Toplum olarak yüreğimiz sızlıyor. Kolumuz kanadımız kırık. Şahsen haftalardır kendimde yazma kudreti bulamıyorum zira söylenen her şey bunca gelişme karşısında kifayetsiz kalıyor.

HDPKK adlı ne olduğu aşikâr malum yapı pişkinlikte dünyada rakip tanımıyor. Böyle ikiyüzlü, riyakâr, pişkin, arsız, müptezel bir yapıyla mücadele etmek gerçekten de marifet ister!

Dün İstanbul’da sözde “barış” temalı bir miting düzenlediler!

Oysa dillerinden düşen o sözde “barış” sözcüğünden kan ve irin akıyordu.

Silho, her zaman olduğu gibi Cumhurbaşkanımızı suçladı. Öyle ya kendisi sütten çıkmış ak kaşık! Yahu pes… Bu kadar ikiyüzlü, pişkin, riyakâr, numaracı bir siyasetçiyi ne tanıdık ne de duyduk.

Öyle laflar ediyor, öyle barışçıl martavalları düzüyor ki tamam diyorsunuz, artık bu HDPKK’lı adamlar yarın özür dilerler. Lakin bırakınız özrü, ertesi saat yine bir polisimize, askerimize saldırarak kendilerini yalanlıyorlar.

Bu saatten sonra barış çağrısı yapsan ne olur, silahlar sussun desen ne olur! Aşağıdaki hikâye bu meseleyi anlatır gibidir:

“Kavgacı bir genç varmış. Babası onu bir gün bir tahta perdenin önüne götürmüş.”Arkadaşlarınla kavga ettiğin zaman, bu tahta perdeye bir çivi çak.”demiş. Genç, birinci günde tahtaya otuz yedi tane çivi çakmış. Sonraki günlerde kendi kendini kontrol etmeye çalışmış ve her geçen gün aha az çivi çakmış. Nihayet bir gün hiç çivi çakmamış. Babasına gidip hiç çivi çakmadığını söylemiş.

Babası onu yeniden tahta perdenin önüne götürmüş.

Gence: “ Bugünden başlayarak kavga etmediğin her gün için bir çivi sök.” demiş. Günler sonra çocuk babasına bütün çivileri söktüğünü söylemiş. Babası ona “Aferin! Ama tahta perdeye dikkatli bak.” demiş. “Artık birçok delik var ve bu tahta perde hiçbir zaman geçmişteki gibi sağlam olmayacak.”

 “Arkadaşlarla kavga edildiği zaman kötü sözler söylenir. Her kötü kelime bir iz bırakır. Arkadaşların seni affedebilir ama bu iz daima kalır.”

Silho’nun çağrısıyla silahlar bu saatten sonra sussa ne olacak? Giden onca şehidimiz onca gözyaşı geri gelecek mi?

Peki, sonra ne olacak? Kızdıkları yerde yine silah mı diyecekler?

Açık söylüyorum. Terörün kökü kazınmadıkça bu mesele bitmeyecek. Yaşadık ve gördük bunu. Fenole’nin örgüsü gibi sökülüp sökülüp bitirilen, sonra tekrar örülüp örülüp önümüze konan bu meseleden fena halde bıkmış durumdayız.

Bunun çözümünün ciddi bir milli güvenlik ve terörle mücadeleden geçtiğini “çözümü” yaşayarak test ettik…

Bir taraftan güneyimizdeki bu terör meselesi sürerken, koalisyon hükümeti kurma keşmekeşinin hala sürüyor, her halükarda erken seçim gibi bir hakikatin önümüzde duruyor olması haliyle insanda tedirginlik yaratıyor.

Bir AKP-CHP koalisyonu heyecan vermiyor ve hatta sağ seçmen için kaygı da yaratıyor. CHP’nin özellikle milyonlarca insanı direkt ilgilendiren MEB gibi bir bakanlığı ısrarla istemesi, Cumhurbaşkanımızla ilgili hususlarda geri adım atmaması gibi mevzular bakalım ne olacak!

Büyük olasılıkla erken seçim denecek.

Lakin…

Ak Parti maalesef hala kendisine oy kaybettiren faktörleri masaya yatırıp önlem almış değil. Devlet kademelerinde görev yapan liyakatsiz kimselerin sırf vekil yakınlıklarına istinaden hala görevde tutuluyor olması, arkası olmayanların müktesebatlarına bakılmaksızın görmezden gelinmesi, sosyal barışı ciddi anlamda zedelemeye devam ediyor ve Ak Partiye olan güveni sarsıyor... 

On puanlık oy kaybı tek bir oyuna kadar iyi irdelenmeli, gereken her ne ise acilen yapılmalıdır.

Koalisyon yapılacaksa MEB asla ve kat’a CHP’ye bırakılmamalıdır!

MEB ve Cumhurbaşkanımız bizim kırmızı çizgilerimizdir!

Meryem Aybike Sinan-Haber7

meryemaybike@gmail.com

Twitter: @aybikesinan