Kendini asan çocuk tutuklu 'rapor'u
Sebebi ne olursa olsun; alındığı/ kapatıldığı / tutuklu bulundurulduğu/ cezasını çekmek üzere demir parmaklıklar ardına konulduğu yer; kendisini gözden geçirmesi, suçu üzerine düşünmesi ve hatta içinde sanatın edebiyatın, insan ilişkilerinin de bulunduğu iyi bir eğitimden geçerek, topluma faydalı olmasına olanak sağlayacak bir sistem şeklinde organize edilseydi, yine de “suçlu” ama “çocuk” olan canına kıyabilir miydi acaba?
“Başmemur bu dilekçeye binaen kendisi ile öngörüşme yapmış, Kudret Koçaklı bu görüşmede üç kişilik görüş hakkı ile ilgili görüşmek istediğini beyan etmiştir. Bu sorunun basit ve izah edilebilir nitelikte olması ve sorumlu başmemurluk düzeyini aşan konular olmaması nedeni ile görüştürülmesine gerek olmadığı kanaati sorumlu başmemurlukta oluştuğundan müdür ile görüştürülmemiştir.” (Haber detayı için bakınız http://www.haber7.com/haber/20101024/Kendini-asan-cocuk-tutuklunun-raporu.php)
Resmi rapor bu! Ama gayri resmi rapor bu değil!
Gayri resmi rapor şu:
Bu ülke insanlarının cahilce yaklaşımları, eğitim konusundaki ciddi hataları neticesinde gençler –maalesef- zayi olmaktadır. Çocuk kalpleri ve büyümüş bedenleri içindeki olgunlaşmamış ruhları, kendi seçim ve tercihleri dışında, ailevi/sosyal ve devletin eğitim politikalarındaki zafiyetlerden dolayı zarar görmektedir.
Başlarına gelen olumsuzlukların bedelini, çocuk yaşlarında işledikleri suçlarla yine kendileri ödemek zorunda kalmaktadırlar.
“Suçlu çocuk yoktur! Eğitim hataları nedeniyle, suç işlemek zorunda kalarak, günah keçisi haline gelmiş çocuklar vardır!” ilkesinin unutulduğu diyarlarda, vatandaşlık haklarını bilmediği gibi, tutuklu olma haklarını da bilmeyerek, üstesinden gelemediği durumu kendi canına kıyarak noktalamaya çalışan gençler vardır. Hatta bu gençler artık yoktur! Çünkü ulaşabildikleri en kolay yoldan, kendi küçük kıyametlerine doğru yol almışlardır bile!
Onları “suç” kavramıyla tanıştırmayan anne/babaları, kötü örnek olmayan sosyal çevreleri, geleceklerini doğru bir şekilde yönlendirmelerine yardım edecek sosyal devlet politikaları olsaydı ölmek zorunda kalmayacaklardı!
Mehtap Kayaoğlu’nun raporuna gelince:
Bu tür haberleri duyunca fena halde sinirim bozuluyor benim. Boğazıma bir şeyler düğümleniyor… Ve gözlerimi kapattığımda o çocukların her şeye rağmen melek olarak yaşadıklarına inanmaya çalışıyorum.
Melek(!) gibi yaşatmayı beceremiyorsak, hiç olmazsa melek gibi ölüler olduklarına inanmak istiyorum sanırım.
Mehtap KAYAOĞLU (Dn.Psikolog&Psikoterapist)
mehtap.kayaoglu@yuzlesme.tv
-
Hasan Seyre 15 yıl önce Şikayet Etİstidatları sadece insan yönlendirmez.... ana babasından tutun, akraba ve toplum, çalışma hayatından tutun, gelir dağılımına kadar, başarılı olmaktan tutun, üretime kadar her şey etkendir. Sadece istemek kadar bir meyli olan ÇOCUKLAR NE YAPSIN. elbette en kolayına kaçacaktır. tüm toplum bu cinayete ortaktır. hiç kimse kendisini temize çıkarmasın. Onların hakkını talep edeceği bir toprak yüzü, arzi bir dünya, yeniden dirilliş olacaktır elbet.Beğen
-
Hasan Seyre 15 yıl önce Şikayet Etİmtiyazlı sınıfın ihtirasları... hiç bitmeyip devam ettikçe, elindeki paylaşmadıkça, devletin ve halkın gelirini kendi aralarında kurdukları üst sınıf örgütlenme sayesinde kendi küplerini doldurmaya devam ettikçe..Devlet denilen nesne, halkını koruyup kollayacağına, topladığı vergileri sosyal adaleti gözeterek tabanına eşit miktarda dağıtacağına, tam tersini yapıp, güçlüden yana tavır takınıp, burjuva sınıfını şımartmaya devam ettikçe, adı hangi sistem olursa olsun, SELE VERECEĞİMİZ bu insanlar KESİNLİKLE SUÇLU DEĞİLDİR. isterse açıkca..Beğen