadar özel çorap verilmiş. Kapıyı bir açıyor ve çorap ayak bileklerinde. Çelik korse çözülmüş. Doktorlar ne yapsın, belki çıldırma aşamasına geliyorlar
...Şimdi işin daha vahim bir boyutuna geliyorum. Başbakan'ın, hastaneye geldiğinde resmen ‘‘AÇ'' olduğu görülüyor. Eksik ve yanlış beslendiği ortaya çıkıyor. Evinde yıllarca tek taraflı -çoğunlukla çay, bisküvi, kuru şeyler- ile beslenmiş...
...Evindeki düzen belli. Ortalık dağınık ve karışık. İçeriye kimseyi almayan, yeterince bakılmayan, beslenmeyen, temizlenmeyen, ilaçlarını düzgün almayan bir Başbakan ve yanında onu yönlendiren, her şeye karışan, pek çok yanlış yapan ve yaptıran 81 yaşındaki inatçı ve hükmedici karısı...!”
Bu yazıyı diğerleri takip etti Çölaşan bir sonraki yazısında ise Cumhurbaşkanı Sezer’e seslendi;
“...artık Cumhurbaşkanı'nın devreye girip ağırlığını koyması gerekiyor. Cumhurbaşkanı böyle bir duruma daha fazla seyirci kalamaz.
Başbakan'ın iş göremez duruma gelmiş olması ciddi ve vahim bir olaydır...
Bu durumda Sezer şunu yapabilir:
Tam teşekküllü bir doktorlar heyeti oluşturulmasını ister. Bu heyete, başbakanı muayene edip rapor yazması için resmi yazıyla görev verir. Yazısında başbakanın görevini ‘‘DEVAMLI OLARAK’’ yapıp yapamayacağının bildirilmesini ister.
Doktorlar heyeti Ecevit'i gerekirse hastaneye yatırır, her yönden muayene eder, bulgularını inceler.
Eğer sonuçta ‘‘sağlamdır, iş görebilir’’ raporu verilirse, biz bir süre daha iyileşmesini bekleriz. Ama ‘‘devamlı iş göremez’’ raporu verilirse, Sezer o zaman bir karar yayınlar, durumu kamuoyuna bildirir ve Ecevit'in yerine bir ‘‘başbakan geçici vekili’’ ataması yapar...”
İşte tam bu günlerde bir gelişme daha olur.
Basında başlayan bu yoğun baskılara ilginç bir girişim eklenir.
Başbakan Ecevit için mahkemelere iki vesayet davası açılır. Bunlardan biri Eski Kapıcılar Koruma ve Dayanışma Derneği Başkanı Mahir Akkar tarafından açılır....
Ecevit’e vasi atanmasını isteyen ikinci isim ise Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün..
O dönem Aygün, Başbakan Ecevit’in sağlık durumunun vesayet altına alınıp alınmayacağının tespiti için Ankara 16. sulh Mahkemesi'ne başvurdu.
Aygün o günlerde esnaf eylemleri ile gündeme geldi.
Şimdi ise Ergenekon davasında yargılanıyor.
Başkent hastanesindeki kumpastan kılpayı kurtulan Ecevit için, o dönem İçişleri bakanının talimatıyla özel bir sağlık ekibi de oluşturuldu. 15 kişilik sağlık ekibi 24 saat Ecevit’i takiple görevlendirildi. Ekipteki doktorlar acil durumlarda Ecevit’i evinden 7 dakika içinde Başkent Üniversitesi hastanesine götürme tatbikatları bile yaptı.
Ancak Başkent Hastanesi, acil durum için gerekli olan Ecevit’in tedavi programını ve kullandığı ilaçların listesini sağlık ekiplerine vermedi. Bunun üzerine ekip dağıtıldı. Ecevit bu olayın ardından bir daha Başkent Hastanesine gitmedi, GATA’yı kullandı.
2002 yılında hakkında işgöremez raporu alınmaya çalışılan, ha öldü ha ölüyor denilen Bülent Ecevit, 2006 yılında hayatını kaybetti. Ama ölümünden sonra da birçok olay esrarını korudu.
Ve bugün. Olayların canlı şahidi yakın koruması Recai Birgün, Ergenekon savcısından davet aldı. Şimdi bildiklerini ve yaşadıklarını ona anlatacak.
Bakalım daha neler çıkacak?
YORUMLAR 1
-
isim soyisim yok 16 yıl önce Şikayet Etne günlerdi be :D. O dönemde hastalığı alay mevzusu olmuştu, başka hiç konu kalmamış gibi ecevitin yerinden kalkacak hali yok diye millet dalga geçerdi. bunun neresi komikse artık... milletimiz televizyonda gülme efekti konulan her sahneyi komik sanıyor. ecevit öldü kurtuldu Allah kalanlara sabır versin...Beğen