Paralel evlilik!
Bildiğimiz evlilik formülü boşanmalara ve mutsuzluklara vesile oluyor madem, o halde yeni bir yapılanma oluşturalım zihinlerimizde, belki daha keyifli yaşarız evliliklerimizi ümidiyle.
Yöresel ve kavmiyetçi seçimlerimizden kurtulsak önce. "Kimlerin kızı?" veya "Doğuluysa/Batılıysa bize uymaz, adetlerimizi bilmez." tanımlamamızı bir kenara bırakıp, insanlığı bize ne kadar uyuyor onun üzerine konuşsak...
Kadının yaşça büyük olmasının travmatik etki yaptığı garip fikirli ailelerden olmasak örneğin. Yaşı erkekten küçük nice evlilikteki mutsuzluğun, kadının az yaşıyla değil, erkeğin büyük yaşıyla değil, her ikisinin düşünce toyluğuyla alakalı olduğu kazıyabilsek beyinlerimize...
Eğitim seviyesi karşılaştırmalarının, evlilik hayatımızı mahvettiği seviyesiz ilişkilerin tutsağı olmaktan vazgeçirebilsek. Erkeğin eğitim seviyesinin kadının eğitim seviyesinden önde olduğunda evliliğin iyi gideceği; eğer kadının eğitim seviyesi erkeğin eğitim seviyesinden daha yüksek olursa, erkeğin bu durumu kaldıramayarak arıza çıkaracağı veya kadının zaman içinde büyüklük kompleksine girerek kocasını alaşağı edeceği kabusunu görmekten sıkılsak... Evlilikteki ana kriterin eğitim seviyesi değil, duygusal algı becerisiyle ilgili olduğunu kavrayabilsek...
Evliliğin emek istediğini düşünmesek... "Emek ister" cümlesiyle yola çıkıldığında, daha ilk virajda savrulmalar yaşandığını hissedebilsek. "Emek"teki zorlamayla değil, "çaba"daki motivasyonla yürüyen, birbirini kolladıkça yaşanması daha keyifli hale gelen tatlı bir yol arkadaşlığı olduğunu görebilsek...
Son zamanlarda moda haline gelen "Lafımı çekmem" diyaloğunun yerine, kim haklı kim haksız bakmaksızın ikisinin de birbirine "Tamam canım, senin dediğin gibi olsun!" haline bürünmüş masalsı coşkusunu yaşayabilsek... ortam sakinleştikten sonra durum üzerinde düşünüp, kendi vicdanıyla yeniden yapılanma oluşturması için ortam hazırlayabilsek...
Birbirimizin ensesi için dedektif olmaktan vazgeçebilsek... uzun uzun çalan telefonlar, karşı cinsten gelen aramalar/mesajlar, ortamlarda yaşanan arkadaşlıklar hakkında suçlayıcı tavırlarımızı bir kenara atabilsek... Güvenmek denilen kavramın "Tam istediğim gibi davrandığı için ona güveniyorum" olmaktan çıkıp "O istediği gibi davrandığı halde ona güveniyorum, çünkü bize zarar verecek bir davranış yapmaz." anlayışına dönüştüğü gerçek güven sahneleriyle yaşayabilsek...
Yapabilsek, söyleyebilsek, anlayabilsek, kavrayabilsek ne çok genel yargıyı değiştirebiliriz hayatımızda. Evliliğimizi çekip çıkarabilsek kendi tabu zindanlarımızdan, serbest bıraksak vicdanlı fikrimizin avuçlarına, ne kadar mutlu insanlar oluruz farkında mısınız?
Dizilerdeki gibi paralel evren oluşturamayabiliriz ama paralel evlilik fikri geliştirebiliriz.
Kendi seçimlerimizi kendimizin yapacağı, hanemizin içinde ne yaşamak istiyorsak onu canlandıracağımız tatlı evliliklerimiz niye olmasın?
Sevgiler...
Mehtap Kayaoğlu - Haber 7(Psikolojik Danışman &Psikoterapist)
Telf: 0212 583 00 22
mehtapkayaoglu@gmail.com
www.yuzlesme.tv
http://www.facebook.com/psk.mehtapkayaoglu
htttp://www.twitter.com/mehtapkayaoglu
-
muzeyyen basak 11 yıl önce Şikayet Etşu anda hele de çalışma hayatında okadar çok nikahsız birliktelikler var ki. evdeki kadının kocasının ensesinde değil bütün vücudunda boza pişirmesi lazım.Aynı şekilde kadınlarımız da çok ahlaksızlaştı.Eskiden sadece erkek aldatırdı.Ahlaksız kadınlar da belliydi.Ama şimdi o kadınlar içimizden birileri oldu.İnanın iş hayıt çok feci çok.Beğen Toplam 3 beğeni