Kürtler AK Parti’ye sırt mı çevirdi?

Doğu ve Güneydoğu’da AK Parti’nin oylarında bir gerileme, DTP’nin oylarında da bir yükselme var.

Bazılarının bu tabloya bakarak kestirmeden ‘Kürtler AK Parti’ye sırt çevirdi’ iddiasında bulunması, eksik ve yanlı bir politik okumadan ibaret.

TRT Şeş ile başlayan ‘Kürt açılımı’nın hiçbir işe yaramadığı iddiası, gerçeği yansıtmıyor.

‘Kürt açılımı Doğu’da DTP’nin,Batı’da da MHP’nin elini güçlendirdi’ iddiası ise bence AK Parti’nin doğru rotasını değiştirmeye dönük manipülatif bir iddia.

* * *

Şimdi gelin resme bir bütün olarak bakalım.

AK Parti hala bölgenin birinci partisi.

Doğru Anadolu’nun 14 ilinin 4’ünde sadece DTP var: Hakkari, Iğdır, Tunceli ve Van.

Van, 2004 yerel seçiminde DTP’nin Ak Parti’ye kaptırdığı dört ilden (Ağrı, Bingöl, Van ve Siirt) biriydi.

Güneydoğu Anadolu’nun 8 vilayetinin dördünde (Adıyaman, G.Antep, Kilis ve Mardin) Ak Parti, üçünde (Diyarbakır, Batman ve Siirt) DTP var. Urfa’da ise, Ak Parti kökenli bağımsız aday kazandı.

Güneydoğu’da tek fark, AK Parti’ye kaptırılan Siirt’in geri alınması.

DTP, AK Parti’den Bingöl ve Ağrı’yı alamadı. Ama Ağrı’da il genelinde birinci parti oldu.

Bu tabloya bakıldığında DTP’nin AK Parti’nin elindeki hiçbir ili alamadığı, sadece kaptırdığı dört ilden ikisini geri aldığı görülüyor.

* * *

DTP’nin AK Parti karşısında güçlendiği doğrudur.

AK Parti açısından bunun sebepleri belli:

Van’da kendisiyle kaybedileceğine kesin gözüyle bakılan başkanda ısrar, Siirt’te aday gösterilmeyen başkanın kaybettirme çabaları, iktidar kibrine yaslanan şımarıklıklar, teşkilatların yetmezlikleri ve Başbakanın açılımlarını anlatacak aktörlerin yokluğu vs.

Dışsal faktör olarak, PKK/DTP eliyle yürütülen tehdit ve şiddet siyasası...

PKK açıkça silah koydu.

DTP ise ‘siyaseti terörize’ etti.

Bölgede seçim güvenliği diye bir şey kalmadı.

‘DTP’ye oy vermeyenler Kürt değildir, hain ve işbirlikçi’dir söylemi, tehdit ve kaba şiddete kadar vardırıldı.

Evlere bırakılan can ve mal güvenliğine yönelik tehditkar bildiriler, cadde ve sokaklarda estirilen terör havası, tek tek evlere kadar gidilerek, ‘Eğer bu mahalleden AK Parti’ye oy çıkarsa...’ diye başlayan korkutmacalar, sandık başlarında AK Partili müşahitlerin kaba kuvvetle kaçırtılması ve sandık başkanlarının sindirilmesi gibi faktörler DTP’nin görece oy üstünlüğünü beraberinde getirdi.

* * *

İddianın aksine, TRT Şeş vb ‘Kürt açılımı’, DTP’yi hayli zorladı. DTP, sorunun kendisine rağmen çözülmesi halinde varlık nedenini yitireceğini gördüğü için şiddetle bu sürece müdahale etti. ‘Benimle çözmezseniz size çözdürtmem!’ yaklaşımıyla bilinçli bir gerilim-çatışma politikası izledi. Yeni mağduriyet alanları yaratıldı. Özellikle çocuklar ve kadınlar üzerinden. Böylelikle AK Parti’ye akacak oyların önü kesildi. Taban militanize edildi.

* * *

Başbakanın amacının Kürt sorununu çözmek değil hizmet karşılığında Kürtler’i kendi kimliklerinden uzaklaştırmak olduğu propagandasına ağırlık verildi.

‘Bizi Ak Parti’nin karşısında güçlendirmezseniz ne Kürt sorunu çözülür, ne de dağdakiler için af gündeme gelir!’ biçimindeki propagandalar, evlatları dağda bulunan Kürtler üzerinde etkili oldu.

Başbakanın ‘tek devlet, tek millet’ söylemi özünden saptırılarak, ‘Kürtler Türkleştirilmek isteniyor!’ propagandasına dönüştürüldü.

Paradoksa bakınız ki, Başbakanın ‘tekçi’ söylemini faşizm biçiminde niteleyen DTP’nin kendisi Kürtlere karşı ‘tekçi’ bir söylemin sözcülüğünü yaptı. ‘DTP’ye oy vermeyenler Kürt değildir!’ mantığı, Amerikalı Neo-conların ‘Ya bizdensiniz, ya da düşmansınız!’ söylemine dönüştürüldü.

* * *

Sonuç:

Bir kısım Kürtler milliyetçi ajitasyon üzerine oturan DTP propagandasından etkilendi, bazıları da tehdit ve şiddet siyasetine yenik düştü.

Buna rağmen Kürtler’in ekseriyetinin hala çözümün adresi olarak AK Parti’yi gördüğü de

apaçık bir gerçek.

Bölgedeki seçim sonuçları, AK Parti’nin ‘kimlik-hizmet’ denklemini doğru rotasından sapmadan yeniden formüle etmesi ve bünyesel arızalarını da gidermesi halinde, yeni dönemde çok daha güçleneceği sinyalini veriyor.