Mehtap Kayaoğlu
Mehtap Kayaoğlu
HABER7 YAZARI
TÜM YAZILARI

Evliliklerde fikir çatışmalarını engellemenin yolu

GİRİŞ 26.01.2011 GÜNCELLEME 26.01.2011 YAZARLAR

Evlilik ve aile danışmanlığı yaparken en çok karşılaştığımız durum: Eşler geliyor, içinde bulundukları sıkıntıyı dile getirdiklerinde bu ifadeyi kullanarak tanımlıyorlar ilişkilerindeki zorluğu; “Aramızda fikir çatışmaları var. Geçinemiyoruz. Ne önerirsiniz?”

Dilerseniz ortadan bir şeyler önereyim herkesin işine yarasın.

Öncelikle tek tek kelimelerin en hoşuma giden anlamlarını yazayım sizin için. Ardından bunlar arasındaki bağlantıyı kuralım ve çatışmayı gidermenin en pratik yöntemini aktarayım sizlere.

Evlilik; birbirinden farklı özellikte, birbirini seven iki insanın, birbirine olan bağlılıklarını, bir ömür boyu sürdürmek için yaptıkları yasal törendir.

Fikir; düşünce demektir. Terim anlamına bakılırsa vakıa hakkında verilen hükümdür. O hüküm geçmiş tecrübeleri(yaşanmışlıkları) kapsayarak verilir.  Ayrıca ilgimi çeken iki ayrı anlamından birisi “anlayış” diğer ilginç anlamı ise “kuruntu” demektir.

Çatışma ise; psikolojik açıdan bakıldığında birbiriyle uyuşmayan dilek, istek veya ihtiyaçların yarışmasından ortaya çıkan, üzücü özellikli, mutluluktan uzaklaştıran bilinçli durumdur.

Evlilikte çatışma neden çıkar?

Cevabı çok kolay. Öncelikle evlilik kavramını yeterince tanımıyoruz. Çünkü tanımından yola çıkacak olursak evlilik; farklı olanla birlikte yaşama ilişkisidir. Doğası gereği iki insana, bu iki insanın, insani ve kültürel farklılıklarına, birbirlerini sevmelerine ihtiyacı olan bir süreçtir.

İnsanın olduğu her yerde düşünce mutlak vardır. En önemlisi düşünce, kesin olarak geçmiş yaşam tecrübelerini içinde barındırır. Tecrübeye dayalı bir zemini vardır. Düşüncesi olmayan insan düşünülemez. Böyle bir insanın varlığında bahsedilemez. İnsan varsa, iyi ya da kötü, doğru ya da yanlış düşüncesi vardır. Yine tanımından yola çıkacak olursak olaylar hakkında hüküm verme yeteneğidir. İçinde “anlayış”ı barındırdığı gibi “kuruntu”yu da taşıyabilmektedir. Tam da bu nedenle eşler birbirleri hakkında veya farklı durumlar hakkında düşünce üretirlerken, farkında olmadan kuruntu/vehimlerinin gizli yönlendirmesine maruz kalarak, olay hakkında vardıkları hükmü olumsuz yönlere çekme eğilimi içinde olabilirler.

Ve çatışma… yapısı itibariyle yarışma içeriklidir. Karşıt uçlarda yaşandığı için üzücü ve mutsuzlaştırıcıdır.

Demek ki bu üç kelimeyi adı ilişki olan durumlarda bir araya getirmemek için özel çaba sarf etmeliyiz sevgili okurlar!

Şöyle ki; fikir çatışmasını engellemenin en iyi yolu karşımızdaki kişinin ağzından çıkan her bir cümlenin, kişinin kendi geçmişindeki bir dizi tecrübeden süzülen “tespit” ifadesi olduğunu bilebilmektir. Karşılıklı konuşmaların kavgaya dönmesinin en önemli nedeni bu ilkenin benimsenmemesinde yatmaktadır. Çünkü eşinizin herhangi bir konudaki fikrine karşı çıkmanız, salt ağızdan çıkan bir cümleye karşı çıkmak olmayıp, onun geçmiş yaşam tecrübelerini hiçe saymak duygusu hissettirir. Tam da hissettirdiği bu duygu nedeniyle karşı tarafta size karşı öfke uyandırır.

Öyleyse? Eşimizin söylediği cümle bize ters geldiğinde, bizim geçmiş öykülerimizle ortak bir zeminde olmadığını hatırlamamız yeterli. Ağızdan çıkan her cümle, kişinin kendi geçmişinin bir yansımasıdır. İyisiyle kötüsüyle birikmiş tecrübelerinin aktarımıdır. Yani hayat arkadaşımın tecrübeleri/yaşanmışlıkları benim tecrübelerimle uyuşmuyor, geçmiş yaşam öykülerimiz birbiriyle örtüşmüyor diye, onunla çatışma yaşamam gerekmiyor.

Bu düşünce biçimi zihnimize yerleştiğinde, otomatikman insanların bizimkinden farklı fikirlerine bozulup çatışma yaşamayız. Hatta yaşayamayız.

“Evet, benden farklı; ama şüphesiz kendi hayat tarlasının avuçlarına yerleştirdiği ürünleri benimle paylaşıyor. O halde ürünü bu hele getiren ne?” diye düşünebiliriz. Kızıp bağırmak, bize inat yapıyormuş gibi kışkırtıcı duygulara kapılmak yerine; kendine özgü, onu temsil eden, birikmişlikleri, bendeki tecrübelerle buluşturup daha aktif/dinamik çözümler üretebiliriz.

Biliyor musunuz? Aslında ilişkinin adı fark etmez! İster evlilik ilişkisi olsun, ister işveren/çalışan, ister komşu, ister arkadaşlık… hepsindeki çatışma aynı hatalı düşünce kaynağından çıkar. Ve fikir çatışmasının ortaya çıkardığı karmaşa anlattığım bu yolla giderilir.

Fikir, enerjidir… Evlilik, mutlu olmak içindir… Çatışma, yıkıcı değilse geliştirir… Hepsine dans ettirmekse sizin becerinizdir.

Psikolojik Danışman - Psikoterapist Mehtap Kayaoğlu - Haber 7
mehtap.kayaoglu@yuzlesme.tv mehtapkayaoglu@gmail.com
facebook// Mehtap Kayaoğlu - twitter//Mehtap Kayaoğlu

YORUMLAR 11 TÜMÜ
  • Melek 14 yıl önce Şikayet Et
    Çok güzel.... Çok güzel bir yazı.Teşekkür ederiz Mehtap abla..
    Cevapla
  • nisa atakul 14 yıl önce Şikayet Et
    nolur. ister psikolog olun ister dünyanın en bilirkişisi ama önceakıl vermek için evli olun evli.nolur
    Cevapla
  • interdert 14 yıl önce Şikayet Et
    Nûr Sûresindeki o ayetler. İftira atanlar hakkındadır amma kimin kime layık olduğunu da belirtmektedir. İnanan erkek ve inanan kadın evlendiğinde baştan istikametleri aynı olan bir yol üzerinde birleşmiş olurlar ve ihtilaflarında da hakemleri Allah ın ayetleri yani Kuran olacaktır. Maalesef inananlar inkarcılarla evlendiklerinde veya evlendirildiklerinde hayatın sıkıntılarıyla boğuşmaktan çok birbirleriyle mücadele etmektedirler ve birçoğunda da bu, aile yuvasını yıkmama adına ömür boyu sürüp gitmektedir.
    Cevapla
  • interdert 14 yıl önce Şikayet Et
    Evliliklerde fikir çatışmalarını engellemenin yolu. Nûr Sûresi nin 26 . ayetinden de geçer : Kötü kadınlar, kötü erkeklere kötü erkekler de kötü kadınlara temiz kadınlar temiz erkeklere, temiz erkekler de temiz kadınlara layıktır. O temiz olanlar iftiracıların söyledikleri şeylerden uzaktırlar. Onlar için bir bağışlanma ve bolca verilmiş iyi bir rızık vardır.
    Cevapla
  • faran 14 yıl önce Şikayet Et
    talebeliğimiz iftiharlığımızdır....!. insan gibi toplumlar -medeniyetler-kültürler vb. de doğar yaşar ve ölürler..mesele yenisini kimin inşa edeceğidir!! malesef müslüman sosyolog psikolog ve psikiyatrlar bu inşa sürecinde bilgi ve kavramlarını vahiyden hareketle belirlemiyorlar.çözümlemelerinde bize ait bişey yok.kuran daki kıssaları iyi ve kötü kişilik örneklerini en mühimi esma ül hüsna dan hareketle insan ruhuna ilişkin esasları belirlemeye kalkmazlar..sonrasında üstün dökmen,doğan cüceloğlu gibi hayatı Allahsız inşa edenlere sarılırlar.
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle