Suriye’de hızlı değişen dengeler ve bazı gerçekler
Putin ve Erdoğan’ın Soçi buluşmasında Ukrayna ve ikili ilişkilerin yanı sıra ana gündem maddelerinden biri Suriye olmuştu.
Türkiye, Suriye’nin Kuzey bölgesinde 30 kilometre derinliğinde güvenli bir bölge inşa etmek istiyor.
Türkiye, Menbiç ve Tel Rıfat’ı hedef alacağı operasyon için Rusya’nın desteğini istedi.
Amma Türkiye; PKK ve bölgede farklı isimler altında Türkiye’ye karşı faaliyet gösteren terör örgütleri ile mücadelede hem NATO nezdinde müttefikleri olan ülkelerden hem de iyi ilişkiler içinde olduğu Rusya ve İran’dan aradığı desteği maalesef bulamadı.
Tahran’daki son ‘üçlü zirvede’ Türkiye, Rusya ve İran’ın söz konusu muhtemel operasyona karşı çıktığına tanık oldu.
Diğer yandan ise PKK terör örgütünün uzantıları YPG ile SDG ile rejim arasındaki yakınlaşma ise dikkat çekiyor.
ABD’de ise bölgedeki müttefiki olan PKK’nın uzantısı YPG ve SDG’ye karşı bir operasyon düzenlenmesine karşı çıkan bir tutum sergiliyor.
ABD, SDG’nin ana bileşeni SDG ve YPG’ye yapılacak bir harekâtın, DEAŞ terör örgütü ile mücadeleyi olumsuz etkileyeceğini iddia ediyor. (Hâlbuki DEAŞ’ı kurduran ve silahlandırıp bölgede kendi karanlık emelleri yönünde maşa olarak kullanan ABD’nin kendisidir.)
Anlaşılan o ki; muhtemel bir kara operasyonunda, ABD ve Rusya’nın karşı tavrının yanında Türk Silahlı Kuvvetleri’nin İran destekli milis güçleri ile rejim ordusuyla karşı karşıya gelme ihtimali bulunuyor.
Kısacası; kendi aralarında kavga halinde olmalarına rağmen, ABD, Rusya ve İran, Türkiye’nin operasyonlarını engellemek için farklı bahaneler ileri sürerek bir karşı cephe oluşmasına destek veriyorlar.
•
Tahran zirvesi ve devamında gerçekleşen ve Başkan Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Putin’in Soçi buluşmasında, ABD’den sonra Rusya’nın da imzalanan mutabakatların gereğini yerine getirmeme gibi ikiyüzlü ve tutarsız politikalarını sürdürmekte kararlı olduğu netleşmiş oldu.
Rusya ve İran’ın Suriye konusunda birbirinden farklı görüşleri olsa da mevcut Şam yönetimini destekleme konusunda hemfikirler.
Çünkü Rusya’nın Suriye’de siyasi ve ekonomik yatırımları ile askeri ve stratejik çıkar planları, İran’ın ise mezhebi yapılanma hesapları söz konusudur.
Bu olumsuz gelişmelerden sonra ‘’Peki Türkiye ne yapmalı?’’ sorusuna gelelim.
Türkiye’nin bölgeye yönelik operasyonları elbette devam etmeli.
BM-GK kararları ve Viyana Devletler Sözleşmesiyle ‘Beynelmilel Hukuk’a göre kendi güvenliğini sağlamak için gerekli operasyonları yapmak Türkiye’nin en meşru hakkıdır.
Ancak Türkiye, bu hakkı kullanarak gerçekleştireceği operasyonlarla yetinmemeli.
Yani ABD, Rusya ve İran olmak üzere çok sayıda ülke bölge halkı üzerinde çok yönlü hesaplar ve planlar içinde iken, Türkiye sadece sert unsurları çözüm olarak görmemeli. Sert unsurların yanında yumuşak unsurlar da zaman içinde devreye sokulmalı.
Türkiye’nin sahadaki mücadelesini sürdürürken, değer yandan da terör örgütlerinin bölgeden temizlenmesini sağlayacak bir siyasi diyalog masası kurmalıdır.
Bölge halkıyla ortak bir kader birliği yapma yönünde tarihi beraberliğimizi, ortak kültür, inanç ve akrabalık bağlarımızı güçlendirecek girişimler başlatılmalı.
Diğer bir ifadeyle; Türkiye bölgeye ve bölge halkına yönelik ekonomik, siyasi ve kültürel nüfus alanlarını güçlendirerek bölge halkıyla yakınlaşmalıdır. Çünkü bölge halkı terör örgütleri PKK ve uzantılarının baskı ve zulmünden kurtulmak istiyor. Kendilerini sahiplenecek bir güç arıyor. Türkiye bu güç olmaya yönelmelidir.
Diğer bir gerçek de şudur:
…Önemle ifade etmek isterim ki; bölgedeki Kürtler, kendilerine onurlu bir gelecek kurmak istiyorlarsa bunun yolu ne ABD, ne Rusya ve ne de İran’dır. Bunun yolu Türkiye ile işbirliğinden geçer.
YENİ AKİT GAZETESİ
-
bir yolcu 3 yıl önce Şikayet EtDiğer bir ifadeyle; Türkiye bölgeye ve bölge halkına yönelik ekonomik, siyasi ve kültürel nüfus alanlarını güçlendirerek bölge halkıyla yakınlaşmalıdır. Çünkü bölge halkı terör örgütleri PKK ve uzantılarının baskı ve zulmünden kurtulmak istiyor. Kendilerini sahiplenecek bir güç arıyor. Türkiye bu güç olmaya yönelmelidir. Diğer bir gerçek de şudur: …Önemle ifade etmek isterim ki; bölgedeki Kürtler, kendilerine onurlu bir gelecek kurmak istiyorlarsa bunun yolu ne ABD, ne Rusya ve ne de İran’dır. Bunun yolu Türkiye ile işbirliğinden geçer. BAŞKA SÖZE HACET YOKBeğen Toplam 2 beğeni
-
bülent duman 3 yıl önce Şikayet Etallah razı olsunBeğen Toplam 3 beğeni
-
K***n 3 yıl önce Şikayet EtDiğer bir ifadeyle; Türkiye bölgeye ve bölge halkına yönelik ekonomik, siyasi ve kültürel nüfus alanlarını güçlendirerek bölge halkıyla yakınlaşmalıdır. Çünkü bölge halkı terör örgütleri PKK ve uzantılarının baskı ve zulmünden kurtulmak istiyor. Kendilerini sahiplenecek bir güç arıyor. Türkiye bu güç olmaya yönelmelidir. Diğer bir gerçek de şudur: …Önemle ifade etmek isterim ki; bölgedeki Kürtler, kendilerine onurlu bir gelecek kurmak istiyorlarsa bunun yolu ne ABD, ne Rusya ve ne de İran’dır. Bunun yolu Türkiye ile işbirliğinden geçer.Beğen Toplam 3 beğeni