ABD, büyük bir gaz tankerine yanan sigarayı attı
Bir yanda ABD ile İran arasındaki saldırılar, intikam yeminleri ve tehditler devam ederken, bölgenin en etkili iki aktör ülkesi Türkiye Başkanı Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Putin’in İstanbul buluşması ile Ortadoğu yakın tarihin en hareketli sürecini yaşıyor.
ABD, Kasım Süleymani’yi öldürmekle İran’a gerçekten büyük bir darbe vurmuş oldu.
Kasım Süleymani gibi güçlü bir komutanın ve beraberinde çok sayıda ona yakınlığı ile bilinen tecrübeli komutanın öldürülmesi bölgedeki dengeleri sarsacak düzeyde ve bazı üzücü olaylara sebep olacağı korkusunu beraberinde getirdi.
Rehber Hamaney, öldürüldüğünü duyduğunda, “hayatımın en kötü haberini aldım, intikamı alınacaktır” diyerek, onu ne derece önemsediğini ima ediyordu.
Lübnan’da Hasan Nasrullah intikamını alma sözü verdi.
Yemen’deki Ansarullah (Husiler) örgütü aynı şekilde Kasım Süleymani için intikam sözleri vermekten geri kalmadı.
Kısacası; Bağdat’ta başlayan ve Tahran ile Beyrut’tan gelen intikam çağrıları birbirini takip etti.
İran, bu saldırıya cevap verme adına ABD’nin Irak üslerine yönelik bir karşı saldırı gerçekleştirdi.
Gelinen noktada İran’ın Süleymani’nin intikamını almaması mümkün değildi.
Çünkü, İran rejiminin şeref ve itibarının büyük bir yara aldığı aşikardır.
İran’ın karşı saldırısı ile yetinse de ABD bu saldırıyı karşılıksız bırakmamakta kararalı olduğunu açık ve net bir şekilde ifade etti ediyor.
TÜRKİYE, RUSYA VE ÇİN ARABULUCU OLARAK DEVREYE GİRMELİ
İran’ın her saldırısı ABD’ye yeni saldırı davetiyesi göndermek anlamına geldiği bir gerçektir.
İran, Kasım Süleymani’ye düzenlenen operasyona saldırıyla cevap vererek topu ABD’ye attı.
ABD yönetimi ise bu saldırıları, intikam yeminlerini ve karşı tehditleri karşılıksız bırakmakta kararlı.
Zira, ABD Başkanı (haydut) Trump, İran veya İran’ın yönlendirmesiyle dünyanın herhangi bir yerinde ABD’ye yönelik bir eylem gerçekleşmesi halinde, İran’ın kültür mirasını, ülkenin üretim merkezlerini ve rejimin beyin takımı olan yönetim kadrolarını yok edebilecekleri uyarısı ve tehdidinde bulunmuştu.
Bu karşılıklı tehditlerden vaz geçilir mi? bilemem ancak, ABD’nin geri adım atması da mümkün değil gibi görünüyor.
Nitekim bu durum, aynı zamanda ABD’nin prestiji, askeri ve güvenlik kurumları, bölgede ve dünyadaki imajıyla ilişkilidir.
Devletler hukukunu hiçe sayan, kural tanımaz bir çete anlayışıyla saldırı ve işgallerden çekinmeyen ABD, Kasım Süleymani’ye operasyon düzenlediği gibi ileri sürdüğü tehditlere kalkışmaktan da kaçınmayacağı ihtimal dahilindedir.
Şimdi sıra ABD’de ve herkes, “Bundan sonra neler olur?” sorusuna cevap arıyor.
ABD ve İngiltere öncülüğünde Irak işgali başladığı 20 Mart 2003 tarihinden bugüne Ortadoğu, ilk defa bölgeyi içine alacak büyük savaşların öncüsü saldırılar ve operasyonlara sahne oluyor.
Bölgenin bir ateş ortamına sürüklenmemesi için bölgenin en etkin aktör ülkeleri olan Türkiye ile Rusya ve Çin mutlaka arabulucu olarak devreye girmelidir.
Aksi halde büyük kayıplara sebep olacak ve insanlık adına utanç verici üzücü olaylar yaşanacağı kuvvetle muhtemeldir.
LİBYA VE İDLİB İÇİN ÇÖZÜM ŞART
Doğu Akdeniz ve Ortadoğu’da çok tehlikeli gelişmelerin yaşandığı bir süreçte bölgenin en etkili iki büyük ülkesi Türkiye ve Rusya, ‘Türk Akım’ projesinin açılışını gerçekleştirmek üzere İstanbul’da buluşması bölge ve dünya siyaseti açısından aslında bir şanstır.
Çünkü bölgede açılışı gölgede bırakacak olayların gündemde olduğu bir süreç yaşanıyor.
İki liderin 2 saat süren baş başa konuşmalarında bölge sorunlarına çözüm bulma adına nelerin yapılabileceği konularında önemli görüşme gerçekleştirdi.
Başkan Recep Tayyip Erdoğan’la Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında gerçekleşen görüşmede, ABD ile İran arasında yaşanan gerilim ve Libya Mutabakatı ile İdlib’e yönelik rejim güçlerinin saldırıları sonucu yaşanan insan hakları ihlalleri ve başlayan göç ele alındı.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Rus mevkidaşı Sergey Lavrov’la yaptıkları ortak açıklamada, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in 12 Ocak’ta Libya’da ateşkes için çağrıda bulunacağını açıkladı.
Libya konusunda ortak hareket kararı çıkması büyük bir başarıdır.
Şimdi o ateşkesin karşılıklı olarak taraflar arsında kabul görüp görmeyeceğidir.
Diğer bir önemli konu ise İdlib’dir.
Yine güzel sözlerle temennilerin yer aldığı açıklamalar yapıldı.
Putin’in İstanbul öncesi Şam’da Beşar Esed ile görüşmesi ve ardından verdiği mesajlarla aslında Türkiye’nin Şam yönetimiyle ilişkiler geliştirilmek istendiği bir kere daha ima edilmiş oldu.
Ancak İdlib’in, bir faciaya dönüşmemesi için Putin üzerine düşeni yapmalı ve varılan mutabakata bağlı olarak gereği yerine getirilmelidir.
Libya konusunda net bir karar çıkmasa da karşılıklı çıkarlara dayalı bir gelecek planlanması konusunda bir görüş birliğine varıldığı kanaatindeyim.
Elimizde net bilgi notları yok.
Daha doğru bir değerlendirme için bu görüşmenin ayrıntıları beklenmeli …
YENİ AKİT GAZETESİ