Kadına şiddet sorununda nihayet bir dönüm noktasına geldik. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, yeni yasa taslağıyla ilgili bazı ipuçlarını medyaya aktardı.
Umarım yasa taslağı aceleye getirilmez. Yıllarını bu işe vermiş kadın örgütleri, akademisyen ve hukukçularla görüşülerek şekillenen taslağın son hali üzerinde görüş birliğine varılması çok önemli. Zira en küçük bir hatayı, eksiği kaldıracak lüksümüz yok.
Yasa taslağının son derecede olumlu yanları var. Ancak, bu haliyle yetersiz.

Nedir bunlar?
1- Yasa taslağının şekillenip Bakanlar Kurulu’ndan geçirilmesi zaman alacak. Bu arada TBMM’nin yapması gereken, fakat nedense gündeme getirilmeyen bir anlaşmayı hatırlatalım: Türkiye, 11 Mayıs’ta “Avrupa Konseyi Kadına Karşı ve Ev İçi Şiddetle Mücadele” anlaşmasını imzaladı. İstanbul’da, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun bizzat imzaladığı bu sözleşme, etkin bir denetleme mekanizması sağlayacak. Tabii TBMM’ye sunulup onaylanırsa!
2- Şefika E.’nin cansız bedeninin HT’de teşhir edilmesi bir hayra vesile oldu... Yasa taslağına medyayla ilgili eklenen “yeni” madde şöyle: Şiddet mağduru kadının kişilik haklarını ihlal eden görüntüleri kullanan yayın kuruluşlarına ceza gelecek! Yalnız tehlikeli bir ifade var: “Okuyucu, dinleyici, izleyicilere ‘duygusal açıdan’ zarar veren görüntüler de cezaya tabi.” Peki “duygusal açıdan zarar” neye ve kime göre belirlenecek?

ESMER-SARIŞIN REZALETİ
3- Şiddete eğilimli erkeğin “öfke kontrolü, stresle başa çıkma” eğitimine alınması, kamu hizmetlerinde çalışmaya sevk edilmesi önerisine şapka çıkarıyoruz. Ama davranış değişikliğini hedeflerken “cinsiyet eşitliği” konusunda eğitim verilmezse eksik kalır!

(Köşe yazısının tamamını okumak için bu linki kullanabilirsiniz)

Mehveş Evin / Milliyet