Mehmet KIVANÇ
Mehmet KIVANÇ
HABER7 YAZARI
TÜM YAZILARI

Gerçeği nasıl arayacağız paşam?

GİRİŞ 25.01.2010 GÜNCELLEME 25.01.2010 YAZARLAR

Bir gazete belgesiyle, CD’siyle bir darbe girişimini ifşa etti de duyduk. Bir dönem bazı kendini bilmezlerin insanların aklını başından alacak yöntemlerle hükümet yıkmak, devleti yeniden inşa etmek, hatta Türkiye’yi 90 yıl geriye götürmek için planlar yaptığını öğrendik.
İddia ciddi. Hem de çok ciddi.
İddiaya göre 29 general ve 100 küsur subay planı bizzat hazırlamış.
Haliyle bu gelişmenin ardından gözümüz Genelkurmay Başkanlığına çevrildi.
“Bu neyin nesidir Paşam” dedik.
Genelkurmay başkanlığı görevinde bulunan komutanımızdan bu olayın aslı astarını öğrenmek istedik. Ancak ilk gelen açıklama bizi hiç mi hiç tatmin etmedi.
Hatta iyice işkillendik.
Herkesin küçük dilini yutacağı darbe iddialarına TSK’dan ilk yorum “Bu bir plan semineridir. (yani tatbikat çalışması-harp oyunu) İddialara inanmak akılsızlıktır” oldu.
Bizi böyle payladı ama bir satıra da; “bu ciddi bir itham bu konuda soruşturma başlattık,  şunu şunu yaptık” demedi Genelkurmayımız. Şüpheler giderilmedi.
Ardından Genelkurmay Karargahında bilgilendirme toplantısı yapılacak denildi.
Hah dedik en azından burada bizi tatmin edecek bir şey söylenir.
O toplantıdan da bir şey çıkmadı.
Toplantıyı yapan paşalar Genelkurmayın böyle bir plandan haberi yok bile dedi.
Yüzlerce sayfa belge, yüzlerce sayfa doküman, el yazısı emirler, bilgisayar çıktısı, ıslak imzalı talimatnameler ve konuşma kayıtları yayınlandı ama Genelkurmayımızın haberi yokmuş. Gururlarından mı yoksa zaten ellerinde var olduğundan mı bilmiyoruz ama Taraf gazetesine de bir haber gönderip “verin bakalım şu belgeleri bir inceleyelim, sorumlusu varsa cezasını verelim” demediler...
Gazete de belgeleri sivil savcıya verdi.
Verdi ama aynı anda Anayasa mahkemesi de askerlerin sivil mahkemelerde yargılanmasına imkan veren yasa değişikliğini iptal etti. Savcının eli kolu bağlandı.
Son olarak Genelkurmay Başkanı konuştu.
Hah bu sefer kesin birşeyler söyleyecek diye umduk. “İddiadaki gibi düşüneni TSK içinde barındırmayız” diyecek diye bekledik.
“TSK’dan bilgi sızdırılıyor” dedi.
.Baktık öylece birbirimize. İçimiz burkuldu.
“ Bizim de bir sabrımız var” dedi ama gerisini getirmedi. “Sabrınız bitince ne yapacaksınız Paşam?” diye soran da olmadı zaten.
Sonra  “Vatandaş gerçeği ara, öğren! Yanlış bilgi felakettir." diye emretti.
Gerçekler nasıl aranacak paşam diye soramadık.
Gerçeğin aranacağı yer olan Genelkurmay Başkanlığına kim nasıl girecek diyemedik?
Sivil hakim ve savcı bile bin bir zahmetle girdi askeri bölgeye. Kıyamet koptu.
Zaten sivil mahkemelerin askerleri yargılama yetkisi de ellerinden alındı.
Yani onlarda bundan sonra zor girer.
Akredite basın da sormadı.
Kısaca “Kime, nasıl inanacağız paşam?”diyemedik.
1960’da Başbakan idam etmiş, 12 Martta muhtıra vermiş, 12 Eylülde darbe yapmış, 28 Şubatta tank yürütmüş, iç tehdit diye vatandaşını düşman ilan etmiş, andıç hazırlatmış ve fişlemiş TSK’nın açıklamalarına mı?  Geçmişte böylesi vukuatlarınız olmasaydı eğer ilk savunucunuz ben olurdum Paşam. Ama daha soruşturma bitmeden hüküm veriyor, aklı olan böyle bir iddiaya inanmaz diyorsunuz
Halbuki kısa zaman öncesine kadar Uşak’ın bilmem hangi köyünde Peygamberimizin doğum günü kutlayan üç beş çocuğun, Urfa’nın bilmem hangi ilçesinde düğün salonunda Kudüs gecesi düzenleyen üç beş köylünün, piknik tüpü ile birkaç çapulcunun;  600 bin kişilik ordusu, yüzlerce uçağı, topu, tankı olan 72 milyonluk bir Cumhuriyeti yıkacağına hemen inanmıştık paşam. Çok da kolay olmuştu. Hiç itiraz da etmemiştiniz.
Üstelik onların silahı da yoktu.
Ama şimdi bu planı yaptığını iddia edenin emrinde koskoca bir ordu var Paşam.
Ben daha ne deyim.
Allah’ım aklımıza mukayyet ol.

Mehmet Kıvanç - Haber 7
mehmet.kivanc@kanal7.com

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL