Meryem Aybike Sinan
Meryem Aybike Sinan
HABER7 YAZARI

Meyvalandık!

GİRİŞ 24.05.2013 GÜNCELLEME 24.05.2013 YAZARLAR

Belki de en sevdiğimiz meyveler kiraz, çilek, dut, erik gibi meyvelerin mevsimi olduğundandır bu ayları bir başka severiz galiba.

Her akşamüzeri mutlaka yürüyüşe çıkarım. Bahçeler dut ve erikten yıkılıyor desek yeridir. Hatta caddelerin üzeri olgunlaşan dutların dökülmesiyle şıralandığından yürürken basamıyorsunuz. Sonra kirazlar dallarında öylece kalmış ve bir süre muhtemelen kurtlanacaklar.

Göz hakkı niyetine yürüye yürüye bir dut, bir erik derken meyveleniyoruz!

Meyvelenmekten söz etmişken meşhur Erzurum fıkrasını anlatmadan geçmez olmaz herhalde! Malum Erzurum iklimi soğuk ve karasal olduğu için meyve çeşitleri azdır. Köyünde meyve ağacı olmayan Erzurumlu köylünün birisi sıcak bir memlekete gider. Mevsim sonbahar ve ağaçlarda ceviz dışında bir şey görülmez. Hayatında ilk kez ceviz ağacı gören adam yeşil kabuklu cevizi alır yemeye çalışır. Tabii ki acı ve feci bir tadı vardır. El, ağız, burun karalar içindeyken ev sahibi gelip “ne yapıyorsun” diye sorunca:

“Sonunda biz de meyvalandık” der!

Tabii latife bir yana.

Ülkemizde meyve ve sebzenin yetişmediği yer neredeyse yoktur. Her bölgenin kendine has meyveleri ve bir bitki örtüsü var. Ancak benim gelmek istediğim husus bu değil. Meyvesi bol, yiyeni az olan bir milletiz. Maalesef ciddi bir meyve israfı yaşanan bir ülkeyiz.

Yaşadığım bölgede bahçeler, bayırlar neredeyse kışa kadar türlü türlü meyvelerle göz kamaştıran bir zenginliğe sahip. İlkbaharda, özellikle kiraz, kokulu Osmanlı çileği, dut ve erik ciddi bir rekolteye sahip. Yaz ayları geldiğinde bu kez incir, elma ve armut bahçelerdeki yerini alıyor. Sonbahar geldiğinde ise ayva, Trabzon hurması, Hınnap, kokulu siyah üzüm, kırmızı erik gibi meyveler sahneye çıkıyorlar.

Yani bölge bu anlamda çok güzel ve zengin bir coğrafya…

Ancak meyve israfının bu denli çok olduğu bir bölge daha var mıdır bilmiyorum. Ekonomik durumu üst seviyede olan insanların yaşadığı bölgede halk meyve bahçelerine ekonomik anlamda bir değer atfetmiyor olmalı ki birçok bahçede meyveler dalından toplanmıyor bile.

Dut ağaçları olgunlaştıkça yerlere dökülüyor ve çürüyüp gidiyor. Hâlbuki anadoludaki hamarat kadınlarımız olsa bu dutları asla israf etmezler ve bir şekilde pekmez, pestil yaparak bu zenginliği bir başka zenginliğe dönüştüreceklerdir. Kiraz fazlasından reçel yapılabilir oysa. Ya da civardaki insanlara pay edilebilir.

Aklıma rahmetli anacığım geliyor.

Malatya'da ne zaman kayısı bahçemize girse ne kadar bahçesi olmayan tanıdık varsa minik sepetler içinde onlara da mutlaka gönderirdi. Ya da üzüm vakti üzüm bağımızdan bizim aileyi tanıyan veya tanımayan o kadar insan o rengârenk üzümlerden nasiplenirlerdi. Hiç unutmuyorum annemin minik sepetleri vardı ve ben onlara doldurulan üzümleri yakınlardaki eş dosta götürürdüm ve bunda da hiç gocunmazdım. 

Peki, ne oldu da biz vermeyi unuttuk!

Özellikle gelen geçen yesinler diye yol kenarlarına çeşit çeşit meyve ağaçlarını diken bir ruh ikliminden buralara nasıl geldik? Birilerine bir avuç meyve uzatmaktansa onları çürütmeyi tercih eden gönül yoksunluğuna nasıl ulaştık? Zahiri zenginlikleri hat safhaya ulaşan bizlerin bu gönül yoksulluğu neyin sonucudur acaba?

Bu satırları bana yazdıran dokuz on yaşlarında minik bir öğrenci. Adının Osman olduğunu söylüyordu. Bugün yürüyüşe giderken irice dallarını yürüdüğümüz yola salan ve buyrunuz diyecek kadar tevazulu bir dut ağacının dibinde tanıştık Osman'la! Dikenli çitin üzerende tek ayakla durmuş dut yiyordu. Osman ben de geleyim mi diyorum. Çok cömert, gel abla diyor.

Osman'la göz hakkımızı alırken “Osman sen bu bahçenin sahibini tanıyor musun?”  diye soruyorum.

“Tanıyorum, ye ye abla, sonra helallik alırsın!” diyor. Sen benim adıma al işte diyorum. “Olmaz herkes kendisi helallik almalıdır” demez mi? Gülüyorum. Hem de neşeleniyorum. Osman aferin sana, helal nedir, haram nedir biliyorsun ya! Aferin.

Yani anlayacağınız biz de böyle “meyvalanıyoruz” işte!

Muhabbetle kalınız.

Meryem Aybike Sinan-Haber7

meryemaybike@gmail.com

https://twitter.com/maybikesinan

YORUMLAR 9 TÜMÜ
  • turgut1 11 yıl önce Şikayet Et
    bu notumuz da yazar hanıma olsun. "osmanı suça teşvik etmiş" diye yazdığım yorum sadece bir espiri idi.yazınızı okuyunca osman örneğine tebessüm ettim,osmanca verilmiş cevabada hayran oldum...malesef bazen şakalar gerçeğe hamlediliyor hatırlatmak istedim.
    Cevapla
  • turgut1 11 yıl önce Şikayet Et
    demokrat seninle tartışmayacağım. çünkü aramızdaki farkı göremezler.
    Cevapla
  • demokrat 11 yıl önce Şikayet Et
    Turgut'um savcım, sen ne çok biliyorsun öyle!. bir yetişkinin bir çocukla şakalı ve sıcak bir diyaloğunun ancak bu kadarını anladıysan ve bunu polemik malzemesi yapabiliyorsan hakikaten ön yargılısın! Ve dahi müfterisin ve yazara karşı antipatin var! başka türlü bu çıkışın asla ve kata açıklanamaz!
    Cevapla
  • demokrat 11 yıl önce Şikayet Et
    Turgut11 siz peşin hükümlü değil misiniz biraz?. Turgut, savcım, bu sütunlar senden soruluyor belli, lakin insan azıcık kaliteye önem verir yahu! Bakıyorum da mahalle muhabbetleri seni daha çok sarıyor! Ama olsun herkesin kendi seviyesine uygun yazıları vardır Haber7'nin. Ben edebi kalitesi yüksek, fikir cephesi güçlü ve temcit pilavı tipi yazılarını ısıtıp ısıtıp önümüze koymayan kaliteli isimleri okurum. Mesela Aybike Hanım, mesela şeyma Hanım benim favori kadın yazarlarımdır, size de tavsiye ederim. Bak Turgut'cuğum, savcım, başkasının işine burnunu sokunca böyle oluyor ortalık! Herkes kendi işine!
    Cevapla
  • turgut1 11 yıl önce Şikayet Et
    sayın demokrat sen yazıyı okumamışın. "sen benim adıma al işte" demiş...fakat osman,hulefa osman gibi cevap vermiş...şöyle anlatıyım mesela ben sana desem ki "demokrat git bankayı benim adıma soy"...banka soyan demokrat günahsız mı olur?.
    Cevapla