Meryem Aybike Sinan
Meryem Aybike Sinan
HABER7 YAZARI

Yahudiler için Türkiye bir ''dârü'l-eman'' idi!

GİRİŞ 07.06.2010 GÜNCELLEME 07.06.2010 YAZARLAR

         ’Siz muhacirsiniz safa geldiniz’
         Biz onları İstanbul limanında bu sözlerle karşılamıştık

 

         Bu sıcak cümle, Musevilerin, Yahudi tehcirinde dünyada kendilerine kucak açan tek ülke olan Osmanlıdan duydukları ilk cümledir!

         Türkiye tarih boyunca Yahudilerin sığındığı, imdat dediği tek ülke olmuştur! Peki, en zor, mağdur ve mazlum zamanlarında sığındıkları, imdat diledikleri, minnet duydukları bu vicdan ve merhametin harman olduğu ülkeye, böylesine tarihi köklerden beslenen minnet duygularını bir tarafa bırakıp, acaba neden nankörlük yapmaya başladılar?

         Türkiye, başta Avrupa’da ve bütün dünyada zulüm gören, horlanan, aşağılanan ve kovulup lanetlenen Yahudileri tıpkı şimdi Filistinlilere gösterdiği gibi merhamet edip, şefkat göstermiş ve onları bağrına basan tek ülke olmuştur tarih literatüründe.

         Yahudi asıllı Türk siyaset adamı Avram Galanti’nin bir yazısında belirttiği üzere, II. Beyazıt devrinde İspanyol zulmünden kaçan bir Yahudi şair, Türkiye’ye kabul edilişlerini şu dizelerde anlatır:

         “ Gidin Benî İsrail, ben size yardım ediyorum;
         Orda şarka gâlip bir memleket vardır;
         Oranın seması lâtîf, toprağı münbit,
         Orayı idare edenin kalbinde ismim vardır!

         Orada herkesin, mütevâzı’ın, zayıfın aydınlıkta yeri vardır;
         Orada iyi ve doğru olan daima galip gelir,
         Saraya doğru gidiniz, kulübeye doğru gidiniz,
         Eğer Allah namına ise kabul olunacaksınız!

         İşte şark parlıyor,
         İşte liman, uzakta görünen İstanbul gülgûn renktedir;
         Kudretli şehre doğru İsrail yürüyor,
         Ve şükran neşideleri tanîn-endaz oluyor!

         Ve dün lanetler altında kalan kimseler,
         Sefîl ve çıplak olarak İstanbul’a girdiler,
         İlk defa olarak işitildi:’Siz muhacirsiniz safa geldiniz’…”

         Bir zamanlar bütün dünyada sığınacak tek bir limanları yok iken sığındıkları ve merhamet diledikleri o ülkenin erdem, fazilet, merhamet, asalet, rikkat, şefkat gibi asîl yanlarını çabucak unutmuşa benziyor Benî İsrail!

        Zira artık aramızda merhamet köprüleri yok. O köprüyü Benî İsrail yıkmıştır ne yazık ki! “

Bütün dünya Yahudilerinin nezdinde Türkiye, Avrupa’da zulüm gören İsrail kavmini, Mûsâ evladından bir şairin ifadesiyle tarihte ilk kez “siz muhacirsiniz, safâ geldiniz” diye karşıladığından beri büyük bir sempatiye sahip iken neden birden bire her şey unutuldu ve üzerine kara bir propaganda örtüldü.

Çünkü Musevilik ırki ve milli bir din haline dönüştürülmüştür. İslamiyet’teki ve Hıristiyanlıktaki yayılma arzusu, tanınma ve bilinme isteği Musevilik için kapalıdır!

Dolayısıyla maddi ve manevi anlamda her şey, her durum onların lehine olmalıdır, onların menfaatine olmayan her ne olursa olsun acilen bertaraf edilmelidir.

Yani insanlıktan bir beklentileri yoktur.

Bir mutluluk devşirilecekse bu Benî İsrail için devşirilmelidir!

 Dinler tarihi uzmanı ve siyasetçi olan Yahudi asıllı Avram Galanti’ye göre; “Tevrat” Yahudi’nin benliğini devam ettiren bir hükümler kitabıdır bir yerde. Benî İsrail, aslında asimile edilmesi güç, din değiştirmesi dahi aslında mümkün olmayan bir garip ırktır. Din değiştirse dahi asla cibilliyetini değiştirmez.”

“Vatanım rûy-i zemîn, milletim nev’-i beşer” diyerek, sionisme (Siyonizm) başlatarak “özellikle Filistin topraklarına “Arz-ı Mev’ud” ismini verip, buraları yurt tutma emellerine düşmüştür Benî İsrail.

Türkiye ise İsrail’in “Arz-ı Mev’ud” adını verdiği Filistin toprakları için II. Abdülhamit’ten beri ilk kez ciddi anlamda duruşu olan bir dış siyaset rotası çizerek İslam dini aralığında, din kardeşliği ve mazlumun yanında olma düzleminde bu kutsal topraklara sahip çıkma eğilimine girmiştir.

Dün Filistin’i hiçbir fiyata Yahudi’ye pazarlamayan II. Abdülhamit için “Kızıl Sultan” yakıştırmasında bulunan bu siyasi anlayış, Abdülhamit gibi dik bir duruş sergileyen başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın bütün İslam âlemini gururlandıran bu asil duruşu sebebiyle fena içerlemiş ve ruhsal dengesini kaybetmiştir.

Bu İsrail için bir dış siyaset bozgunudur.

Her şey aslına rücû ediyor aslında. Abdülhamit’in torunları bu kutsal toprakların ve bu kutsal topraklarda yaşayan insanların hamisi olmaya, doğrudan, iyiden, şefkatten ve merhametten yana taraf olmaya karar kılmıştır.

“Size zor zamanlarınızda kucak açan o ecdadın torunları bugün de tıpkı sizin kaderinizi yaşayan mazlum bir millete; tarafınızdan ezilen, horlanan, acımasızca kaderine terk edilen yalnız ve yoksul bir millete yine aynı merhamet kapısını aralamaktan başka bir şey değildi Ey Benî İsrail!

 Bu gemiler, Sevgili başbakanımızın belki de bendenizi en çok etkileyen o cümlesiyle; “ “merhamet ve şefkat taşıyan gemilerdi” oysa.

         “Ne çabuk unuttunuz o günleri Benî İsrail!

         Henüz hayat mevsiminde baharın ilk günlerini yaşayan Furkan’ın başına böyle mi yağdıracaktınız kin ve nefret kokan kurşunlarınızı Benî İsrail!

         Sizi “Tanrı Misafiri” diye topraklarına kabul etmiş, insanlığınızı size iade etmiş bir ecdadın torunlarına bir liman kapısını açmaktansa, en masumlarına, en merhametlilerine kurşun ve bomba mı yağdıracaktınız Benî İsrail!

         Oysa biz sizi ’Siz muhacirsiniz safa geldiniz’ diye karşılamıştık!

         Unuttunuz!

         Minnet borcunuzu insanca ödemeyi unuttunuz!

         Yahudiler için Türkiye bir “dârü’l-eman” idi!

         Ya şimdi?

         Bunu tarih gösterecek!

         Tarih tekerrür eder zira…

         Muhabbetle…

Dipnot: Dârü'l-emân, taarruzdan korunmuş, kişinin kendini güven içinde hissettiği mesken ve sığınılacak yerdir.

Meryem Aybike Sinan - Haber 7
meryemaybike@gmail.com

YORUMLAR 17 TÜMÜ
  • Sen de mi Bürütüs 14 yıl önce Şikayet Et
    Kamil Beye katılıyorum. Aybike Hanım bu seviyeli ve içerikli yazı için teşekkür ederiz. Müslamanlar merhametleriyle müslümandırlar. kamil Bey doğru söylemiş. Biz zaten istesek de İsrail gibi olamayız. İslamiyette kin ve nefret yoktur. bir barış ve denge dinidir. Kaleminiz dert görmesin, yüreğiniz incinmesin. sevgiler.
    Cevapla
  • kamil hisarlı 14 yıl önce Şikayet Et
    her zaman darül-emandır. çünkü müslümanlar ümmet-i vasattır. bizim israile karşı bu çıkışımız onların lehinedir, ortadoğuda emniyetlerini sağlayacak barış yoluna katkıda bulunmaktır. bunu aklı başında olan israiloğulları da anlayacaktır... türkiye sözde değil özde dost olduğunu göstermiştir...
    Cevapla
  • semaver 14 yıl önce Şikayet Et
    Farkvar34e. Beyefendi, sıfır sorun söyleminize katılmıyorum. Zira sorun hep vardı ancak dile getirilemiyor, üzerine hep kırmızı halı seriliyordu. Oysa şimdi dik duran ve kendini bilen, haklarını ve ülkesinin şeref ve haysiyetini düşünen bir iktidar var. Gazze elmiş gibi düşünmüşsünüz. müslüman müslümanın kardeşidir. Sizin mantık siyonist mantığına benziyor. Hakkınızı hilal ediniz ama bunları söylemeseydim dert olacaktı. Yazara da yarıca teşekkür ediyorum. Zaten bu sitede en sevidğim yazarlardan birisi.
    Cevapla
  • farkvar34 14 yıl önce Şikayet Et
    İsraille aramızın sıfır sorundan bu hale gelmesi çok anormal bir durum!. şahsen ilişkilerimizin bu denli gerilmesini doğru bulmuyorum. biz henüz kktc sorununu çözememişken, kuzey ırak sorunu dururken, pkk olayını çözmemişken bir de kucağımızda Gazze denen çocuğu bulduk. Ortada kalmış bir çocuk olduğu için mecburen el uzattık ve maalesef başımıza kaldı. Aybike kardeşim bir de bundan sonra ne olacak onu yazınız. sizin doğrulara yaklaşımınız oldukça reel. Sizi bu anlamda kutluyorum. düşmanlık başka, diplomasi başkadır. Bu sorun diplomasi ile çözülebilir ancak. teşekkürler.
    Cevapla
  • Yakup Sabrı 14 yıl önce Şikayet Et
    tebrikler. çok beğendim. Allah razı olsun.
    Cevapla