Terk edilen, dövülen, sövülen, hakir görülen, aşktan ve sevgiden mahrum edilen olmadı tamam senin ömrün bu kadar denip öldürülen, katledilen şarklı kadından şarklı erkek ne istiyor? 
Tartışılır, erkek kadını öldürür!
Kadın yeter der evi terk eder, erkek hazmedemez kadının baba evini basar kadını öldürür!
Kadın, dinin de kanunların da cevaz verdiği “boşanma” hakkını kullanmak ister erkek boşanılmak istenen kişi olmayı yediremez kadını öldürür!
Kadın hata yapar hayatıyla öder, erkek onu hem sever, hem döver ve hem de öldürür!
Kadın sevemez, kendi seçtiği kişiyle evlenemez, böyle bir hakkı yoktur çoğu zaman. Böyle bir hata yapmaya görsün canıyla öder! Zira töre koyucu, uygulayıcı erkek kadını öldürür!
Bu nedir, gerçekten de bu nedir Allah aşkına diye insanın bağırası geliyor! 
İslamın en üst mertebeye koyduğu kadının bulunduğu mevkie bakınız ve kadının içler acısı halini görünüz. Kadın maalesef günden güne bulunduğu makamdan aşağıya düşmeye devam ediyor. 
Modernleşme güya kadını güçlü kıldı sanrısıyla avunanlar şunu bilsinler ki en fazla kadın cinayetleri büyük şehir merkezlerinde ve çekirdek ailelerde meydana geliyor! 2014 yılının ilk altı ayında en fazla kadın cinayetinin meydana geldiği şehirler sırasıyla İstanbul, Gaziantep, Adana, Antalya, Hatay, Konya ve Mersin illeri… Son yıllarda kadın cinayetlerinde yüzde 1400 oranında artış var ki bu ürkütücü bir rakam… 
Kadın cinayetlerinin yüzlerce sebebi var. Ama aşağı yukarı temelde hikayeler birbirine benziyor. Bu şehirlerde serbest kalan aile bireylerinin geleneksel töreyle örtüşmeyen tavır ve yaşamları, aldatmalar, savurganlıklar, geçimsizlikler, kopuşlar, tercihlerin değişmesi vs…
İlginç değil mi?
Göç sebebiyle gelinen ve bir anda modernleşme adı altında şehrin hır gürü arasında aile olma, bir arada yaşama tutunma, yaşam savaşı derken birbirinden vazgeçme, kavgalarla, namus cinayetleriyle sarsılan yaşam hikayeleri genellikle aşağı yukarı böyle!
Lakin bendeniz bütünüyle bütün suçu erkeklere yıkmanın da adaletsizce olduğunu belirtmek isterim. Ancak her ne olursa olsun hiçbir hatanın bedeli ölümcül olamaz, olmamalıdır!
Bu anlamda geçtiğimiz aylarda şahit olduğum bir hikayeyi sizlerle paylaşmak isterim:
“Kocaeli Kitap Fuarında kitaplarımı imzalarken kırk –kırk beş yaşlarında bir hanımefendi gelip kitaplarımdan imzalattı ve benimle sohbet etmek istediğini söyledi. Kadın ilkokul mezunu ve İstanbul’da yaşıyormuş. Kocaeli’ye fuar amacıyla geldiğini söylüyor. Çocukları olduğunu, eşinin bir şirkette güvenlik görevlisi olarak çalıştığını anlatıyor. Konuştukça bu hatunun sırf kitap satın almak için bu fuara gelmediğini sezinliyorum. Bir Yazar beyefendiye hayran olduğunu, onu görmek için fuara geldiğini, yazar tavsiyesi istediğini kendisine benimle birlikte birkaç yazar ismi daha tavsiye edildiğini anlatıyor!
Birkaç saat boyunca bu kadını fuar alanında gezinirken buluyorum. İşimiz bitiyor tam ayrılacak iken o yazar ağabeyimizle karşılaşıyoruz ve selamlaşıyoruz. Kadın peşinde. Israrla kadın bastırıyor ve “sizinle röportaj yapmak istiyorum” diyor gitmeye hazırlanan yazar beye! Adamcağız kaçacak delik arıyor ve beni gösteriyor “Git Meryem Hanımla yap röportajı” diyor. Meseleyi anlayan ben kıs kıs gülüyorum içimden.
Lakin mesele röportaj değil, sen anladın! Demek de istemiyor kadın…
Eşimle birlikte fuar alanını terk ederken içimde derin bir sıkıntı var! Bu kadıncağız ateşle oynuyor, çoluk çocuğunu ve kendisini tehlikeye atıyor ve olmadık serüvenlerin peşinde kendini de, namusunu da on paralık etmek üzere, diyorum içimden... Kocasına akşama ne uyduracak acaba?
Buna benzer birkaç hikayeye daha şahit olmuştum. Kadınların durumu çok vahim. Kadın mutsuz, kadın sevgi arıyor, kadın aslında hiç olmayan aşkı arıyor, kadın arayışta, kadın dizilerden çıkmış oyuncuları aratmıyor artık. Tabii bu tıynetteki kadın tipinden söz ediyorum. 
Son zamanlardaki cinayetlerin temelinde sadakatsizlik en başta yatan sebep! Bir erkek neden aynı yastığa baş koyduğu insanı hunharca öldürsün? Onu en hassas yerinden yaralayan bir sebep olmalı? Eğri oturup doğru konuşalım! Bütün suç erkekte değil Hanımlar? Lütfen herkes kendini sıgaya çeksin ve kendisiyle hesaplaşsın bakalım!!!
Ondan sonra herkes şapkasını başına alıp düşünsün!
Bütün suç erkekte mi? Kadın pir ü pak mı?
Lütfen bu dünyanın öfkesi, kiri, yenilgisi, acısı, kederi bitmez, anlık öfkelerle iki dünyamızı da mahvetmeyelim! İlahi adalete sığınalım! Tek sığınağımız olan O’na dönelim ve O’na anlatalım derdimizi ve O’nda teselli bulalım… 
Hayırlı Ramazanlar Efendim.

Meryem Aybike Sinan/Haber7
meryemaybike@gmail.com