Rahmetli gazeteci- Yazar Servet Kabaklı Ağabeyim “ikinci kızkardeşim” dediği bendenizi  “İstanbul’un Fethi” konulu bir söyleşi için Türk Edebiyatı Vakfının Çarşamba sohbetine davet etmişti. 

Sohbetimin ardından birkaç yazarla birlikte Servet Ağabeyin makam odasına geçtik. Kabaklı Ağabey için Türk Dünyası denince akan sular durur ve derya deniz bilgisiyle hiç duymadığımız anekdotlar aktarırdı. Söz gelip bu Fetö’ye dayandı. 

Dört yıl öncesine kadar bütün devlet erkânın olduğu gibi benim de birçoğumuzun da sıcak baktığı “Türk Okulları ve Türkçe Olimpiyatları” meselesi gündeme geldi. Servet Ağabeyin o gün verdiği bilgi kanımı dondurmuştu. 
Meğerse Orta Asya’daki Türk Okullarının birçoğunda bir takım ülkelerin ve istihbarat kaynaklarının destekleriyle bu hain Fetö ve tayfasının, adı Türk olan bu okulların hiç birinde aslında Türkçe eğitim yapmadıkları aksine misyonerlik bağlamında bu okullarda Hıristiyan dininin öncelikle ve özellikle verilip İncil okutturdukları bilgisi geliyormuş! Yani o sözde adı Türk Koleji olan Fetö okullarında hiç de Türkçe eğitim yapılmıyor ve İslam dini verilmiyormuş! Aksine müslüman çocuklar devşiriliyormuş!

Türkçe olimpiyatlarının düzmece bir organizasyon olduğunu hiçbir zaman desteklemediğini ve Fetö’nün bir ABD Projesi olduğunu da sözlerine ilave etmişti Servet Ağabey… 
O gün “Ağabey lütfen bu bildiklerini bir televizyon kanalına çıkıp hemen anlatmalısın demiştim. Olumlu cevap vermişti. Daha sonra bendeniz de Ülke TV Genel Yayın Yönetmeni Hasan Öztürk’ü aramış ve Servet Ağabey gelip bu adı geçen mevzuda konuşmalı demiştim. Hasan Öztürk Beyefendi “Ne demek, Servet Ağabeyi çok severim memnuniyetle çağırırım” demişti…
Lakin…
Bu konuşmanın üzerinden kısa bir süre sonra Servet Ağabey hastaneye kaldırıldı. Ani gelişen hastalıktan bir daha çıkamadı ve kendisini iki ay içinde kaybettik… Mekânı cennet olsun, Allah rahmet eylesin kendisi büyük bir Türk Milliyetçisiydi. Vatanını ve milletini yürekten seven Türk Dünyası denince içi titreyen özge bir insandı.
Şimdi geriye dönüp baktığımda çok fena aldatılan, kandırılan ve gözü boyanan milyonlarca insan görüyorum. Sadece Türkiye’de değil, bütün Türk Dünyasında kandırılan, gözü boyanan milyonlar… Dünyanın diğer ülkelerini hiç saymıyorum bile…
Bu dünya tarihinde Hasan Sabbah ve Haşhaşilerinden, Tapınakçılardan sonraki en büyük, en organize ve en karanlık şebeke işte bu Fetöcü düzenbazlar! Makbul, mütevazı, ağlak hoca bildiğimiz bu meczuptan beynelmilel bir şeytan çıktı! 

Bu ABD projesi Meczup ve tayfası bu darbe ile bir taşla birçok kuş vurdular esasında. Bir kere müslüman kimliği üzerinden derin birçok boyutlu bir fitnenin tohumunu attılar. Şimdi ağzını açan “din” üzerinden hükümetin icraatlarını vuruyor, vuracak… İkincisi Türk Ordusunun hem dünyada hem de ülkede itibarını ve halktaki güvenini sarstılar. Üçüncüsü bu hengâmede Halep’in düşmesine zemin hazırladılar. 
Sanırım Kızılay Başkanı değerli Hemşehrim Kerem Kınık Beyefendi twittırda paylaşmıştı, Halep için:
“Biz vurulduk, Halep düştü! Demişti…

PKK, IŞID ve FETÖ üçlüsü güneyimizde işbirliği içindeler!
Aslında bu Fetö,  ABD’nin “Kanlı Sınırlar” projesinin de bir ayağını teşkil ediyor zira bu darbeyi başarmış olsaydı söz konusu projedeki harita elbirliğiyle hayata geçirilecekti. 
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi benzeri görülmeyen basireti, cesareti ve kudretinin tecellisiyle işaret ettiği mesajı anında alan Büyük Türk Milleti o kara gecede beş bin yıllık şanlı tarihine yine şanlı bir destan yazdı ve alnı ak girdi sabaha. 

15 Temmuzdan beri bu destansı duruşu hatırladıkça gözlerim yaşarır ve Atsız’ın şu güzel dizeleri gelir aklıma:
“Delinse yer, çökse gök, yansa kül olsa dört yan
Yüce dileğe doğru yine yürürüz yayan
Yıldırımdan, tipiden, kasırgadan yılmayan
Ölümlerle eğlenen tunç yürekli Türkleriz!

Allah bu asil milleti ve bu aziz vatanı korusun, esirgesin inşAllah…

Meryem Aybike Sinan-Haber7
meryemaybike@gmail.com
Twitter:@aybikesinan