Evlilik Ortak Dilini bulamazsa ne olur?
Bu tanımı herkes öğrenmeli artık. Psikolojik açıdan bakıldığında, evlilik, birbirini seven iki kişinin, birbirlerine olan bağlılıklarını, bir törenle, yasal hale getirmesi demektir. Demek ki, bir ilişkinin evlilik olması için nelere ihtiyacımız var? İlk olarak birbirini seven iki insana… bu iki insanın birbirine bağlı olmasına… ve törenle yasal hale getirme işlemine…
Dil ise; “iletişim”in olmazsa olmazlarındandır ve insanların düşündüklerini ve duyduklarını bildirmek için kelimelerle veya işaretlerle yaptıkları anlaşma, lisan, anlamına gelir. Tanımından yola çıkarak bakacak olursak, sadece sesle ilgili olduğunu düşünmekten öteye geçerek, genel bir tutumu, davranış bütününü, muhatapların birbirini anlayabilmesi ve hissedebilmesi sürecini de kapsadığını farketmemiz gerekir.
Ailede ve dolayısıyla evliliklerde sağlıklı ilişkinin gelişmesi için önemli bir noktayı bilmekte yarar var sanırım. Ortak dil üretebilmek. Aile ilişkilerimizde ortak dil yakalayamıyorsak işler zorlaşıyor; ama birbirimizin dilinden anlıyorsak cennetten bir köşeye dönen günler yaşıyoruz ev halkımızla. Bu noktadan yola çıkacak olursak öncelikle evlenen insanların “Sen”, “Ben” çekişmesine girmemesi, girmişse vazgeçmesi gerekir. Çünkü evlilik “Sen”den ve “Ben”den farklı bir süreç olarak yaşanır. Evlenen insanların hayata artık “Biz” gözüyle bakması gerekir.
Evliliği bitiren belli başlı hatalar var sevgili okurlar!
Bireysel destek çalışmalarında ve aile danışmanlığı yaptığım çiftlerde çok dikkatimi çeken bazı hatalardan bahsedeyim sizlere. Böylece sizler de kendi istediğiniz önerileri alır yerleştirirsiniz hayatlarınıza...
Genellikle çiftler sıkıntılı günlere yelken açtıklarında, bu zorluğu fark ettiklerinde, işleri düzeltebilmek için tek tek her şeyi gözden geçirmeye başlıyor. İğneden ipliğe her türlü yaşanmışlık tek tek mercek altına yatırılıyor. Ve yaşananlara bir anlam yüklenmeye çalışılıyor. Değişen duygulara, sertleşen davranışlara gerekçe olabilecek anlamlar. “Neden böyle oldu”dan başlayan; “Niye ben?”e kadar uzanan kocaman bir yol gibi. Oysa ne kadar uğraşsanız da hatayı başlatan doğru adresi bir türlü bulamazsınız. Bulamayacağınıza göre zihninizi yormanızın anlamı da yok anlaşılacağı üzere.
Lütfen kendinizi, eşinizi ve sorun yaşadığınız çocuklarınızı mercek altına yatırmayın. Çünkü ne olduğunu anlamak için sarfettiğiniz bu çaba dönüp dolaşıp sizin, evliliğinizdeki detaylara gömülmenize neden oluyor. Ve temel yaşam ilkesi… Herhangi bir şeyde yok olmak istiyorsan detaylarına dal… ve boğul…! Kendinizi, eşinizi ve evlatlarınızı boğacağınız bu adımı atmayın… Attıysanız da “Olan oldu… peki bunu nasıl toparlayabilirim?”e odaklanın.
“Nasıl toparlayabilirim”deki yaklaşım biçiminiz, sizi çözüme yöneltirken; “Ne oldu da böyle olduk”a odaklı çaba, detayda boğulmanıza; somut veriler bulamadıkça ev halkınızı suçlama alışkanlıkları geliştirmenize neden olur. Bu nedenle lütfen birbirinizi suçlayarak olaylara bakmamaya çalışın. Karşınızda suçlu varsa, kendinizdeki neye göre işlerin yoluna girmesini sağlayacaksınız? Öyle ya! Suçlu zaten o! “Ben ne yapsam boş” gibi bir gizli düşünce, kendimizi değiştirme ihtimalimizi net olarak yok eder. “Sütüm kara” diyen insanlar olabilmek önemli evlilik ilişkisinde. Üstelik eşiniz de kendisinin kabahatli olduğunu düşünmediğine göre! Eyvahlar olsun gitti evlilik!
Günümüzde ilişkilerde hep “Aha yakaladım senii…! Benden kaçmaz…!!!” formatına oturmuş konuşmalar var. Oysa eski büyükler bilirler. Bir kızı veya erkeği evlendireceklerinde; “Yavrum… Artık evleniyorsun… Bundan sonra bir kulağın sağır, bir gözün kör olsun…” derlermiş. Kulak ve gözü metafor olarak düşünürseniz eğer işiniz kolaylaşır. Eşinizin her yaptığını görmeyin, her lafına alınganlık yapmayın. Sadece konuşun onunla, havadan sudan… Oradan buradan sıradan konuşmalar yapın.
Bir araya gelen, kakara kikiri sohbetler yapan eşler/aileler çok iyi anlaşır biliyor musunuz? Kız kıza lise yıllarında yaptığımız onu bunu, laf olsun torba dolsun cinsinden değerlendirmeler, evde birlikte yaşayan ailenin keyifli zaman geçirmesine vesile olur. böylece özellikle eşler, ardından anne/babalarla çocukları çok iyi bir dostluk ilişkisi geliştirmiş olurlar.
Eşinizle veya çocuğunuzla yaptığınız her konuşmanın sonunda illaki bir uzlaşmaya varmaya çalışmayın. Sallantıdaki ilişkiler için en ciddi risk bu çünkü. Evlilik elden gidiyor… Siz ev halkınızla uzlaşmaya çalışıyorsunuz! Niye risk? Uzlaşabilmek için ona -kendi doğrularınızı- dayattığınızı fark etmezsiniz bile! Siz uzlaşma gayreti içindeyken, sorun yaşadığınız kişi “yine yapıyor yapacağını… kendi saçmalıklarını bana kabul ettirmeye çalışıyor” diye düşünür normal olarak. Niye normal olarak dedim? Ee onun doğruları da sizin için saçmalık da ondan!
Öyleyse akıl okumadığınız her pozisyon, kesin olarak iyi anlaşacağınız güzel günlere biletsiz yolculuk gibidir! Akıl okumayın yeter! Birbirinizle keyifli ilişkiler kurmaya çalışın. Konuşun; ama problemlerinizi konuşmayın… ailece kakara kikiri yapmaya başlayın.
Unutmayın! En iyi ilişki, üzerinde konuşulmayan ilişkidir!
Psikolojik Danışman&Psikoterapist Mehtap Kayaoğlu - Haber 7
mehtap.kayaoglu@yuzlesme.tv
mehtapkayaoglu@gmail.com
-
Tahsin YIGIT 14 yıl önce Şikayet Etİyi Kadınlar İtâatkârdır. 5. &8220Ey hanım! Şunu iyice anla ve seni gönderen hanımlara anlat ki, kadın kısmının kocasıyla iyi geçinip onun hoşnutluğunu kazanması, saydığın o değerli ibadetlerin hepsine denk olur.&8221 Esmâ bu cevabı alınca çok sevindi ve &8220Lâ ilâhe illallah&8221 diyerek oradan ayrıldı. (İbnü&8217l-Esîr, Üsdü&8217l-gâbe, VII, 19 Mehmed Zihni, Meşâhîrü&8217n-nisâ&8217, I, 36)Beğen
-
Tahsin YIGIT 14 yıl önce Şikayet Etİyi Kadınlar İtâatkârdır. 4. O hâlde biz kadınlar, o hayırlı işlerin ecir ve sevabında sizlere ortak olamaz mıyız?&8221 Doğrusu Esmâ çok güzel konuşmuştu. Efendimiz onu sonuna kadar dikkatle dinledikten sonra yanında bulunan sahâbîlere dönerek: - &8220Siz, bir kadının dinî konulardaki sorularını bundan daha güzel ifade ettiğini hiç duydunuz mu?&8221 diye sordu. Sonra da Esmâ&8217ya şunları söyledi:Beğen
-
Tahsin YIGIT 14 yıl önce Şikayet Etİyi Kadınlar İtâatkârdır. 3. Siz erkekler ise cuma namazı kılmak, câmilere ve cemâatlere gitmek, hastalara gidip hatır sormak, cenazelerde bulunmak, defalarca hac edebilmek, bunlardan daha faziletli olarak da Allah yolunda savaşıp cihâd etmek gibi üstünlüklerle bizi geçmiş durumdasınız. Şurası da muhakkak ki erkek kısmı hac veya umre etmek, kâfirlerle savaşmak üzere evinden çıktığı zaman mallarınızı biz koruyor, iplik eğirip elbiselerinizi dokuyor ve çocuklarınızı besliyoruz.Beğen
-
Tahsin YIGIT 14 yıl önce Şikayet Etİyi Kadınlar İtâatkârdır. 2. &8220-Anam, babam sana fedâ olsun, ey Allah&8217ın Resûlü! Ben kadınlar tarafından gönderilen bir elçiyim. Allah Teâlâ seni bütün erkeklere ve kadınlara peygamber göndermiştir. Biz sana ve senin Rabbine imân ettik. Fakat biz, kadınlar olarak, sizin evlerinizde kapanıp kalıyoruz. Sizin cinsî isteklerinizi tatmin ediyoruz.Beğen
-
Tahsin YIGIT 14 yıl önce Şikayet Etİyi Kadınlar İtâatkârdır. 1. Ashâb-ı kirâmdan Esmâ binti Yezîd adında bir hanım vardı. Çok güzel konuşurdu. Bir gün hanım sahâbîler Esmâ&8217yı aralarında temsilci seçerek Peygamber Efendimiz&8217e gönderdiler. Merak ettikleri bir konuyu ondan öğrenmesini istediler. Esmâ Resûl-i Ekrem&8217in huzuruna giderek şunları söyledi:Beğen Toplam 1 beğeni