Dur ve geri çekil lütfen
Hayat bu, iyi günleri de var, kötü günleri de. Eğlencesi de var, kederi de. Yokuşu da var, inişi de. Bazen biz kendimizi yokuşa atarız, bazen de hayatın kendisi yokuşu karşımıza çıkarır.
Ne şekilde olursa olsun yokuş hepimizin hayatında var kısacası, sıkıntı da öyle. Bunlar hayatımızın bir parçası artık. Onlardan kaçmak yerine onlarla yaşamaya alışmalıyız belki de. Sıkıntıyı ve kederi bir olgunlaşma süreci olarak yorumlamalıyız belki. Bir yandan bunu yaparken diğer yandan da durmalı, geri adım atmalı sakin bir gözle bakmalıyız sıkıntıya.
Sultan, bir tanıdık vasıtasıyla gelmişti. Hayat ona da engeller göstermişti. Bu engeller onun mutluluğunu sekteye uğratmıştı. Gerek onun gerekse eşinin yanlış davranışları ile evlilikleri çekilmez olmuştu. Aslında kocasını seviyordu Sultan. Hem de çok. Ancak bir türlü ilişkileri rayına girmiyordu. Artık boşanmayı düşünüyordu. Boşanınca mutluluğu yakalayacak mıydı, onu da bilmiyordu.
Önceleri, herkesin yaptığı gibi eşini suçlayarak başladı. Sonraları kendi hatalarının da olduğunu kabul etti. Hatasını kabul ettiğinde, çözüm ışığı ona göründü. Kısa bir gözlem sonrasında Sultan ile eşi arasındaki sorunun bir iletişim sorunu olduğu ortaya çıktı. İletişim sorunlarını çözmek kolaydır, tabi iki taraf da çözmek için istekliyse.
Biliyor musunuz, bazen sorunlar küçüktür aslında. Onu büyüten bizim soruna bakış açımız, sorunu ele alış tarzımızdır. Çözüm bir adım uzaktayken kişi çözümü göremez, soruna saplanır kalırız genelde. Saplandıkça da mutsuzluk hayatımızı felç eder. Sultan da soruna saplanmıştı. Birazcık berrak bakabilse çözüm gün yüzüne çıkıverecekti.
Kelebeklerin hazin öyküsünü anlattım Sultan’a:
“Mutlu bir şekilde gezen kelebek, bilerek veya bilmeyerek camı açık olan bir odadan içeri girer. Odada biraz seyran ettikten sonra dışarı çıkmak ister. Birden karşısına cam çıkar. Cama çarpınca heyecanlanır. Birkaç çarpma sonrasında ise panik başlar. Artık korkmaya başlamıştır minik kelebeğimiz. Bu korku ile sürekli aynı noktaya vurup durur. Bir noktaya saplanır ve aynı yerde debelenir. Hâlbuki açık cam hemen yanı başındadır. Biraz geri çekilip etrafına bakabilse çıkış yolunu rahatlıkla görebilecektir. Ancak heyecan ve korku duygusu onu sarmışken o bunu nasıl akletsin ki? Bu nedenle sorunun içinde çözümü arar durur. Merhametli bir el yetişip de ona çıkışı göstermezse, oracıkta ölüp kalıverir.”
İşte bizlerin de bazen aklımız tutuluyor. Çıkışı görebilmek için biraz durup, geri çekilip etrafa bakmayı aklımıza gelmiyor. Soruna, probleme saplanıp kalıyoruz.
Sultan, saplandığı yerden başını kaldırdığında evliliğini bitirecek diye düşündüğü sorunun aslında bir iletişim sorunu olduğunu gördü. İletişim sorunları ise çözülebilirdi. Açık pencere gözüne ilişti. Kocası ile devam ettiği birkaç seans sonrasında mutlu bir şekilde yuvasına döndü.
Sultan sanırım şu sırrı keşfetmişti: Mutluluk bazen durmakta bezen de geri çekilmekte gizliydi.
* * *
Not: 13 Aralık 2009’da Kahramanmaraş’tayım. Saat 19.00’da Necip Fazıl Kısakürek Kültür Merkezi’nde Aile İçi İletişim Semineri ile anne-babalarla bir araya geleceğiz. 15 Aralık 2009’da İstanbul Sefaköy Kültür Merkezi’nde olacağım. Saat 13.30’da başlayan programda anne-babalarla Çocuk İletişimin Temel Konuları isimli bir söyleşi yapacağız. Gerek Maraş gerekse İstanbul programından sonra imza saati yapacağız. Tüm okurlarımız davetlimizdir.
Mehmet Teber - Haber 7
Psikolojik Danışman/Pedagog
m.teber@cplaniakademi.com