Hz. Muhammed'e (sav) arzuhalimdir!
Efendim,
Sevgili Resulüm,
İsmine hayran olduğum,
Vakitlerden akşam, mevsim bahardır. Erguvani bir akşamın kuytusunda derin bir melale tutsak düşen yorgun ve titrek ruhumuz senin gül kokulu bahçene meylediyor. Ta yürekten seni anıyoruz Efendim. Biz ki baharı sen bilmişiz, gülü sen. Güzelliklerin ve iyiliklerin remzi seni bellemişiz. Aradan upuzun yıllar geçmiş. Nice baharlar gelip geçmiş zamanın kadranında. Biz unutmuşuz verdiğimiz onca sözü, dönmüşüz verdiğimiz sözlerden niyazlardan. Şimdi yüreğimiz nisyanlar içinde yaralı, ağır. Senin doğumunu muştuluyor takvimler, seni fısıldıyor sadakat. Nisan yağmurları tıkırdatıyor yine ruhumuzun gizlerini. Aklımıza senin kutlu sözlerin düşüyor, ıslanıyoruz selsebil gözyaşlarıyla…
Yüreğimizde kule kule dikilmiş Kisra sarayları yıkılıyor yeni baştan.
Yeni baştan giyiniyoruz asr-ı saadeti.
Efendimiz,
Kurtarıcımız,
İsmine hayran olduğumuz,
Ve İsminle Handan olduğumuz!
Adı güzel, kendi güzel Muhammed!
Efendim,
Ey sevgili Resulümüz,
Ey İki cihan Güneşimiz,
Bizi kahreden günahlarımızla yeni baştan senin iklimine yöneldik. Gözlerimizde dinmeyen yaş yüreğimizde derin bir telaş. Bulanık sularda dolanıp dolanıp huzuruna geldik arlanmayası. Keşke, senin güvenli berrak sularının yanağına konan bir nilüfer çiçeği gibi beyazın en beyazından bir yüreğimiz olsaydı da sana hiç utanmadan gelebilseydik ve ellerine yüzümüzü sürebilseydik bıkmayası… Ruhumuzun gemileri senin rıhtımının huzuruna varsaydı keşke unutmayası. Kötülüğü tanımasaydı yüreğimiz, riya ve kini bilmeseydik hatırlamayası. Bir eski zaman masalı gibi hep masum kalabilseydik bir Yed-i Beyza gibi… Bir ikindinin serin dalına huzur taşıyan bir meltem gibi esip durabilseydik keşke, şefaatini utanmadan dileyebilseydik! Ucu cennet olan şükür ipine tutunabilsek ve senin sözlerine kalbimizi sürebilseydik!
Şimdi bütün çıkmazlarımızla, bütün karalarımız ve bütün yaralarımızla senden merhamet ve şefkat diliyoruz ve biliyoruz ki senin ümmetine olan sevgin ve şefkatin billur pınarların gözelerinden akan coşkun sular gibidir. Şimdi mevsim bahardır…
Bir kutlu doğumun hatıraları yığışıyor ruhumuza.
Keşke bu akşam, bu bahar akşamı gözyaşlarıyla ummanlar devşiren bir tövbenin şafağı olabilseydik.
Efendimiz,
Kurtarıcımız,
İsmine hayran olduğumuz,
Ve İsminle Handan olduğumuz!
Adı güzel, kendi güzel Muhammed!
Efendim,
Ey Sevgili Peygamberimiz,
Önderimiz, Rehberimiz, Nurumuz, Şafağımız,
Ruhumuzun serveri, gönlümüzün ziyası, geçmişimizin nuru, geleceğimizin pürnuru! Ve kalbimizin süruru! Çokça yanılmış, çokça aldanmışız. Şeytan taşlamaktan tavaf yapamayan ümmetinin hal-i pür melali içredir ki yüreğimiz hayli ızdıraptadır. Meğerki gönlümüz bu kesret vadisinde çölün bağrındaki seraba tutunmuş bir hülya imiş. Yanı başımızda bir umman dururken şaşı gözümüz yıllar yılı bir serabın hayaline aldanmış. Alınyazımızı kendi elleriyle düğümlemiş nefsimiz. Keşke Karani yürüyüşlü bir serüven olsaydık Yemen Ellerinde! Hep sana yürüseydik, senin coğrafyanın yakan çöllerinde yansaydık hiç usanmadan. Dünya Şeyh Küşteri’nin hayal perdesiymiş meğer. Çok geç anladık. Yalandan ne oyunlar oynamışız ne yalanlar söylemişiz bahtımızı kahreden. Şimdi ne serüvenler yazılı amel defterimizin kahırlı yapraklarında.
Senin şefkatine, merhametine ve şefaatine muhtacız Ya Resulümüz!
Her dem seninleyiz dualar elimizde…
Yeni baştan yola düştük, yeni başladı serüvenimiz!
Efendimiz,
Kurtarıcımız,
İsmine hayran olduğumuz,
Ve İsminle Handan olduğumuz!
Adı güzel, kendi güzel Muhammed!
Efendim,
İsmine hayran olduğumuz,
İsminle handan olduğumuz efendim!
Şimdi vakitlerden tan vaktidir. Camilerde ezan-ı şerif okunuyor. Ezanın kutlu sesi açıyor yüreğimizin perdesini. Esrarlı bir saba açıyor gönlümüzün kapısını, sızıyor ta derinlere. Ürperiyor ve uyanıyoruz. Bir el dokunmuş yüreğimize saba tadında. Gözlerimiz buğulanıp yağıyor nisan’a inat. Hiçliklere inat. Menekşeler, ıtırlar boy veriyor yüreğimizin bahari toprağında. Kimselerin ayak basmadığı gönlümüzün sessiz kırlarında, bin bir kır çiçeği açıyor. Saba rüzgârı gülce esiyor Efendimiz! Her dem seni anan senden gül kokuları getiren kıble rüzgârı yüzümüzü okşuyor, inşirah buluyor kalbimiz. Kelebek kanatlı bir düş görüyoruz ve düşüyoruz peşine. Bizi senin gül kokulu iklimine getiriyor. Düşlerimizi hayra yor Rabbim diyoruz En Sevgiliye. Asrın cehenneminden iltica ediyoruz rahmetinin saadet kapısına. Çalıyoruz, çalıyoruz, bir daha çalıyoruz... Mülteciniz diyorum kapınızda Rabbim mülteciniz kapında… O ulu dergâhta bizi yalnız koyma Efendim, darda koyma bizi, zorda koyma. Şefaat kıl ümmetine ne olur!
Efendimiz,
Kurtarıcımız,
İsmine hayran olduğumuz
Ve İsminle Handan olduğumuz!
“Adı güzel kendi güzel Muhammed!” (sav)
Meryem Aybike Sinan - Haber 7
meryemaybike@gmail.com
-
Hakki Bekar 14 yıl önce Şikayet EtÇok Güzel. Bana çok içten geldi. Değilse bile Allah batınınızı zahir olan sözleriniz gibi yapsın. Bu da benim size duamdır.Beğen
-
oğuz koçyiğit 14 yıl önce Şikayet EtNihayet iç ısıtan bir yazı okuyabildim. Yazarlarıyla yorumlarıyla Türklüğe hakaret edilen Kürtlüğe övgüler dizilen bu sitede bu yazıyı okumak içimi açtı. Teşekkür ediyorum.Beğen
-
Ezel 14 yıl önce Şikayet EtMeryem Aybike Hanım,. Bu yazı gerçekten de içten olmuş. Okurken ruhuma inciler saçıldı. Okurken sizin nasıl bir ruh haleti içinde bu sözcükleri bir araya getirdiğinizi düşündüm. ve dedim ki insan böylesine inanmazsa, böylesine hislenmezse bu kelimeler yıldızlaşıp düşmez kaleminin ucuna. İçtenliğinize, peygamber Efendimize olan muhabbetinize selam olsun, sevgilerimizle hanımefendi.Beğen
-
halil akkuç 14 yıl önce Şikayet Ethelal sana. aynen benim düşündüklerim. vesselamBeğen
-
mehmet ali çelik 14 yıl önce Şikayet Etgüzel. Yazara kalpten teşekürler.Beğen