Meryem Aybike Sinan
Meryem Aybike Sinan
HABER7 YAZARI

Cenaze nakil aracıyla İstanbul’a kadar…

GİRİŞ 11.10.2010 GÜNCELLEME 11.10.2010 YAZARLAR

Geçen gün otobanda İstanbul’da doğru revan olmuşken, yanı başımdan bir cenaze nakil aracı geçti. Sebebini bilmediğim bir garip hüzün mü diyeyim, ürperti mi diyeyim, farkına varmak mı diyeyim bilmiyorum ama garip bir ruh haleti içine girdim ansızın.

Hayatımda ilk defa bu araçların varlık sebebi düştü aklıma.

Hani ben hiç ölmeyecekmiş gibi böyle şeyleri az düşünüyor olmamdan mıdır, yoksa ani bir ilhamın gelmesinden midir onu da bilmiyorum ama mübalağa etmiyorum İstanbul’a varıncaya kadar bu cenaze nakil aracıyla seyahat ettim diyebilirim.

Hiç düşündünüz mü bilmiyorum.

Bugün mevki ve makam sahibi kimseleriz ve az çok mutlu da sayılırız. İnsanlar bizlere gittiğimiz her yerde koltuk, sandalye vs gösteriyorlar. Telefonlar ediyorlar, hatırlarımızı sayıyorlar, bizimle ilgileniyorlar.

Ama öldüğümüz gün bir iki ah u vahla günü kotardıktan sonra artık neredeysek önce bir “cenaze nakil aracı” ayarlıyorlar. O da bulunursa tabi. Bazan bu raflı camları karartılmış, ya da camları hiç olmayan, -öyle ya ölen kişinin cam neyine gerek kabilinden- bu arabaları bulmak da lükse giriyor. Kamyonetlerin tepesine odun koyar gibi götürülen kaç tabut gördü gözlerimiz?

Hâsılı kelam böyle bir cenaze nakil aracı bulununca bizden kalanlar o raflara usulca konuyor ve doğruca “gasilhaneye”! Artık yok öyle banyo manyo faslı. Buz gibi mermerler ve hortumla tutulan su…

Off… Ben bugün bunları durup dururken niye düşünüyorum. Oysa kim bilir bugüne kadar yanı başımdan ne kadar çok “ cenaze nakil aracı” geçmiştir. Neden görmedim, neden bütün bunları düşünmedim ben?

Sanırım yaşlanıyorum artık!

Bu aralar ölümü de sık sık düşünüyor olduğuma göre mutlaka yaşlanıyorum. Hem yaşlanmak ille de takvimi eskitmek demek değil. Ruhen yaşlanmak en fecisi. Çocukluğumdan beri hep bedenimden önde gidip yorulan, eskiyen ve yıpranan ruhumun ne çok ölüme yaklaştığını hissediyorum.

Sanırım farkındayım!

Geçen günlerin bir daha tekrarı olmadığını, güzlerin artık yapraklarını bile sarartmadan geçip gittiğini, baharların semtimize uğramadığını, kışların üzerimize yapışıp kaldığının da farkındayım.

Bir de insanların çokça değiştiğinin ve bana artık huzur ve neş’e vermediğinin farkındayım.

Bu yazımla sabah sabah içinizi karartsam da, canınızı sıksam da bu araca mutlaka bir gün siz de yolcu olarak bineceksiniz, bunun biliyor olmalısınız. Bana bu nedenle kızmayınız lütfen. Sizin bineceğiniz araç belki daha fazla konforlu bir araç, belki bir kamyonet belki de bir Tırın bagajı olacak kim bilir!  

Mutlaka hepimizin durma zili çalacak, öyle değil mi?

Şimdi her gün yanı başımızdan akıp duran bu araçlar kaç yakınınızı götürdü hiç düşündünüz mü?

Yanı başımızdan Ambulanslar ortalığı birbirine katıp geçerken, ortalığı telaşa verirken “ cenaze nakil arabalarının” bu telaşsız, bu umarsız, bu artık her şey bitti kabilinden en son faslı oynama tavrı içime nasıl bir keder bıraktı anlatamam.

Bildiğim ve tanıdığım bütün ölen insanlar düştü aklıma.

Hani onlardan bir iz, bir şekil, bir ses ve bir nefes?

Yok artık!

İstanbul’un güzelliği bir anda bu elemli düşünceleri kafamdan silip atsa da dönüşümde aynı yollarda, aynı şeyleri düşündüğümü fark ettim!

Evde “cenaze nakil aracı” diye söze girdiğimde eşimin hayret dolu gözleri, şaşkın yüzüyle karşılaştım ve ilk cümlesi:

-Bu da nereden çıktı? Oldu.

Sonra da “ mazeret olmadıkça cenazeyi arkaya veya arabaya yüklemek veya dört kişiden eksik kimseleri taşıması mekruh olur. Ama küçük bir çocuğun cenazesi el üzerinde taşınabilir” diye bir bilgiyi ekledi ve içim hepten ürperti ile doldu.

Modern hayatın yalnızlaştığı insanlar, garibanlar, kimsesizler düşüyor aklıma ansızın. Dört inanmış adamı hayatı boyu hiç yanında görmemiş bu garibanlar öldüklerinde mi dört inanmış adamı bulacaklar diyor içim.

Üstadın sözleri düşüyor sonra aklıma. Hani bu son gün için ne diyordu:

“Son gün olmasın dostum, çelengim, top arabam;
Alıp beni götürsün, tam dört inanmış adam!”

Bu bilgiyle Necip Fazıl’ın şiirinde geçen “dört inanmış adam” sayısının cenazenin defninde önemli bir sayı olduğunu anlamış oluyorum.

Her gün belki de onlarcasının yanı başımdan su gibi aktığı bu araçların bu kez beni kuşatmasının ve düşüncelere sevk etmesinin mutlaka vardır bir hikmeti diyorum.

Oysa çocukluğumdan beri ambulanslar -bizim zamanımızda bir de “cankurtaran” diyorlardı-  bende derin bir korku, hüzün ve iz bırakmıştır. Hâlbuki şimdi onlardan daha hazin, daha umutsuz, daha keskin bir anlamı olan ”cenaze nakil arabaları “ var artık ruhumun mahzeninde.

Şimdi sanırım Cahit Sıtkı Tarancı’nın bahsettiği o her şeyi fark ettiğimiz demlerdeyiz;

“Gökyüzünün başka rengi de varmış!
Geç fark ettim taşın sert olduğunu,
Su insanı boğar, ateş yakarmış,
Her geçen günün bir dert olduğunu
İnsan bu yaşa gelince anlarmış”

Cenaze nakil araçlarından birine birgün ben de bineceğim, o kesin! Hani diyorum o kadar hüzünlü görünmek zorunda mı? Üzerine tıpkı gelin arabalarındaki gibi bir iki çiçek konsa, kurdelelerle süslense, biraz daha albenili olsa fena mı olur diyor içim. Madem ki Haz.Mevlana ölüm gecesi için “şeb-i aruz” demiş, En Sevgiliye kavuşma gecesi demiş, o halde daha albenili gitmenin kime ne zararı var? Ölüm gerçeğini kabul etmek ve en iyi şekilde hazırlanmak! Gerisi laf u güzaf!

Ben süslü cenaze arabası istiyorum öldüğümde, sizi bilmem!

Muhabbetle Efendim… 

Meryem Aybike Sinan - Haber 7
meryemaybike@gmail.com

YORUMLAR 9 TÜMÜ
  • ibrahim öztosun 14 yıl önce Şikayet Et
    İNSANLAR YAŞADIĞI BİÇİMDE ÖLÜR. Ömrünü beyhude şeylerle geçiren bir insanın ölümüde ona göre olur cenazeside.Ama yaşantısı boyunca dini akaitleri yerine getiren bir insanın cenazesinde de imanlı insanlar olur ölümüde inşaallah iman üzerine olur.Aslında gördüğün o cenaze aracı dünyanın ne kadar boş olduğu paranın şöhretin süslü püslü yaşantının bir anlık zevkten ibaret olduğunun göstergesidir.Allah hepimize iman ile ölmeyi nasip etsin.
    Cevapla
  • Haber7 en büyük! 14 yıl önce Şikayet Et
    Ders kitaplarındaki edebi yazıların tadını buldum. Çok hoş bir yazı tabi iki anlayana. Hayatın ta içinden geçen bir hususu yazarımızı çok iyi yakalayıp işlemiş. Asıl marifet de sanırım burada yatıyor. görmediklerimizi, iyi bakıp analiz etmediklerimizi bize hatırlatmak da iyi yazarların marifeti. sayın yazarımızı bu anlamda kutluyorum ve binlerce teşekkür ediyorum. çok duygulandım.
    Cevapla
  • doğrucu davut 14 yıl önce Şikayet Et
    Gözü ağrıyan vatandaşlara.... Birazcık kaylule iyi gelir, tavsiye ederim.Birazdan ben de aynısı yapıcam da:)
    Cevapla
  • doğrucu davut 14 yıl önce Şikayet Et
    SEN ÖNCE İMANI KURTAR DA.... Bırak tabutun, cenaze araban süssüz olsun.Hem cenaze namazının kılınacağı, cenazenin imamın önüne geleceği,tabut ve kefen nasip olacağı ve hatta cenaze parçalarının bir araya getirilebileceği ne malum?Şehirlerarası ıssız bir yolda 2 km.lik bir uçurumdan aşağı yuvarlanmayacağın garanti mi?Memleketimizde bu şekilde binlerce yol var.Ben bu dünyadan imanla,rıza-i ilahiyle göçeyim de varsın parçamı bulamasınlar,varsın tabuta da koymasınlar.Melekler yıkar da,kefenler de.Allah ımızın (c.c.) herşeye gücü yeter.
    Cevapla
  • Yakup Sabrı 14 yıl önce Şikayet Et
    Ne güzel yazmışsınız bacım!. hiç düşünmediğimiz aklımıza gelmeyen bir konuda böyle hoş bir yazı bana iyi geldi. İyi geldi hatırlatma babında da iyi geldi. hoşça anlatmışsınız. Allah razı olsun.
    Cevapla