Mehmet Koçak
Mehmet Koçak
ALINTI YAZAR
TÜM YAZILARI

CHP’nin kirli ittifak pazarlıkları ve CHP’li olmayan adayları

GİRİŞ 02.02.2019 GÜNCELLEME 02.02.2019 YAZARLAR

Partiler arası ittifaklar, yeni sistemin getirdiği bir zorunluluk olmuştur. 

 

 

Türk siyasi tarihinde ilk kez “ittifak” ve farklı görüşlerden adaylar gösterme ihtiyacı hasıl oldu.

Daha önceki yazılarımda da ısrarla üzerinden durduğum gibi bu yazımda da önemine binaen, tekraren bazı uyarı ve hatırlatmalarda bulunmak istiyorum.

 

 

İttifaklar, yakınlaşmalar ve siyasi işbirlikleri maalesef ülke ve milletimize hizmet etme yerine, güç olma, makam ve mevki elde etmek suretiyle şahsı menfaatler hesap edilerek yapılmakta olduğuna şahit oluyoruz.

Ayrıca bir gaflet ve dalalet hatta ihanet içinde bölücü terör örgütüyle oy uğruna gizli ilişkiler kurularak bazı kirli pazarlıklar yapıldığı kendini göstermeye başladı.

Bunun en bariz örneği, bölücü terörün siyasetteki uzantısı olan HDP’nin İzmir, İstanbul ve Adana başta olmak üzere birçok şehir ve ilçede aday göstermeyeceğini açıklaması sonrasında CHP’yi desteklemek için açık gizli bir çalışmanın sürmekte olmasıdır. 

Üzülerek ifade etmek zorundayım ki, son yıllarda Türk siyasi hayatındaki hızlı değişim bazı belirsizlikleri ve saptamaları da beraberinde getirmiştir.

Bu partilerin başında CHP ve İP ile SP gelmektedir.

CHP bir tarafta İP ile ittifak pazarlıklarını tamamlamaya çalışırken, diğer taraftan dış mihraklardan aldığı destekle ülkemize yönelik tehdit faaliyetleri sürdüren PKK terör örgütünden aldığı talimatlarla hareket eden HDP ile temas trafiğini de sürüyor.

İP, milliyetçi karakterin taşıyıcısı görüntüsü vermeye çalışsa da içinde yer aldığı ittifakın gizli ortağı HDP olduğu artık herkes tarafından bilinmektedir.  

Kendi varlık sebebi olarak kabul ettiği değerleri inkâr edercesine siyasi işbirliği ilişkilerini geliştirmeye çalışan SP’nin ise durumunun makul bir izahı yok.

Bu hal, hem ahlaki değil, hem de ülkemiz demokrasisi acısından fevkalade tehlikelidir.

**

Adaylarda aranan vasıflar ve kriterler

CHP, aday belirlemede de şirazeden çıkmış bir parti durumundadır.

“Ben CHP’li değil, ülkücüyüm”,  “İçinde İslami hassasiyetlerini kaybetmiş bir MHP’nin CHP’den ne farkı kalır” diyen sayın Mansur Yavaş, kendini bu cümleleri kurarak ifade ediyor. 

Nitekim gençlik yıllarında başlayan Ülkücülüğü 1989-1994 yıllarında Belediye Meclis üyesi, 18 Nisan 1999 seçimlerinde MHP’den Beypazarı Belediye Başkanı oldu. 

Şimdi soruyorum; “Neden CHP, ben CHP’li değilim diyen Mansur Yavaş Beyi aday gösterdi?”

Bu adaylık CHP seçmeninin de içine sinmediği bir sır değil, her fırsatta zaten CHP’liler tarafından bu gerçek dile getiriliyor.

Şimdi soruyorum; “Ankara’da Mansur Yavaş başarılı olur ise bu başarı CHP’nin mi veya CHP’lilerin mi olacak?”

Diğer bir örnek ise; 12 Eylül darbesi sonrası kurulan güdümlü mahkemelerde Ülkücü hareketin lideri rahmetli Türkeş ve Ülkücü gençliğin efsane öncülerinden rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu ile Ülkücü kadroların mahkemelerde sürünmesi, idam sehpalarında sallanması ve yıllar yılı cezaevlerinde mahkûm edilmesinin baş sorumlularından olan başsavcısı olan Nurettin Soyer’in oğlu Tunç Soyer’in adaylığıdır. 

***

PKK destekli CHP adayı

Elbette kişi babasının suçundan sorumlu değildir. Ancak,  CHP’nintartışılan İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı Tunç Soyer, işkenceci babası Nurettin Soyer’inkanlı ve kirli izini sürüyor. 

Milli ve manevi değerlerimizi hiçe sayan kişiler aday gösterilirken, bölücü ihanetin emrindeki parti ile de gizli pazarlıklar sürdürülmekte olduğu artık inkârı mümkün olmayan bir gerçektir. 

Nitekim HDP il Eş Başkanlığı İzmir›de Tunç Soyer’in en uygun aday olduğunu belirterek net bir şekilde destekleneceğini duyurdu.

Adayların belirlenmesi ve ittifakların kurulması eğer, ahlak kuralları içinde seviyeli ve saygın bir olgunluk içinde gerçekleşir ise siyaset kültürü ve demokratik değerler acısından sevindirici olur. 

Bunun dışındaki ilişkiler ve pazarlıklar ise demokratik değerler ve siyasi ahlak adına üzücü olduğu kadar siyasi bir felaket olur.

CHP’de seçim sonrasında yaşanacak büyük sarsıntıları önleyebilmek için seçimlerde oyların artırılması ve bazı belediyelerin kazanılmasının şart olduğuna inanan Kılıçdaroğlu liderliğindeki CHP yönetimi, CHP’liler yerine bir yandan CHP ile hiçbir ortak görüşü bulunmayan kişiler, diğer yandan toplumun değerleriyle kavgalı hatta bölücü terör örgütünün işaret ettiği kişi ve kişilerin adaylığı parti içinde daha şimdiden, hizipleşmelere ve istifalara varan kavgalara sebep olmuştur. 

Bir diğer ifadeyle, CHP’de yeni tartışmalar ve gruplaşmalar ile cepheleşmeler doludizgin gidiyor. 

Bunun sonu ise bir siyasi depremdir. 

Bugün CHP içinde yaşananlar o büyük depremin habercisi olan artçı depremlerdir. 

Kısacası, CHP’de asıl patlama o büyük deprem fay hatlarının harekete geçmesiyle seçim sonrasında yaşanacaktır. 

YENİ AKİT

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL