Meryem Aybike Sinan
Meryem Aybike Sinan
HABER7 YAZARI

Başbakan'ın medya'ya bakışına Tevfik Fikret desteği!

GİRİŞ 01.03.2010 GÜNCELLEME 01.03.2010 YAZARLAR

Geçtiğimiz gün başbakan medya, köşe yazarı, patron, hükümet ve ekonomi eksenli bir konuşma yaptı. Bu konuşma aslında hem yandaş denen hem de karşıt cephedeki malum medyanın bazı köşe yazarlarını kızdırmışa benziyor ki inceden bir serzenişle savunmaya geçtiler bile.

         Başbakanın medya üzerine bu çıkışı peki nasıl algılanmalıydı?

         Medya, her şeyi çok iyi bildiğini sanan, ben söylüyorsam doğrudur algısıyla saflara ve kamplara çekilerek bir bakıma kendi egosunu şişirmeye, yaptığı yayınlarla reyting kaygısı dışında hiçbir kaygısı olmayan bir görüntü çizmeye başladığından beridir kendi itibarını yine kendisi düşüren bir kısırdöngü içine girmiştir.

Üzerinde asıl durulması gereken ülkemizde kendi içinde demokratik, realist ve tam bağımsız bir medya var mıdır yok mudur onu araştırmak lazım.         Bizim ülkede medya batılı anlamda demokratik ve reel bir çizgiye hiçbir dönemde yaklaşamamıştır. Demokrasisi sorunlu olan bir ülkede medya da nasibini almıştır ve uzun zaman başka bir milletin medyasıymış kabilinden kafasına göre takılmış ve bize hiç de aşina olmayan bir tutum içerisinde yazıp çizmiştir ne yazık ki! Muhafazakâr kesim uzun upuzun yıllar maalesef medyada var olma mücadelesi verdi. Basın yayın tümüyle kartel medyanın elindeydi zira.

         Gün gelmiş darbelere alkış tutmuş, gün gelmiş yapılan bin türlü haksızlığa göz yummuş, gün gelmiş halkın feryatlarına kulak tıkamıştır. Hatta gün gelmiş Aydın Menderes’in idamını bile desteklemiştir! Bizim ülkede medya gerçek anlamda demokratik ve insan hak ve hürriyetine saygılı bir medya çizgisine gelememiştir ki!

 Hiçbir zaman batılı anlamda bir basın olmamıştır bu topraklarda.

         Patronlarının siyasi eğilimlerine göre yazıp çizen yazar çizer kesiminin olmadığını hiç kimseler söyleyemez. Örnekleriyle sabittir. Yazarların büyük çoğunluğu patronunun siyasi eğilimini göz ardı edemez, etmiyorlar da.

         Nitekim başbakanın bu konuşmasında direkt patronlara gönderme yapmasını da bu bağlamda değerlendirmek lazımdır.

         Başbakanın hiç kimseden benim için yazınız, beni övünüz beklentisi yoktur aslında. Konuşmasını doğru ve objektif bir biçimde analiz edersek eğer burada üzerine basarak vurguladığı bir şey var. Yapılan sorumsuz yayınlarla gerek ekonomi ve gerekse halkın üzerinde travmalara sebeb olunuyorsa, medya kendini muhalefet yerine koyuyorsa ve gözü kapalı yayın yapıyorsa; buna ülkemi seviyorum, sükûnet ve huzur istiyorum, para kazanmak istiyorum diyen medya patronu duyarsız kalmamalıdır ve gereğini yapmalıdır…

         Kalemşörler, silahşörluk görevine soyunmamalıdır…

         Elbette köşe yazarı özgür olmalıdır. Alabildiğine demokrat.

         Ancak hürriyet dediğimiz şey sınırsız değildir.

Başkasının hürriyetini göz ardı eden, hiçe sayan, ülkede olagelen gerginlikleri teenni ile halka aktarmaktan aciz, sürekli olarak olumsuzlukları pompalayan, yetmedi yanına sanal ilaveler yapan, yalan yazan, iftiradan çekinmeyen,   kendi çıkarları için ülkenin çıkarlarını göz ardı eden bir yazarın hürriyeti bu noktada sorgulanmaya muhtaçtır.

Çünkü medya üzerinde söylenen sözün gücü büyüktür, etkilidir ve tahrip gücü fazladır. O halde yazar dediğiniz kalem namusunu korumalıdır ki söyleyecek sözü olsun!

         Bazı köşe yazarlarının samimiyetsizce ve sorumsuzca taraflı yazılar kaleme alıp, toplumu iyice gerdikten sonra akşam olunca medya üzerinde kavga ettiği adamlarla fasıl geyikleri yaptıkları, sabahlara kadar eğlendikleri, aslında kendilerinin can ciğer kuzu sarması oldukları gerçeğini de hepimiz gördük. O halde halk neden geriliyor, neden ortalık bulandırılıyor? Halkın suhulete, huzura ve hürriyete ihtiyacı yok mudur bu ülkede?

Hangi cepheden olursa olsun bir yazar sorumlu yazmalı, kalem namusuna halel getirmemelidir.

Kalem mesuliyetini hiç aklından çıkarmamalıdır bir yazar.

Zira Yüce Rabbimiz kalem üzerine yemin eder Alak Suresi 4.Ayette ve der ki: Nun, kaleme ve yazmakta olduğu şeylere yemin olsun!

Evet, kalem mesuliyetini taşıyan bir yazar bu yemini her ne olursa olsun bozmamalıdır.

“Ya siz bu ülkeye yardımcı mı olacaksınız, yoksa bu ülkede hala ortamı kızıştırmanın gayreti içinde mi olacaksınız?" diyen Başbakan, bu yemini bozanlara, kalem namusunu kaybedenlere seslenmektedir bir yerde. Kalem namusunu koruyan bir yazarın gocunmasına gerek yoktur zannederim.

Başbakanın bu sözleri gündeme düşerken bendenizin elinde yüz yıl önce yazılmış bir mektup vardı. Dün gördüğüm kadarıyla bu gerçekçi tespit karşısında gocunan bazı yazarlar medyanın zor günler geçirdiğini iddia ediyorlar ama Tevfik Fikret’in yüz yıl önce yakın arkadaşı Süleyman Nazif’e göndermiş olduğu mektup hiç de öyle söylemiyor. Anlıyoruz ki bizim medyanın her dönemde ciddi zaafları ve yanlışları olmuş. Medya her dönem sorunlara yapıcı çözümler üretmek, hükümete gerçekçi eleştiriler getirmek yerine yıkıcı olmayı, tahrik etmeyi erdem addetmiştir. Belki de ülkede demokrasinin böyle sık sık çıkmaza girmesinin birinci derece müsebbibidir medya.  O zamanın medyasını bakınız nasıl anlatmış Tevfik Fikret:

“Umutsuzluk, umutsuzluk, umutsuzluk… Umutsuzum kardeşim. Korkunç bir kızgınlık bunalımı içindeyim, sönüyorum. En yakın arkadaşlarımın arasında sokağa çıplak çıkmış bir adam duygusuyla titriyorum. Herkesin vicdanı kapalı, zamanın alçaklık süslerine bürünebiliyor. Herkes namuslu geçinerek alçak yaşamanın kolayını buluyor.

İşte kalem namusu, basın namusu, edebiyat namusu… O da öldü, o da çiğnendi. Gazetesinde Jurnal basamayanlar artık gazeteci sayılmıyor!

“ Elveda ey aşk-ı namus, elfirak ey sıyt-ı ar. “

Umutsuzluğun derecesini düşünemezsin Nazif, kendimi taşlara çarpacağım geliyor. Fakat hani benim yurtsever kanımla kirlenecek temiz bir taş! “

Tevfik Fikret bu mektubu arkadaşı gazeteci –yazar Süleyman Nazif’e 2 Şubat 1899 yılında yazmış.

Bu sözler önemli bir gazeteci -yazar ve şair olan Tevfik Fikret’e ait. O günden bugüne tam yüzyılda ne değişmiş güzel yurdum medyasında, soruyorum? Yazarların ismi değişmiş sadece, medya aynı medya!

Başbakanın sözlerini değerlendirirken çuvaldızı önce kendimize batırmamız gerekmez mi? Başbakan aslında bizden bir şey istemiyor. Mealen diyor ki:

“Gölge etme başka ihsan istemem senden”

Meryem Aybike Sinan - Haber 7
aybikesinan@gmail.com

YORUMLAR 9 TÜMÜ
  • farkvar34 14 yıl önce Şikayet Et
    Aferin kız, seni takdir ediyorum.... en yalakaların bile menfaatleri söz konusu olduğunda başbakanı söyleminde yalnız bıraktığı bir dönemde durmak yok yola devam niteliğindeki yazınızı duygulanarak okudum. Çok gerçekçi ve harika tespitleri içeriyordu. başbakana umarım bu güzel yazıyı okutmuşlardır. seni kutluyorum benim güzel müellifim.
    Cevapla
  • Bilal Ağaç 14 yıl önce Şikayet Et
    BAŞBAKAN HAKLI.. Bu yazı başbakanımızın o sözleri söylemekte nekadar haklı olduğunun bir isbatıdır. Çünkü: bu yazarın kendi yazdıklarına inandığını zannetmiyorum. Ama, Aksini yazdığında da işinden olacağının bilincinde hareket ediyor. Dolayısıyla böyle yazarlar için Başbakanımız az bile söylemiş.
    Cevapla
  • yorgundemokrat 14 yıl önce Şikayet Et
    tekelci Yorumcuya.... kardeşim konunun tekem mekel işiyle ne alakası var. hanımefendi, medya üzerine bir değerlendirme yazısı yazmış siz bilmem ne diyorsunuz. kel alaka! Türkçe okuyup yazmayı bilmiyorsa sevgili yazarımız onu da öğretsin sizin gibi yorumculara. İyi bir edebiyatçı olduğunu görüyoruz. sırf kin ve garezinizi burada üfürmek için böyle eli kolu düzgün yazılara olmadık yorumlar yazıyorsunuz. Medya da sizin gibi her şeyi tersinden alıyor işte. Hepiniz aynısınız.
    Cevapla
  • çelik arslan 14 yıl önce Şikayet Et
    haluktur haluk. ömrümüzü yedi bu fikret efendi. hain falan değildir. üstelik harama helale dikkat eder, para konusunda özellikle. fakat onun kadar melankolik bir adam görmedim. çocukken, ölen kuşuna mezar yapan, kedisine zerrişte ismini veren bir adam. evinin ismi aşiyan. kendisi şizofrenik melankoli. ölsem de kurtulsam diyerekten tedavi bile olmamıştır. şeker hastasıydı gayyayı vücud. şimdiki yazarlara da hiç benzemez. hele 2.abdülahamit hanı öldürmek isteyen ermeni suikastçıya ey şanlı avcı deyişi yok mu? tefrit firkat
    Cevapla
  • yorumluyorum 14 yıl önce Şikayet Et
    Meryem Aybike hanımefendi. Bu medya analizinizin üzerine söylenecek bir şey kalmamış aslında. En yandaş olanlar bile söz kendilerine gelince nasıl da burun kıvırdılar, nasıl da alındılar ama. benim sevgili başbakanım sadece doğruyu söyleyen bir insan. bu yazınızı okuylunca eyvallah dedim, nihayet bir gazeteci bir yazar başbakanı tam anlamış dedim. bu güzel ve anlamlı yazı için harbiden teşekkür efendim.
    Cevapla