Meryem Aybike Sinan
Meryem Aybike Sinan
HABER7 YAZARI

Haklısınız Hocam eşit değiliz!

GİRİŞ 23.09.2013 GÜNCELLEME 23.09.2013 YAZARLAR

Ancak siz neden hep kadın üzerinden konuşur, kadına ait dünyaları deşersiniz ki? Başörtümüz, saçımız, başımız, evliğimiz, çalışanımız, çalışmayanımız hakkında hep siz erkekler konuşup durursunuz! Bu anlamda evet, size katılıyorum Hocam, eşit değiliz! Bu mümkün de görünmüyor!

Kadın eş değil derken aynı zamanda eşit de değil diyorsunuz!

Kadın size göre çalışmamalı zira çalışan bir erkeği var!

Buna göre siz sadece evli olanları kastediyorsunuz. Peki, kocası ölenleri veya evlenemeyenleri, evlilikten yana bahtı kara olanları ne yapacağız? Onlar hayatlarını nasıl idame ettirecek? Bir evladın ana babasına bakmadığı şu yalan dünyada kocası olmayan, evlenemeyen veya bir başına kalmış kadın ölene kadar ne olacak Tuğrul Hocam? Kimin başına ekşiyecek? Yoksa onları toplayıp Darülacezeye mi göndereceğiz?

Çalışan kadın boşanmaya meyyaldir sözünüz kısmen doğrudur. O da sorunlu bir evliliği olan, şiddet gören, aşağılanan, bir arada yaşayamayacak kadar evliliği zarar görmüş kadın, şayet ekonomik güvencesi varsa,  boşanma yolunu daha rahat tercih ediyor. Çalışma hayatı, kötü evliliğin sonunu hızlandırıyor!

Mamafih katlanamayacağı kadar kötü bir evliliği olan, gideceği, sığınacağı bir yeri olmayan,   mali güvencesi bulunmayan kadın ise ne yazık ki sonu ölümle bitebilecek boyuta gelmiş, bir karabasana dönüşmüş evliliğini sürdürmeye ne yazık ki devam ediyor. Her gün bu kabilden kadın cinayetlerine eminim ki siz de üzülüyorsunuz! Böyle bir evliliği kim sürdürmeyi ister? Kim kızının, kardeşinin, yakınının böyle bir kâbusu sürdürmesini bekleyebilir?

Ülkemizdeki boşanmaların büyük çoğunluğu ailevi, namus, ekonomik, sosyo kültürel farklılıklar, hastalıklar vs gibi etkenlerle gerçekleşiyor. Ancak küçük bir azınlık var ki onlar keyfi diyeceğimiz sudan sebeplerle evliliklerini çabucak gözden çıkarıyorlar. Zaten konumuz onlar değil zira onlar başka bir gezegende yaşıyorlar.

Bizim dinimiz evliliği teşvik ettiği gibi evlilik kurumu zarar görüp aşınmışsa son kertede kerhen de olsa boşanmaya cevaz verir. Yani boşanma da evlilik gibi insanın başına gelebilecek bir haldir.

İnançer Hocam bazı tespitlerinize bizler de katılıyoruz. Mesela Patronunun bütün emirlerini büyük bir saygıyla ve hürmetle yerine getiren “bazı kadınlar” söz konusu kendi kocası olunca (bir tencere çorba pişirmek, bir kahvaltı hazırlamak, bir gömlek ütülemek, güler yüz göstermek gibi)  sıkı bir “feminist” olup meseleyi “eşitlik” mevzuuna getirirler.

Bir kadının kocasına, bir kocanın karısına bazı vazifeleri vardır. Bu kurallar her ailenin sosyo kültürel ve eğitim seviyesine göre değişkenlik gösterse de aşağı yukarı birbirine benzer. Yine “bazı kadınlar” evde salaş, bakımsız, çapaklı gözlerle dolaşıp, işyerine bütün dişiliğini takınarak gider ve gün boyu yüksek ökçeli topuklarla süzülüp dururlar. Tabii akşama evde kramp girmiş bacaklarla homurdanarak güç bela bir sofra hazırlamaya çalışır.

Bu durum elbette her çalışan kadının hikâyesi değildir.

Ne var ki ülkemizde çalışma koşulları kadının lehine değildir. Kadın çoğunlukla ara elamandır. Bütün gününü işyerinde geçirdiği halde erkek kadar ücret alamayan, hak ettiği sosyal güvenceye kavuşamadığı gibi çocuğunu baktıracağı bir gelire bile sahip olmayan kadınların sayısı azımsanmayacak kadar çoktur.

Kadının çalışma koşulları sağlıklı bir nesil, huzurlu ve güvenli bir aile için mutlaka düzenlenmelidir. Daha çok yarım gün üzerine bir mesai uygulaması hem kadın hem de çocuğu için maddi ve manevi anlamda sağlıklı olacaktır.

Kadın mutlaka çalışmalı ancak bu mesaiyle ve ücretle değil!

Değerli İnançer Hocam, bahsettiğiniz gibi ekonomik bağımsızlık kadın için bir aldatmaca değildir! Bir kadının eşi de olsa bir başkasına muhtaç olması, para istemesi çok da kolay bir şey olmasa gerektir. Kadın narin ve nazenin bir varlıktır. Bugün çocuklar bile anne ve babalarından harçlık isterken gurur yapıyorlar.

İslamiyet'in kadına verdiği hak ve hukuktan bahsediniz lütfen!

Mesela Hz. Hatice'nin nasıl ticaret yaptığını, Sevgili Peygamberimizle evlilik biçimini, çalışma hayatına bakışını,  zamanın ruhunu da hesaba katarak yeniden anlatınız.

İlk Müslüman kadın, çalışan bir kadındı Hocam!

Siz çalışan kadını canı çektiği için boşanan, laf dinlemeyen, aklı bir karış havada olan kadınlar olarak görebilirsiniz! Lakin çalışma hayatı içerisinde olup da ailesini aksatmadan düzgün çalışan, eşini de işini de ihmal etmeyen, on parmağında on marifeti olan fedakâr ve cefakâr kadınlar o kadar fazladır ki!

Siz asıl çalışmadığı halde evinin yolunu ancak akşam saatlerinde bulan, gün boyu mağaza mağaza, ev ev gezen, ya da bütün gün televizyon karşısında dizi ve kadın programları seyreden, hiçbir şey üretmeyen, çocuklarıyla bile yeterince ilgilenmeyen “diğer bazı” kadınlardan söz etmeliydiniz…

Prof. Dr. Ümit Meriç'in “Dünya kanatlarımızın Altında” kitabında “İstanbul'da Kadın olmak” bahsinde İstanbullu kadınla ilintili şu ilginç rakamlar verilmiş;

“İstanbul'da kadınların yüzde 52'si ev hanımı, yüzde 0,5'i yönetici pozisyonunda, yüzde 19'u işçi, yüzde 12'si öğrenci, yüzde 6'sı esnaf, yüzde 4'ü memur ve yüzde 3'ü serbest çalışıyor”

Yani Sevgili İnançer Hocam, görüldüğü gibi İstanbul gibi bir kentte bile çalışan kadının durumu ortada! Yüzde otuz sekiz gibi en yüksek istatistik İstanbul'a ait. Anadolu'yu varın siz düşünün!

Bizim sorunumuz çalışan kadın sorunu değildir, bizim sorunumuz topyekûn bir insan kirlenmesidir! İnsanın fıtratının iç sesini duymuyor oluşudur. Hakikatin incitilmesi meselesidir bizim meselemiz… Siz gönül yapınız lütfen! İnsan ruhunu ve kalbini tamir ederseniz şayet her yer gülistan olacaktır! Her şey gönülde başlayıp gönülde bitiyor zira…

Öyle değil mi?

Meryem Aybike Sinan-Haber7

meryemaybike@gmail.com

YORUMLAR 3
  • hasan şahin 11 yıl önce Şikayet Et
    harika bir yazı. her gün kadınlar hakkında birşeyler uydurup abuk sabuk yorumlar yapıp kadınları rencide eden dünyadan bi haber inançer hocaya! çok güzel bir cevap.
    Cevapla
  • MURAT AKMAN 11 yıl önce Şikayet Et
    KEŞKE DEMEDEN BİRDAHA DÜŞÜNMELİYİZ BİZ ERKEKLER. meyrem hanım teşekür ederim gerçekten guzel cevap vermişin.ben evlıyım ve esım calısmıyo yanı uretmıyo ve etrafımda çalışıpta geri kalan işleri aynen senin yazdıgın gıbı yapan çok güzel insanlar var.ben onlara gıpta ıle bakıyom (hani hiç demememiz gereken KEŞKE kelımesını kulanıyom).hocam gibi insanlar yanı bız erkekler genelınde aynıdırya eşimiz hastalandımı hastane ye gotururuz veya doktora ılk tercıhımız muayene eden veya iğne yapanın kadın olmasıdır . Ben herzaman derin genede yazıyorum bir kadın arıyla namusuyla çalıştıktan sonra erkegin hayatını kolaylastırı,yuku azaltır bırde mutu bır çıftseler değme o hayatın keyfıne ALLAHA EMANE T OLMANIZ DİLEĞİYLE.
    Cevapla
  • translator 11 yıl önce Şikayet Et
    Kadınlık refleksi. bi konuda hakkında bir şeyler söylendiğinde normal/tabii şartlar çerçevesinde anlaşılır/anlaşılmalıdır. Koca zulmü, gerçek manada zorlayıcı ekonomik koşullar vb hususlar istisna durumlardır. Adamın bu istisna durumlar için konuştuğuna dair tek bir emare yok.Sui misaller üzerinden "ajitasyon" yapmışsınız . Kadının kural tanımaksızın çalışma hayatına girmesiyle beraber annelik ve eşlik vazifelerinde ciddi ihmal ve kusurlar meydana geldiği, hatta ahlaki duyarlılığın kaybıyla sonuçlandığı aklı selim sahibi herkesin kabul edeceği bir hakikat..Kadının çalışma hayatına girmesindeki tek engel başörtüsü gibi lanse edildiğinden ötürü çalıştığı ortamını, şartları kimse sorgulamaz oldu.Ortam belli şartları taşısa bile kadın çarşafla çalışsa da caiz değildir. Yeni bir moda başladı: Erkek kadın veya kadına dair hususlarda ağzını bile açamaz! Otomatikman suçludur, düşünceleri de subjektif!
    Cevapla