Meryem Aybike Sinan
Meryem Aybike Sinan
HABER7 YAZARI

Siz de gaddarlaşanlardan mısınız?

GİRİŞ 20.09.2010 GÜNCELLEME 20.09.2010 YAZARLAR

“Çatallı yol ağzında şaşırıp kaldım derviş
Söyle hangi patika gül dağına gidermiş!


Uçurum
kenarında düşle-ölüm gerçeği,
Ne zaman yeşerecek bu sahranın çiçeği?”
                                       O.Olcay Yazıcı

Biliyorum yazının başlığı tekerlemeye benzedi!

Lütfen bu yazının başlığını böyle kabul ediniz artık. Bana mı öyle geliyor yoksa insanlar gaddarlaşıyor mu bilmiyorum ama geçen gün   “Gaddar dünya arsız mı yaptın bizi /Hep beraber bulduk mertebemizi”  diye bir şarkı çalındı kulağıma da kim söylüyor, hangi sanatçı bestelemiş hiç düşünmeden sürüklendim gittim şarkının peşi sıra.  

Kafam gaddar kelimesinin peşine düştü nedense.

Dünya gaddar değil aslında gaddar olan biz insanlar.

Açıkçası iyimser de değilim bu aralar.

Eylül eylüllüğünü yapıyor zaten aklı sıra. Çevremizdeki hüzün halesi genişliyor, durmadan yenilerini ekliyor içine. Bir hafta önce Edebiyat Dünyasının ve Trabzon’un güçlü ve haykıran sesi Osman Olcay Yazıcı, hüzünlerini yüklenip o çok özlediği gül dağına yürüdü. Olcay Abinin gidişine ve kahrına alışmamışken, onun için yüreğimiz sızım sızım sızlanırken, patlayan mayınlar, ölen minik çocuklar, tecavüze uğrayan küçük kızların hikâyesi yıktı yüreğimizin bendini.

Dün Sevgili Can Ağabeyciğim Ünal Tanık’ın kardeşinin mezarı başındaki resmi yüreğimi kanattı.  İnsan sevdiklerinin sevdiklerine de ağlıyormuş meğer. Ünal Abimizin acısını biz haber7 yazarları da yüreğimizin en derininde duyduk. Yüreğimizin acısını sevgili Feyza Tanık ile bölüşürken sözler yarımdı, kifayetsizdi, anlamsızdı ve eksikti.  

Yürek dağıldı, gözlerim söndü. Tarumar oldum.

Bu eylül bütün hüzünleri kuşanıp da gelmiş sanki. Yakın çevremizdeki bu ani kayıplardan bir taraflarımız eksiliyor, azalıyoruz gün be gün! İçimiz göz göz kanıyor, yaralar kabuk bile bağlamıyor artık.

Bütün gün bahçede dolaşıp durdum.

Etrafıma bakındım bir süre. Herşey de derin bir hissizlik vardı sanki. Ben bugün kendimi her şeyden sürgün etmek istedim. Eylül beni esir etse de ben kendimi sürdüm bu mevsimden.

 Acılar gelecek, kader hükmünü sürecek. Buna bir itirazım yok elbette. Ama benim derdimin başka olduğunu biliyorum ben. Toplumun halet-i ruhiyyesi beni korkutuyor, ürperiyorum açıkçası.

  İnsanlar her gün yaptıklarını bugün de tekrar ettiler, güldüler, kavga ettiler, birbirlerine yine bir sürü yalanlar söylediler kim bilir! Kaç kişi kaç kişinin gıybetini yaptı, kim kimi kandırdı, kim sözünde durmadı, kim kime haksızlık yaptı, kim kimi aldattı vs.

Saysam uzayıp gidecek liste.

Hani takvimi çok eskitmiş sayılmam ki öyle eskilere takılıp kalayım ama yine de sanki on onbeş sene öncesine göre ruhi anlamda sarsıcı depremler yaşamış, her şey kökünden ters yüz olmuş gibi kederli bir ruh hali içindeyim. Yahu bu sadece bana mı öyle geliyor, yoksa hepimiz farkındayız da susuyor muyuz? Bize olan şey neyin nesi? Yoksa bir ben miyim âlemin deli divanesi!

Bu ruhsuz, duygusuz, vefa fukarası, merhamet yoksunu, şefkat ve sevgi pintisi insanlar ordusu nasıl çoğaldı? Nasıl bu hale geldik? Nasıl böyle gaddarlaştık?

Gaddar, acıması olmayan, başkalarına haksızlık eden, merhametsiz, katı yürekli anlamına geliyor lügatte.

Sevimsiz, ürkütücü, itici ve kaygı verici bir anlamı var kelimenin ama asıl ürkütücü olan da bu tavrın hemen hepimizde yavaş yavaş yer edindiği, farkında olmadan kendisini bize kabul ettirdiği gerçeği. Ne yazık ki artık çoğumuz gaddar olduğumuzun bile farkında olmayacak kadar kendimizi kaybetmiş durumdayız!

Kimse kimseye artık minicik bir serzenişte bile bulunma hakkına sahip değil. Eskilerin deyişiyle kimse kimsenin nazını çekmiyor! Oysa kötü zamanlarımızda birileri nazımızı çekmeli, bize omuz olmalı, bize set olmalıydı hani! Eskiden böyle değil miydi? Bu dünya bize niye darlandı böyle?

Annemin ne çok arkadaşı gelirdi derdini dökmeye. Uzun uzun konuştuktan sonra bütün hüznü gitmiş, siniri yatışmış bir şekilde gözleri yaşlı kadın kocasına sevgi dolu bir şekilde evine giderdi.

Oysa şimdi kadının biri ötekine bir derdini dökmeye görsün. İlk alacağı tavsiye ”boşan kurtul kardeşim” olacaktır. Şimdi hepimizin en yakın kılavuzu ne yazık ki birer “karga’dan başka bir şey değil.

Bu erkeklerin dünyasında da böyle ne yazık ki!

En ufak şakalaşmaların bile küskünlüklere, kavgalara dönüştüğünü görüyoruz. Erkekçe, delikanlıca, mertte verilmiş sözlere ihtiyacı olmayan erkekler var mı bilmiyorum. Ancak biliyorum ki bütün erkekler eskinin o “sözü senet olan gerçek adamlarını” özlüyorlar!

Gaddarlık hayatın her cephesinde bütün vahşetiyle yaşanıyor.

Nereye gidersek gidelim sıra kuyruk derdi bitmiyor. Ancak hemen her sıra ve kuyrukta işi hile ve üçkâğıtla kıvırmaya çalışan güya gözü açık tipler çıkıyor karşımıza ne yazık ki! Nezaketle uyarmaya çalışsan bile başına belayı aldın demektir.  

Sokaklarımız ve caddelerimiz yaşı geçkince kız ve erkek kaynıyor. Eskilerin deyişiyle “evde kalmış” kız ve erkeklerin ülkesi olma yolunda emin adımlarla ilerliyoruz. Oysa eskiden böyle miydi? Yaşı biraz geçene bütün mahalleli el ele verip uygun bir eş bulurlardı. Şimdi herkes “bana ne kardeşim” diyor. Toplumun geleceği kimselerin umrunda değil.

“Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir” düsturunu biz çoktan unuttuk. Ramazan bitti mi hayır sevap da bitiyor ansızın. Derin bir uykuya yatıyor iyilik ve merhamet!

Gaddar duygular sera ser yayılıyor bütün hayatın üzerine.

Umarsızlıklarımızla, boş vermişliklerimizle, kayıtsızlıklarımızla gaddar bir topluma dönüştük. Oysa her şey elimizde. Şefkatin karşılığı yine şefkattir. Merhametin karşılığı merhamet. Sevginin karşılığı aşk ve sevgidir yine. Hiçbir yürek şefkat ve merhamet karşısında duramaz. İyiliğin karşılığı iyiliktir mutlaka.

Oysa gaddarlığın karşılığı öyle mi?

Gaddarlığın karşılığı öfke, kin, garez, kavga, cinayet, cinnet, hırsızlık, arsızlık, şiddet, acı ve tiksintidir!

Geliniz zaten üzerimize hüzün boşaltan şu Eylülleri sevgiyle, şefkatle ve merhametle geçirelim.

Ekim?

Ekim’e Allah kerimdir.

Muhabbetle efendim.

Meryem Aybike Sinan - Haber 7
meryemaybike@gmail.com

YORUMLAR 7 TÜMÜ
  • Burcak Oney 14 yıl önce Şikayet Et
    aybike hanim. ben sizin cok icten samimi ve cok iyi bir mumin oldugunuzu hissediyorum...sizi seviyorum...saglicakla kalin...Allah huzunlerinizi sevince cevirsin....
    Cevapla
  • djamel 14 yıl önce Şikayet Et
    serbest piyasa ve liberalizm bu... artk alışın diyecem ama bu ikisi de tarihe gömülmek üzere. artık baskının, faşizmin, orman kanunlarının geçerli olacağı döneme giriyoruz. çok uzak değil, 5 senemiz var:) ara dönem olmayacak, yani serbest piyasa ve liberalizm biterken dereceli olarak eski ahlaki günlerimize dönmücez. derecesiz olarak direkt çakılıcaz faşizm çukuruna. herkes kendini buna hazırlamalı, üzgünüm..
    Cevapla
  • Mesut Aydın 14 yıl önce Şikayet Et
    Kendini Beğenmişlik. Bir suçlu ararken suçluyu işaret parmağımızla işaret ettiğimizde diğer üç parmak kendimizi işaret eder. Yazı güzel, içerik güzel ama gel gör ki burda bile bir kendini beğenmişlik ve diğerlerini hor görme yok mu? Kendini beğenmişliğin ve başkasını hor görmenin her çeşidi faşizmdir. Müslüman insan da faşizan olabilir, solcu da ...
    Cevapla
  • demokrat 14 yıl önce Şikayet Et
    Aybike Sultan!. Yazınıza katılmamak elde değil. hisli ve güzel bir kalemsiniz. kendiniz gibi. sizi çok seviyoruz. Allaha emanet olunuz güzel kardeşimiz.
    Cevapla
  • Abdullah 14 yıl önce Şikayet Et
    İnandığımız gibi yaşamak. İnandığımız gibi yaşamazsak, yaşadığımız gibi inanmaya başlayabiliriz Allah korusun.
    Cevapla